Zaten söylediği şey EN ZOR yöntem. Yani raporunu al getir bana ver demedi. Öncelikle okul senatosuna vereceksin dedi. Senato inceleyecek. Gerçekten bu çok rahatsız derslere gelemez diyecek. Sonra senato bunu kabul edecek. Ondan sonra hoca bunu "düşünürmüş"... Pes doğrusu dedim
Yapacak bir şeyim kalmadı. Ben artık sağlığımı düşünüyorum, bir an önce tedavi yollarına başvuracağım. 18 yaşımdan beri kendimi kapadım, bu kadar yeter...
Hoca da bırakırsa yapacağım bir şey yok. O bırakır, seneye başka hoca gelir, o belki daha yardımsever ve anlayışlı çıkar. Bilemeyiz. 2 Kredilik bir ders oldugu için de çok üzerinde durmadım. Hoca ciddi derecede kompleks yapmış, illa ki derse gelmelisin, ben neciyim diyor. Gözünün önünde fenalaşıp dışarı fırladım, anlamamazlıktan geliyor herhalde.
Ayrıca güzel ülkemin her köşesine sıçrayan garipliklerde üniversitelerimizi de sarmış. Ben anlamıyorum. Koskoca adamlarız, hepimizin belli başlı sorunları ve problemleri olabilir ve bu yüzden okula gelmiyor olabiliriz. Hatta, okuldan bile bile haylazlık olsun diye de kaçıyor olabiliriz. Ancak, okula harcımızı ödemişiz, kaydımızı yapmışız, derslere girip girmemek de bizim seçimimiz olmalı. Hocalara bu yoklama alma gücünü veren lise müdürü kafalarını çözmekte zorlanıyorum.
Çoğunun savundugu şey, dersin derste öğrenileceği. Ancak açıkça bir sorunu oldugunu gördüğün bir adamın da bu dersi derste öğrenmesi eğer mümkün olmuyorsa, derste ders öğrenmek yerine derste fenalaşıyorsa mesela, bırak, adam istediği yerde dursun, çalışsın, gelebilen gelsin... Lise olsa zorunlu eğitim der anlarım. Ancak bu zihniyeti üniversitelerimizde görmek beni şaşırtıyor. Koskoca profesörün derdi bir öğrencinin gelip imza atması olmamalı...
Size daha da komik bir şey söyliyim. Fenalaştığım gün kampüsteki sağlık merkezine gittim ve bana söyledikleri şey fazla abarttığım. Hocaları geçtim o merkezlerde bile durumumuzu anlayabilecek kimse yok. Şimdilik 7 hocamdan 6'sının anlayışına sığınıyorum. Sizlere de tekrar teşekkürler.