Nazar?

Aklınıza gelen her türlü soruyu burada paylaşabilirsiniz..
Kullanıcı avatarı
katre
Mesajlar: 928
Kayıt: 10 Eyl 2008, 02:19

Nazar?

Mesaj gönderen katre »

Nazara inanir misiniz arkadaşlar??
"Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez."
Kullanıcı avatarı
0nur
Mesajlar: 123
Kayıt: 07 Oca 2011, 13:06

Re: Nazar?

Mesaj gönderen 0nur »

katre yazdı:Nazara inanir misiniz arkadaşlar??
inanmayı bırak kesin var
var

Re: Nazar?

Mesaj gönderen var »

Resim
Nazar değmesin
rüzgar

Re: Nazar?

Mesaj gönderen rüzgar »

yüksek titreşimle sevdiğinizde isteğiniz dışında oluşum meydana gelir. örneğin bardaklarla dolu bir kamyon düz yoldan çakıllı bir yola geçtiğinde bardaklara birşey olmaz. stabil yola hızını kesmeden girerse bardaklar kırılır. yatay bir titreşime karşı dikey bir titreşimin devreye girmesi değişim yaratır. kainatta sabitlik yoktur sürekli titreşim değiştirir.
tonyukuk

Re: Nazar?

Mesaj gönderen tonyukuk »

var yazdı:Resim
Nazar değmesin
Bunun yapılışını belgeselde izledim ortasındaki noktayı yerleştirmesi vs. epey hüner istiyor.
Kullanıcı avatarı
mahsunkul
Mesajlar: 6009
Kayıt: 22 Nis 2008, 21:04
Konum: _İStAnBuL_

Re: Nazar?

Mesaj gönderen mahsunkul »

metaryelist olmama rağmen inanırım..

ha birde nazar boncuğu var, işe yarıyo falan filan diyolar, bunlar fasafiso...

sizlere tavsiyem nazardan korkmayın, ehemmiyet vermeyin. üzerine düştükçe nazara karşı zaafiyetiniz artıcaktır..Bu yüzden sallayın gitsin yani nazardan kim ölmüş..
..............Resim.................~~Resim
folder
Mesajlar: 561
Kayıt: 15 Tem 2010, 02:30

Re: Nazar?

Mesaj gönderen folder »

inanmam. insanlar anlam veremedikleri bir olay olunca o boşluğu doldurmak için bir şeyler uyduruyorlar. üst üste olumsuzluk yaşayan insanlar duygusal yönden zayıf oluyor ve mecbur bu tür şeylere inanıyor diye düşünüyorum.
Kullanıcı avatarı
0nur
Mesajlar: 123
Kayıt: 07 Oca 2011, 13:06

Re: Nazar?

Mesaj gönderen 0nur »

folder yazdı:inanmam. insanlar anlam veremedikleri bir olay olunca o boşluğu doldurmak için bir şeyler uyduruyorlar. üst üste olumsuzluk yaşayan insanlar duygusal yönden zayıf oluyor ve mecbur bu tür şeylere inanıyor diye düşünüyorum.
Parapsikoloji dilinde “Psikokinezi” denilen nazar, yani göz değmesi bir çeşit büyülemedir. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Gözler ruhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi, göz yoluyla bir çeşit hipnoz olayı gerçekleşmektedir. Yılan, fareyi, kuşu veya diğer avlarını böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiği zehirli şualar yoluyla avının beyin fonksiyonlarını bozmakta ve talihsiz av, bir anlık göz göze gelmenin bedelini hayatiyle ödemektedir.

İşte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karşı tarafa zarar verebilmektedir. Bir kısım gözlerin nazar konusunda daha etkili olması da saydamlığının fazla olması ile ilgili olsa gerektir. İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması halinde ona, “Allah dilemezse hiçbir şey olmaz” anlamına gelen “Maşaallah” veya “Allah’ın bereketi üzerine olsun anlamına gelen “Barekallah” demesi tavsiye edilmiştir.

Göz değmesi hakkında rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduğunu açıklığa kavuşturmakta ve nazara karşı yapılması gereken hususları da ortaya koymaktadır. Yani nazar, bazılarının zannettiği gibi “Batıl” bir inanç değil, hak ve gerçektir. Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un İbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Göz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu, göz değmesi olurdu.” (1) Hz. Aişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v)’in, “(Göz değmesinden) Allah'a sığının. Zira göz değmesi haktır.” buyurduğu nakledilmektedir. Yine Sahiheyn ve Ebu Davud'da Ebu Hüreyre (r.a)'tan: "Rasulullah (s.a.v)’in: "Göz değmesi haktır" dediği rivayet edilmiştir.”(2)

Ebu Davud’un Hz. Aişe (r.a)’den rivayet ettiği bir hadisi şerifte ise, gözü değen ve kendisine göz değmesinin zarar verdiği kimselere ait yapılacak işlemden bahsedilmektedir:
“Gözü değene (ain) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (main) yıkanırdı.”(3) Ayrıca, Kalem suresinin 51. ve 52. ayetlerinin de nazara karşı tedavi edici özelliğinin bulunduğu söylenmektedir.

Nazardan korunmak için en sağlıklı yol dua etmek ve yukarıda Hz. Aişe validemizden nakledilen hadise göre hareket etmek gerekir. Yoksa nazar boncuğu, öküz boynuzu, at nalı, sarımsak vs. gibi, halk arasında yaygın olan batıl inançlara itibar edilmemelidir. Bunların hepsi yasaklanmıştır.

http://www.sorularlaislamiyet.com/artic ... midir.html
folder
Mesajlar: 561
Kayıt: 15 Tem 2010, 02:30

Re: Nazar?

Mesaj gönderen folder »

0nur yazdı:
folder yazdı:inanmam. insanlar anlam veremedikleri bir olay olunca o boşluğu doldurmak için bir şeyler uyduruyorlar. üst üste olumsuzluk yaşayan insanlar duygusal yönden zayıf oluyor ve mecbur bu tür şeylere inanıyor diye düşünüyorum.
Parapsikoloji dilinde “Psikokinezi” denilen nazar, yani göz değmesi bir çeşit büyülemedir. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Gözler ruhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi, göz yoluyla bir çeşit hipnoz olayı gerçekleşmektedir. Yılan, fareyi, kuşu veya diğer avlarını böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiği zehirli şualar yoluyla avının beyin fonksiyonlarını bozmakta ve talihsiz av, bir anlık göz göze gelmenin bedelini hayatiyle ödemektedir.

İşte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karşı tarafa zarar verebilmektedir. Bir kısım gözlerin nazar konusunda daha etkili olması da saydamlığının fazla olması ile ilgili olsa gerektir. İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması halinde ona, “Allah dilemezse hiçbir şey olmaz” anlamına gelen “Maşaallah” veya “Allah’ın bereketi üzerine olsun anlamına gelen “Barekallah” demesi tavsiye edilmiştir.

l
"Telekinezinin gerçekliğine dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. 2006'da bu konudaki 380 deneyin meta analizini yapan bir çalışma, sadece yayın önyargısına (bilimsel yayın yapan kişilerin sonuçları olumlu yorumlama payı) bağlanabilecek denli küçük bir etki bulmuştur. Telekinezi deneyleri, bilimadamları tarafından yeterince kontrollü ve tekrarlanabilir olmamaları yüzünden eleştirilmiştir. Ancak bazı deneyler telekinezinin gerçekliği konusunda bir yanılsama yaratmıştır, bu yanılsama deneyi yürütenlerin telekineziye duyduğu inançla orantılıdır."
http://tr.wikipedia.org/wiki/Telekinezi
Kullanıcı avatarı
0nur
Mesajlar: 123
Kayıt: 07 Oca 2011, 13:06

Re: Nazar?

Mesaj gönderen 0nur »

Nazar'ın bilimsel açıklaması

Nazar halk dilinde göz değmesi,göz yakması,göz çekimi,göz istemi ve göz ışıması olarak bilinir.

Nazarın bilimsel tanımı ise;gözdeki fotoreseptörlerin kasılması sonucu açığa çıkan neğatif ve pozitif göz akım dalga ışınımına nazar denir.

Nazar'ın üç türlü ışınım etkisi vardır.Bu konu radyoloji ilmiyle bağdaştırılarak labaratuvarlarda ispatlanmıştır.

a-Alfa(sarsıcı)

b-Beta(kırıcı,yıkıcı)

c-Gama (yakıcı)

ışınları olarak,genel itibariyle halk arasında daha çok Alfa (sarsıcı)ışın etkileri daha yoğun olarak oluşmaktadır.Nazar değen insanda bilimsel olarak beynin orta bölümü olan(Mezensefelon) kısmında nöronlar(sinirler) harekete gecerek;göz küresini büyütür ve esneme başlar.

İnsana nazar değdiği bilimsel olarak fizyolojik açıdan esneme ve göz küresinin büyümesinden anlaşılır.Nazar'ın oluşagelmesi için nazarı vuran kişinin,nazara gelecek kişiye negatif ışın göndermesini bilinçsiz olarak gerçekleşmesi gerekir.Nazar kesinlikle bilinçli olarak gerçekleşemez.Nazar'ı bilinçli olarak gerçekleştiren insanlar,çok azdır.Bu olay parapsikoloji konusuna girer.Nazarı bilinçli olarak vuran insanların gözlerinden Gama(yakıcı)ışınlar akımı oluşur.

Bu tür ışınlar röntgen çekimi bile gözleriyle yapabilecek seviyede X ışınlarını beynin hipotalamus kısımlarından boşalarak oluşturabilirler.Bu tür insanlar sayısı az olmakla birlikte çok tehlikelidirler.Gama ışınlara ilk defa 14 yaşındaki bir rus kızında bulunmuş ve ölçülmüştür.Bu insan gözleriyle karşısındaki insana radyolojik Gama ışını yolla¤¤¤¤¤ röntgen çekimi bile yapabilmektedir.1000 kişi üzerinde laburatuvar'da yaptığımız çalışma sonucunda en çok nazar' a gelen göz renkleri kahverengi ve yeşil gözlü insanlar daha çok nazara maruz kalırlar.En etkili nazar ışınlarını oluşturan göz renkleri ise mavi ve sarı(Bal) göz renklerine sahip olan insanlar oluşturmaktadır.8 çeşit göz renklerine sahip olan insanlar üzerinde yaptığımız çalışma sonucu,sarı,mavi.siyah,yeşil,menekşe, gri,ela ve kahverengi göz renklerine sahip insanların birbirini pigment(Göz renk hücreleri) lerinin uyuşumu şöyledir.

Nazarın fizyolojik etkileri;baş dönmesi,ani mide bulantısı,ayak kayması,bulanık görme,refleks bozulmaları,gözlerin kızarması,göz küresinin büyümesi,sebepsiz esnemeler,sakarlıkların başlaması,çeşitli hastalıklar,biryerden düşme,gözde kan birikimi,sivilceler,elde veya başka bir yerde siğiller çıkması,göz çıbanları,kaş dökülmesi,bağaz ve kulak kaşıntısı,saç dökülmesi,cinsel iktidarsızlık,sakal ve saç kıran,mide ağrısı,dudak kuruması,ayak-el ağırması,bel ağrısı,burun kaşıntısı,kulak çınlaması,göz bulanıklığı,el-ayak kaşıntısı vb gibi fizyolojik bozukluklar nazar değdiğinde başlar.

Nazar olgusu radyoloji ilmiyle bağdaştırılarak ilk defa bilimsel olarak incelemeler ile kanıtlanmıştır.


http://uluhi.com/showthread.php/39967-N ... viewfull=1

ayrıca

Nazara bilimsel açıklama geldi...

DHA

DİCLE Üniversitesi İktisadi ve İdari Programları Büro Yönetimi Bölümü'nü birincilikle bitiren ve KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden Metazifik unvanını alan ve `Nazar' adlı kitap yazan Diyarbakırlı Gökhan Hani, 5 yıl süren çalışmasının bilimsel temellere dayandığını söyledi.
Nazar olayının insandaki yoğun radyolojik ışınlarla ortaya çıktığını ileri süren Hani, "Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan nazar inanışını laboratuvar ortamında inceledim. Radyolojik açıdan nazarı meydana getiren, yıkıcı, yakıcı ve sarsıcı ışınların gözün ağ tabakasında birikerek ışığa duyarlı fotoreseptörler tarafından oluşuyor ve gözdeki sinir kaslarını kasıyor. Kasılan sinirden çıkan ısı ışınları nesne üzerine akmasıyla etkileşim oluşuyor. Bunun adı nazardır'' dedi.
Metafizik uzmanı ve yazar Hani, göz renkleri üzerinde yaptığı araştırmada ilginç sonuçlara vardığı kitapta gözlerin renklerine göre etkileşim yaptığını belirtti. Nazarı en çok etkin olan gözlerin mavi ve sarı renkli gözlerin olduğunu anlatan Hani, "Nazar en çok kadınlarda var. Bunun nedeni kadınların kapris yapma özelliğinin olmasından kaynaklanıyor. Kapris göz akım dalga ışınımlarında, hızı erkeğin göz akım dalgasından daha fazla olmasından kaynaklanıyor'' dedi.
Kitapta nazarın bilinçsizce ortaya çıktığını kaydeden Hani, nazarın istendiği zaman oluşmadığını belirterek, tek gözlü olanların bile nazar yapabileceğini söyledi. Arı Sanat ve Yayıncılık tarafından yayınlanan kitaba ilginin yüksek olduğu belirtilirken, Hani bu tür çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.
folder
Mesajlar: 561
Kayıt: 15 Tem 2010, 02:30

Re: Nazar?

Mesaj gönderen folder »

0nur yazdı:Nazar'ın bilimsel açıklaması

Nazar halk dilinde göz değmesi,göz yakması,göz çekimi,göz istemi ve göz ışıması olarak bilinir.

Nazarın bilimsel tanımı ise;gözdeki fotoreseptörlerin kasılması sonucu açığa çıkan neğatif ve pozitif göz akım dalga ışınımına nazar denir.

Nazar'ın üç türlü ışınım etkisi vardır.Bu konu radyoloji ilmiyle bağdaştırılarak labaratuvarlarda ispatlanmıştır.

a-Alfa(sarsıcı)

b-Beta(kırıcı,yıkıcı)

c-Gama (yakıcı)

ışınları olarak,genel itibariyle halk arasında daha çok Alfa (sarsıcı)ışın etkileri daha yoğun olarak oluşmaktadır.Nazar değen insanda bilimsel olarak beynin orta bölümü olan(Mezensefelon) kısmında nöronlar(sinirler) harekete gecerek;göz küresini büyütür ve esneme başlar.

İnsana nazar değdiği bilimsel olarak fizyolojik açıdan esneme ve göz küresinin büyümesinden anlaşılır.Nazar'ın oluşagelmesi için nazarı vuran kişinin,nazara gelecek kişiye negatif ışın göndermesini bilinçsiz olarak gerçekleşmesi gerekir.Nazar kesinlikle bilinçli olarak gerçekleşemez.Nazar'ı bilinçli olarak gerçekleştiren insanlar,çok azdır.Bu olay parapsikoloji konusuna girer.Nazarı bilinçli olarak vuran insanların gözlerinden Gama(yakıcı)ışınlar akımı oluşur.

Bu tür ışınlar röntgen çekimi bile gözleriyle yapabilecek seviyede X ışınlarını beynin hipotalamus kısımlarından boşalarak oluşturabilirler.Bu tür insanlar sayısı az olmakla birlikte çok tehlikelidirler.Gama ışınlara ilk defa 14 yaşındaki bir rus kızında bulunmuş ve ölçülmüştür.Bu insan gözleriyle karşısındaki insana radyolojik Gama ışını yolla¤¤¤¤¤ röntgen çekimi bile yapabilmektedir.1000 kişi üzerinde laburatuvar'da yaptığımız çalışma sonucunda en çok nazar' a gelen göz renkleri kahverengi ve yeşil gözlü insanlar daha çok nazara maruz kalırlar.En etkili nazar ışınlarını oluşturan göz renkleri ise mavi ve sarı(Bal) göz renklerine sahip olan insanlar oluşturmaktadır.8 çeşit göz renklerine sahip olan insanlar üzerinde yaptığımız çalışma sonucu,sarı,mavi.siyah,yeşil,menekşe, gri,ela ve kahverengi göz renklerine sahip insanların birbirini pigment(Göz renk hücreleri) lerinin uyuşumu şöyledir.

Nazarın fizyolojik etkileri;baş dönmesi,ani mide bulantısı,ayak kayması,bulanık görme,refleks bozulmaları,gözlerin kızarması,göz küresinin büyümesi,sebepsiz esnemeler,sakarlıkların başlaması,çeşitli hastalıklar,biryerden düşme,gözde kan birikimi,sivilceler,elde veya başka bir yerde siğiller çıkması,göz çıbanları,kaş dökülmesi,bağaz ve kulak kaşıntısı,saç dökülmesi,cinsel iktidarsızlık,sakal ve saç kıran,mide ağrısı,dudak kuruması,ayak-el ağırması,bel ağrısı,burun kaşıntısı,kulak çınlaması,göz bulanıklığı,el-ayak kaşıntısı vb gibi fizyolojik bozukluklar nazar değdiğinde başlar.

Nazar olgusu radyoloji ilmiyle bağdaştırılarak ilk defa bilimsel olarak incelemeler ile kanıtlanmıştır.


http://uluhi.com/showthread.php/39967-N ... viewfull=1

ayrıca

Nazara bilimsel açıklama geldi...

DHA

DİCLE Üniversitesi İktisadi ve İdari Programları Büro Yönetimi Bölümü'nü birincilikle bitiren ve KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden Metazifik unvanını alan ve `Nazar' adlı kitap yazan Diyarbakırlı Gökhan Hani, 5 yıl süren çalışmasının bilimsel temellere dayandığını söyledi.
Nazar olayının insandaki yoğun radyolojik ışınlarla ortaya çıktığını ileri süren Hani, "Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan nazar inanışını laboratuvar ortamında inceledim. Radyolojik açıdan nazarı meydana getiren, yıkıcı, yakıcı ve sarsıcı ışınların gözün ağ tabakasında birikerek ışığa duyarlı fotoreseptörler tarafından oluşuyor ve gözdeki sinir kaslarını kasıyor. Kasılan sinirden çıkan ısı ışınları nesne üzerine akmasıyla etkileşim oluşuyor. Bunun adı nazardır'' dedi.
Metafizik uzmanı ve yazar Hani, göz renkleri üzerinde yaptığı araştırmada ilginç sonuçlara vardığı kitapta gözlerin renklerine göre etkileşim yaptığını belirtti. Nazarı en çok etkin olan gözlerin mavi ve sarı renkli gözlerin olduğunu anlatan Hani, "Nazar en çok kadınlarda var. Bunun nedeni kadınların kapris yapma özelliğinin olmasından kaynaklanıyor. Kapris göz akım dalga ışınımlarında, hızı erkeğin göz akım dalgasından daha fazla olmasından kaynaklanıyor'' dedi.
Kitapta nazarın bilinçsizce ortaya çıktığını kaydeden Hani, nazarın istendiği zaman oluşmadığını belirterek, tek gözlü olanların bile nazar yapabileceğini söyledi. Arı Sanat ve Yayıncılık tarafından yayınlanan kitaba ilginin yüksek olduğu belirtilirken, Hani bu tür çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.
Bir üst mesajımda belirttiğim gibi bu tür olaylar hakkında yapılan bilimsel çalışmalarda bunların olduğuna dair bir kanıt bulunamamış. Kopyaladığın yazıyı yazan kişilerin kendi görüşleri bunlar. Yazının sahibi Metafizik Uzmanı: Gökhan Hani. Ayrıca James Randi bu tür parapsikolojik olayları bilimsel testler altında kanıtlayan kişiye 1 milyon dolar veriyor (şuana kadar alan yok) http://www.randi.org/site/index.php/1m-challenge.html .
Kullanıcı avatarı
0nur
Mesajlar: 123
Kayıt: 07 Oca 2011, 13:06

Re: Nazar?

Mesaj gönderen 0nur »

bilim herşeyi açıklayamıyor bu olmağı anlamına gelmez en basitinden tanrının varlığı

Bilimin Açıklayamadığı 36 Keşif

http://www.maxicep.com/bilim-ve-teknolo ... 56774.html

Bilimin Zorlandığı Sorular



Bilimin Zorlandığı Sorular Kâinatın, içinde gömülü bulunduğu metafizik hakikati idrak etmede yaşadığımız en büyük zorluk, yaradılışa içeriden bakıyor olmamızdır.



Bizler zaman, uzay ve maddeyle kayıt altına alınamayan metafizik gerçekleri idrak etmeye çalışıyoruz; çünkü bütün düşüncelerimiz fizikî tecrübelerimize dayanıyor. Ömrünü kutuplarda geçirmiş, suyu hep buz olarak algılayıp mânâlandırmış bir insana, yıllar sonra buharı gösterseniz ve 'Bu da sudur!' deseniz, onu ikna etmekte elbette zorlanırsınız.

Önceleri kâinatın -klâsik fiziğin bakış açısıyla- tamamen deterministik kurallara göre yapılandırıldığı ve işletildiği kabul ediliyordu. Determinizm prensipleri, insanlara aynı sebeplerin aynı neticelere yol açacağını öğretmişti. Daha sonraları ortaya çıkan kuantum fiziği ve izafiyet gibi sahalarda yapılan çalışmalar, maddenin en küçük ölçeğe inildiğinde, zannedildiği gibi katı olmadığını ortaya koydu. Atomlar, protonlar, nötronlar, kuarklar, gulanlar ve bunlar arasındaki irtibatı sağlayan bağlar, bilgi-akıl paralelinde yapılan değerlendirmelerin değişmesine vesile oldu. İlmî sahalarda yapılan bu çalışmalar, insanı tekrar düşünmeye zorladı. Zaten fen ilimlerimde dün yoktur, bugün vardır. Bugün îzah edilen bazı gerçekler, yarın farklı bir temelde tekrar îzah edilebilir.

Varlığın bütününe ait bilgiler olmadan, o bütünün bir parçası hakkında isabetli yorumlar yapabilmek mümkün değildir. Saatin ne maksatla yapıldığını bilmeyen bir insan, saatin içindeki her parça için farklı yorumlar yapabilir. Ancak bu yorumların tam doğruluk nispeti, ihtimal hesaplarına giremeyecek kadar düşük olur. Koskoca bir kâinatta küçücük bir noktanın acizliği ortadadır. Bu sebeple, etrafımızda gördüğümüz müthiş yaratma faaliyeti ve fizikî dünyanın sınırlı yapısı, bizi fizik kanunlarını koyan ve işleten Kuvvet Sahibi'ni düşünmeye ve O'nun bize sunduğu mesajları anlamaya zorlamaktadır. Kâinatı bu perspektiften okuyabilmek, bize Varlığın Sahibi'ne ulaşma adına büyük mesafeler aldırabilir.

Oksijen ve hidrojen elle tutulabilseydi, acaba bunların bir araya gelerek oluşmasına vesile oldukları suya ulaşılabilinir miydi? Veya sodyum ve klorun; sodyum klorürü -bildiğimiz sofra tuzunu- meydana getirmek için bir araya gelebileceğini tahmin edebilir miydik? Bir sistem kendisinden daha karmaşık bir başka sistemin meydana getirilmesinde aktif olabilir. Ancak bir sistemin kendisinin temel hususiyetlerinden tamamen farklı, yepyeni bir sistem meydana getirdiği müşahade edilmemiştir. Akıl ve şuurdan mahrum olan, rengi, kokusu vb. özellikleri ile etrafımızda gördüğümüz farklılıkları ihtiva etmeyen karbon, hidrojen, oksijen ile diğer elementlerin insan gibi bir mucizeyi -haşa- kendi kendilerine inşa ettiğine hangi akıl sahibi inanabilir? Kâinatın maddî temelini oluşturan atomik ve atomaltı seviyedeki parçaların her birini ve bunlar arasındaki olağanüstü sıkı münasebetleri izahta, sadece fizikî açıklamalar yeterli değildir. Fizik, bir hâdisenin hangi şartlarda veya nasıl tezahür ettiğini açıklamaya çalışır; fakat bu âhenkli ve mîzanlı hâdiselerin kim tarafından, hangi maksatla yaratıldığını cevapla(ya)maz. Kâinatta her şey o kadar yerli yerindedir ki, perdenin arkasındaki Zât, dâima kendini hüşyar kalblere, zinde akıllara hissettirir.

Bundan yüzyıl önce maddenin katı, sıvı ve gaz şeklindeki formlarının aslında yoğunlaşmış enerji olduğunu söyleseydiniz, insanlar size herhalde gülerlerdi. Daha sonraları, Einstein'ın ortaya attığı izafiyet teorisi ile başlayan bir vetire, maddeye yeni bir bakış açısı getirilmesine vesile oldu. Max Planck'ın 'ısınmış maddelerin, ayrı ve sâbitleşmiş enerjilerde ışıdığı'na dâir keşfi ile 'kuanta' olarak bilinen enerji paketleri gündeme geldi. Bu büyük keşif, bütün maddelerin aslında yoğunlaşmış enerji olduğunu söylemekteydi. Fizikî âlemin dar kalıplarında hâdiselere izah getirmeye çalışan herkesi zorlayan bu açıklamaların hayatımızda pratik uygulamalarını görmek mümkün. Transistörler, cep telefonları, televizyonlar, mikrodalga fırınlar ve daha birçok âlet, bu sezgilere ters düşen keşiflerin ışığında yapılmıştır. Bu gelişmeler, varlığı daha derinden okuma imkânını da bizlere sunmaktadır. Kuantum fiziği çevresindeki her bir gelişme, etrafımızdaki hâdiselere ve maddeye bakışımızı yeniden gözden geçirmemize vesile olmuştur. Şimdi etrafımızda cereyan eden bazı hâdiselere kısaca bakalım:

Mıknatısların manyetik sahasına giren manyetik malzemelerin davranışlarına hepimiz âşinayızdır. Ama nasıl? Mıknatıstan yayılıp, metale yakına gelmesi emrini veren şey nedir? Peki, aynı kutuplu mıknatıslar karşı karşıya gelince, ortaya neden itme kuvveti çıkar?

Yerçekimi de bir muamma olarak karşımızda durmaktadır. Neden bir çekim vardır? Dünya'daki varlığın uzaya saçılıp gitmemesi için mi? Olabilir. Ancak yerçekiminin bir neticesi olan bu husus, "Yerçekimi neden var?" sorusunun cevabı değildir. Hem şuursuz bir varlık, diğer bir varlığı neden koruma ihtiyacı hissetsin ki?!

Elektrik, hayatımızda oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Yaptığı işleri görünce elektriğin ne olduğunu genellikle anladığımızı zannederiz. Hiç düşündük mü, elektrik nedir? Verilebilecek pek çok cevap bulunabilir. Ancak bu cevapların hiçbiri elektriğin bize neden hizmet ettiği gerçeğini izah etmez.

İnsan vücudu, yaklaşık 75 trilyon hücrenin ortak bir hayat için beraber hareket ettiği bir mu'cize makine gibi çalışır. Her bir hücre hayatın devamı için bağımsız olarak katkıda bulunmasına rağmen, insan vücudunda işlerin karışmaması, idrak sahiplerine çok şey ifade etmektedir. Duyduğumuz üzücü bir haber, gözlerimizden yaşların boşalmasına sebep olurken, korkunç bir hâdise tüylerimizi diken diken edebilir. Üzülen veya korkan hangi hücrelerimizdir?

Hücrelerin büyük çoğunluğu altı ayda bir yenilenmektedir. Eski hücre, yerini yenisine bırakırken, bilgisini de bırakmaktadır. Hücre zarı, hangi maddeleri alıp hangilerini almaması gerektiğine dâir ön bilgiye nasıl sahip olmaktadır? Hücre zarı kapı bekçiliği vazifesini kimden almaktadır? Böyle bir iş bölümünü kim yapmıştır?

Işık nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Göz-madde-ışık koordinasyonu nasıl sağlanır? Işığın foton veya dalga şeklinde meydana gelmesinde belirleyici faktör nedir? Işık neden aydınlatır? Işığı meydana getiren fotonlar, bu bilgiye nasıl sahip olmuşlardır?

Şüphesiz bu soruların ilmî açıklamaları şu veya bu şekilde yapılmaktadır. İlim bize hâdiselerin nasıl gerçekleştiğini îzah etmeye çalışmaktadır. Ama bu hâdiselerin neden gerçekleştiğini izah edememektedir. Arının, balı nasıl ürettiği elbette bilinmektedir. Ama çok faydalı bir gıda olan balın, insanın hizmetine verilmesi gerektiğini şuur sahibi olmayan arılar nereden bilmektedir? Bu listeye daha pek çok soru eklenebilir. Bilim dünyasının ortaya koyduğu her yeni keşif, maddeye hükmeden bir gücün, varlık üzerindeki büyük hâkimiyetini ortaya koymaktadır. Kâinattaki müthiş âhengi, varlıkların işleyişindeki harika nizamı anlamak için, fen ilimlerinin îzah getiremediği bir yaklaşıma da açık bulunmak gerekir. Varlık âleminde meydana gelen hâdiseleri, peşin hükümlerden uzak şekilde anlamaya çalışan nazarlar, bugün 'kâinattaki âhenk ve nizamın her şeye gücü yeten bir Yaratıcı'yı işaret ettiği' hakikatine doğru kaymaktadır.
folder
Mesajlar: 561
Kayıt: 15 Tem 2010, 02:30

Re: Nazar?

Mesaj gönderen folder »

0nur yazdı:bilim herşeyi açıklayamıyor bu olmağı anlamına gelmez en basitinden tanrının varlığı
tabiki olmadığı anlamına gelmez. ben yoktur demiyorum varlığını kanıtlanmamış ve ben bu nedenle olduğuna inanmıyorum diyorum(nazar vb. şeylerin). varlığı kanıtlanmamış bir çok şey mevcut ama bunların aksi ispatlanmadıkça doğrudur diyemeyiz. en sonda iş inanca bakıyor. herkez inanmak istediği şeye inanabilir ve bunda özgür.
Kullanıcı avatarı
caferali
Mesajlar: 3210
Kayıt: 03 Oca 2006, 11:06
Konum: balıkesir&bursa

Re: Nazar?

Mesaj gönderen caferali »

inanmam. yukarda bir sürü sözde-bilim kabilinden şeyler yazılmış. bunların hepsi uydurmadır hurafedir. nazar, büyü, telekinezi falan hepsi uydurma şeyler. daha bu tarz şeyleri ispatlayabilen çıkmadı.
de te fabula narratur
var

Re: Nazar?

Mesaj gönderen var »

Hepsini okumadım ama bu kısım gözüme takıldı:
0nur yazdı:Elektrik, hayatımızda oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Yaptığı işleri görünce elektriğin ne olduğunu genellikle anladığımızı zannederiz. Hiç düşündük mü, elektrik nedir? Verilebilecek pek çok cevap bulunabilir. Ancak bu cevapların hiçbiri elektriğin bize neden hizmet ettiği gerçeğini izah etmez.
Allah da sizi güldürsün emi!
Cevapla