Melankolik Depresyon

Sosyal fobi ve psikoloji üzerine makaleler..(Lütfen yazının kaynağını belirtiniz)
Kullanıcı avatarı
sawas
Mesajlar: 860
Kayıt: 22 Nis 2007, 03:38
Konum: Evden

Melankolik Depresyon

Mesaj gönderen sawas »

UZM. DR. ADNAN ÇOBAN

MELANKOLİK DEPRESYONDA ÖZELLİKLE SABAHLARI ÇOK YOĞUN BİR ÇÖKKÜNLÜK HİSSİYLE GÜNE BAŞLAYAN KİŞİDE HEMEN HERŞEYE KARŞI İSTEK KAYBI, AŞIRI YORGUNLUK, KENDİNİ DEĞERSİZ HİSSETME DUYGUSU GÖRÜLÜYOR. DEPRESYONUN AĞIR BİR FORMU OLAN MELANKOLİK DEPRSESYONDA İNTİHAR GİRİŞİMLERİNE DE OLDUKÇA SIK RASTLANIYOR.

Melankolik depresyon, tıbbi adıyla endojen depresyon, insan vücudundaki, beynindeki genetik yatkınlığın sebep olduğu değişiklikler neticesinde ortaya çıkan bir depresyon çeşididir. Birçok depresyon çeşidi vardır, melankolik depresyonun özelliği, fizyolojik birtakım değişimlere bağlı olarak ortaya çıkmasıdır. Melankolik depresyonun en önemli özellikleri, diğer depresyonlarda olduğu gibi mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan tat alamama, daha önce kişinin tatmin olduğu, mutlu olduğu birtakım şeylerle artık uğraşmak istememesidir. Yaşamak istememesi ve çok daha tipik olan ve daha tehlikeli bir durum olarak karşımıza çıkan yoğun intihar düşünceleridir. Kişi öyle bir noktaya geliyor ki kendisini algılaması bozuluyor. Kendisini suçlu, işe yaramaz, insanlara yük olan, yaşamasının doğru olmadığı gibi düşünceler ortaya çıkıyor. Bunlara “Depresif, olumsuz düşünceler” diyoruz biz. Bu düşünceler bir zaman sonra ‘Ben böyle bir insansam, benim yaşamama da gerek yok’, ‘Dünyaya fazla bir insanım ben’, ‘Öleyim dünya benden kurtulsun’ gibi düşünceler gelişiyor ve bunun sonrasında çok korktuğumuz o intihar girişimleri ortaya çıkıyor. Depresyonun 100 kişinin 15’inde görüldüğünü tespit etmiş durumdayız. Dünyada genellikle yüzde 15 gibi bir görülme sıklığı var. Bu depresyonların da yüzde 15’inde intihar girişimi var. Haliyle melankolik depresyon bu şiddetli, çok hüzünlü, insanın kasvet içerisinde olduğu, bir dakika bile mutlu olamadığı, huzur bulamadığı, sabahları kalktığı zaman ‘bugün nasıl geçecek’ ‘akşama kadar ne yapacağım ben’ ‘zaman geçmek bilmiyor’diye düşünen, sabahlara kadar uyuyamadığı, yemeden içmeden kesildiği, kilo verdiği, dikkatin konsantrasyonun ileri düzeyde azaldığı hiçbir şeyi hatırlayamaz olduğu, hiçbir şeyle ilgilenemez olduğu, aşırı tepkiden hiç tepki vermeyen bir hal aldığı bir durum gelişir. Neticede özellikle bu şeklide giden melankolik depresyonlar intihara yatkınlıkları daha da artırdı. Görülen intiharların da büyük bir kısmının bu melankolik depresyonda olduğu tespit edilmiş.

MELANKOLİK DEPRESYON, GENETİK YATKINLIĞIN BEYİNDE SEBEP OLDUĞU DEĞİŞİKLİKLER SONUCU ORTAYA ÇIKIYOR. YOĞUN İNTİHAR DÜŞÜNCESİ GİBİ AĞIR BULGULARLA SEYREDEN BU DEPRESYON TİPİNDE ELEKTRO ŞOK YÖNTEMİYLE YÜZ GÜLDÜREN SONUÇLAR ALINIYOR.

Çok eski yıllarda bu tür depresyonların tedavisi pek mümkün olmazmış. Hatta halk arasında ‘ince hastalık’ diye nitelendirilen verem hastalığı vardır. Bunun çoğunlukla bir endojen depresyon, yani melankolik depresyon sonrasında ortaya çıktığı aktarılmıştır tarih kitaplarında. O zaman tabii veremin tedavisi olmadığı için kişiler genelde veremden ölüyordu ama aslında sebep melankolik depresyondu. Haliyle melankolik depresyon şiddetle tedavi edilmesi gereken, insanın hem psikolojik hayatını, hem de fiziksel hayatını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Peki şu anda tedavi şansımız var mı? Evet, şimdi çok güzel tedavi seçeneklerimiz var. Yeni geliştirilen depresyon tedavisinde kullandığımız anti-depresan ilaçlar var. Bunlar depresyona sebep olan biyokimyasal bozuklukları düzeltiyor. Nedir bunlar? Mesela, beyinde serotonin diye bir madde var. Serotonin mutluluk kimyasalı olarak bilinir; antidepresanlar bu maddenin düzeyini artırıyor. Veya norepinefrin dediğimiz başka bir mutluluk kimyasalı var onun seviyesini artırıyor. Haliyle tüketmesini engelleyerek, vücudun yeterli mutluluk kimyasalı salgılamasına zemin hazırlıyor bu maddeler. Haliyle bu maddelerin- bu ilaçların uyuşturucu, bağımlılık yapıcı veya bedene istenmeyen birtakım bozukluklar yaratıcı etkisi bulunmamaktadır. Çok rahat kullanabildiğimiz, hatta karaciğer, böbrek, kalp yetmezliklerinde bile -ki bu durumlarda ilaç kullanımından çok kaçınılır- rahatlıkla kullanabileceğimiz ilaçlardır. Bu ilaçların etkisi genelde 3-4 haftada ortaya çıkmaya başlar. Birinci aydan sonra kişi kendisini gitgide iyi hissetmeye başlar. Ve altı aylık bir süre sonunda büyük bir iyileşme görürüz. İlaç tedavisiyle birlikte buna sebebiyet verecek kişilik faktörleri var mı ona bakarız. Mesela kişi aşırı takıntılı biri ise stresi emen -biz bunlarda sünger tipi kişilikler diyoruz- bir kişiliği varsa, bir sosyal sorunu varsa, ailevi veya işle ilgili bir problemi söz konusu ise bunları da düzeltecek bir daha stres karşısında etkilenmesine fırsat vermeyecek duruma getirecek psikoterapotik yaklaşımlarda da bulunuyoruz. Eğer ilaç artı psikoterapi tedavisini uygularsak, hastalarımızın yüzde 80-90’ında -çok büyük bir rakamdır bu- tedavi başarısı gözlenmektedir. Peki bunları yaptık tedavi olmadı, bir türlü verilen ilaçlar çare olmadı ve istediğimiz sonucu alamıyoruz peki böyle durumlarda ne yapacağız? Böyle durumlarda bir dirençli depresyon tablosuyla karşı karşıyayız demektir. Dirençli depresyonda da artık son yıllarda geliştirilen bazı yöntemler var. Manyetik uyarım tedavisi gibi. Bu tedavide beynin sol ön bölgesinden bir uyarım veriyorsunuz ve beynin manyetiğini harekete geçiriyorsunuz. Yapılan araştırmalarda, bu çalışmanın beynin birçok alanındaki kanlanmayı, oksijenlenmeyi artırdığı, beyin biyokimyasını düzenlediği ve depresyona sebep olan durumu ortadan kaldırdığı veya kaldırmasına yardımcı olduğu tespit edilmiş. Hem antidepresan etkisi var bu uygulamanın, hem de mevcut kullanılan ilaçların antidepresan etkinliğini artırma gücü var. Haliyle dirençli depresyonda ilaç tedavisine mutlaka devam ediyoruz, yani ilaç tedavisini kesmek gibi bir alternatifimiz yok. İlaç tedavisinin beraberinde, psikoterapi programı düzenliyoruz. Ayrıca bu direnci açmaya yönelik manyetik uyarım tedavisi gibi tedavi yöntemlerini devreye sokuyoruz. Öyle bir hastayla karşı karşıyayız ki hezeyanları var, insanların kendisin takip ettiğini düşünüyor, insanların kendisi hakkında kötü şeyler düşündüğünü görüyor veya birtakım istenmeyen görüntüler görüyor, sesler duyuyor. Yani, bizim psikotik bulgular dediğimiz bazı bulgular da var. Depresyona ilaveten bunlara psikotik depresyon diyoruz; bunları dışarıdan gördüğünüz zaman şizofren hastası gibi algılanırlar. Ama aslında şizofren hastaları değildir. Psikotik depresyon dediğimiz, depresyonun şizofreni bulgularıyla giden durumudur. Böyle durumlarda ne yapmak gerekiyor? Böyle durumlarda intihar riski artar -melankolik depresyonun şiddetli şeklidir bu- intihar riskinin artması bizim için acil bir durumdur, bizi hemen harekete geçirir. Çünkü hastalarda en çok korktuğumuz şey budur. Herhangi bir hastalık veya başka bir rahatsızlık değil. İntihar en çok korktuğumuz şey o zaman ne yapıyoruz? İntihar riski varsa, böyle psikotik bulguları varsa, kendisine ve çevresine zarar verme riski varsa, yemeden içmeden kesildiyse, ilaç tedavisini reddediyorsa-ki buna da gizli intihar diyoruz- bu gibi faktörler varsa, bu tür hastaları mutlaka hastaneye yatırıyoruz. Bir psikiyatri kliniğine yatırıyoruz ve müşaade altına alıyoruz. Ve elektro şok dediğimiz yüzyıllardır neredeyse bilinen ve hamile kadınlara, yaşlı insanlara bile uygulanabilen bir tedavi yöntemini uyguluyoruz. Yapılan araştırmalar bu ağır bulgularla giden depresyonlarda elektro şok tedavisinin çok yüz güldürücü sonuçlar verdiği ve hastanın bir an önce toparlanmasına imkan verdiği tespit edilmiştir. Mesela hastaya bir antidepresan tedavisi verdiğimizde 3-4 hafta beklememiz gerekiyor. Etkisinin ortaya çıkması için o 3-4 haftalık süre de bizim için önemli- hasta yemiyor, içmiyor, metabolizması bozuluyor, zayıflıyor, fiziksel sağlığı da tehlikeye giriyor. O zaman bu elektro şok tedavisi hakikaten hayat kurtarıcı oluyor ve bizim de yatan hastalarımıza başarıyla uyguladığımız bir yöntemdir. Toparlarsak, melankolik depresyon, depresyon çeşitlerinden en tehlikeli, en ağır şiddetli olanıdır. Genellikle genetik ve biyolojik etkenlere bağlı olarak gelişir. Tanımlamada klinik gözlem, beyin fonksiyonlarının değerlendirilmesi, acaba beyinde buna sebebiyet veren başka bir durum var mı, yok mu? Bunların değerlendirilmesi, gerekiyorsa MR ve psikolojik testlerle, beyin fonksiyonlarının daha net ortaya konulması ve metabolik bir sebep var mı? Mesela troid bozuklukları, guatr hastalığı, kansızlık, kalp hastalıkları, bunlar da depresyona sebep olan durumlardır- böyle bir durum var mı, yok mu? Bunların ekarte edilmesi gerekiyor. Bu tanımlamadan sonra, tedavide de ilaç tedavisi, psikoterapilerin kombine kullanıldığı, bazen dirençli olanlarda manyetik uyarım tedavisinin ilave olunduğu, çok şiddetli vakalarda hastanede yatırılarak elektro şok tedavisinin devreye sokulduğu bir hastalıktır.

http:­/­/www­.saglikkanali­.com­/topic_popup­.asp?konu_id=291
Delilik Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuçlar Beklemektir
Kullanıcı avatarı
sawas
Mesajlar: 860
Kayıt: 22 Nis 2007, 03:38
Konum: Evden

Mesaj gönderen sawas »

Melankolik Depresyon = Ben
Delilik Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuçlar Beklemektir
petrus

Mesaj gönderen petrus »

Keşke sf li olsaydımda bu melankolik depresyona yakalanmasaydım.Gezsen konuşsan zoraki gülsen ne olur.Her şey sahte olduktan sonra.
Kullanıcı avatarı
sawas
Mesajlar: 860
Kayıt: 22 Nis 2007, 03:38
Konum: Evden

Mesaj gönderen sawas »

petrus
bende böyle düşündüğüm için bir türlü tedavi olmuyorum
Delilik Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuçlar Beklemektir
Kullanıcı avatarı
Kozmikalem
Mesajlar: 66
Kayıt: 15 Tem 2007, 03:02

Mesaj gönderen Kozmikalem »

Bende bı aralar bi aralar böyleydim iste. Cok sükür kurtuldum.
Bu hastalik icin ilac kullanmanin sart oldugunu düsünüyorum.
Gözlerinize komplo kurdum.
Yakinda gözlükle gezeceksiniz :)
Kullanıcı avatarı
sawas
Mesajlar: 860
Kayıt: 22 Nis 2007, 03:38
Konum: Evden

Mesaj gönderen sawas »

Melankoli bir hastalık değil ama kişilik tipi olduğunu hatırlatmak isterim.
Delilik Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuçlar Beklemektir
Kullanıcı avatarı
crvena_zvezda
Mesajlar: 4035
Kayıt: 20 Ara 2006, 20:02

Mesaj gönderen crvena_zvezda »

Evet doğru diyorsun...

Kesinlikle bir kişilik tipi... Bende öyleyim çünkü...
DCC
Kullanıcı avatarı
POLICE
Mesajlar: 519
Kayıt: 19 Haz 2007, 11:50
Konum: From Raccoon City

Mesaj gönderen POLICE »

evet çok doğru bu kişilik tipi bendede mevcut.
I'm a Cop!! I'm a Police
sessiz gemi

Re: Melankolik Depresyon

Mesaj gönderen sessiz gemi »

yazıda yazdı:UZM. DR. ADNAN ÇOBAN
MELANKOLİK DEPRESYON, GENETİK YATKINLIĞIN BEYİNDE SEBEP OLDUĞU DEĞİŞİKLİKLER SONUCU ORTAYA ÇIKIYOR. YOĞUN İNTİHAR DÜŞÜNCESİ GİBİ AĞIR BULGULARLA SEYREDEN BU DEPRESYON TİPİNDE ELEKTRO ŞOK YÖNTEMİYLE YÜZ GÜLDÜREN SONUÇLAR ALINIYOR.

:? Bana da elektro şok yapılmıştı ama bir halta yaramadı
Kullanıcı avatarı
crvena_zvezda
Mesajlar: 4035
Kayıt: 20 Ara 2006, 20:02

Mesaj gönderen crvena_zvezda »

:?
DCC
Kullanıcı avatarı
Guess_What
Mesajlar: 366
Kayıt: 15 Oca 2006, 20:35

Mesaj gönderen Guess_What »

ama depresyon için uygulanan elektroşokla psikotik rahatsızlıklar için uygulanan elektroşok aynı sonuçları vermez diye tahmin ediyorum. depresyon tedavilerine daha iyimser bakıyorum.
sessiz gemi

Mesaj gönderen sessiz gemi »

Ateş düştüğü yeri yakarmış derler ya bu da ondan işte :D
Kullanıcı avatarı
Guess_What
Mesajlar: 366
Kayıt: 15 Oca 2006, 20:35

Mesaj gönderen Guess_What »

yanlış anlama picahontas. amacım buradaki tedavi şekillerinden bahsedilirken (ilaç, terapi, vs...) işe yaramadı dendiğinde, tedavinin ne'de işe yaramadığının vurgulanmasının taraftarıyım. yoksa bu örnekte olduğu gibi depresyon sahibi kişiler umutsuzluğa düşebilirler. aynı şey sf için de geçerli. her rahatsızlığın tedavi şekli kendine hastır. burada pek çok kişinin sf'den farklı rahatsızlıkları da var ve bu rahatsızlıkların pek çoğu da sf ile doğal olarak beraber seyreden rahatsızlıklar (depresyon, takıntılar, başka fobiler vs...). bazılarının da tamamiyle farklı rahatsızlıkları var. birinde işe yaramayan bir tedavi şekli diğerinde de işe yaramıyormuş gibi lanse edilirse yanlış anlaşmalar ve umutsuzluklar doğabilir. yoksa kendim de bu sf'nin sıkıntılarını geçmişte fazlasıyla yaşamış birisi olarak, rahatsızlığı ne olursa olsun sıkıntı içinde bir insanı yadırgayacak, yarasına tuz basacak, elimle/dilimle zarar verecek veya bana zararı dokunmadığı sürece dışlayacak birisi değilim.

umarım öncesinde yazdıklarımdan ters bir mana çıkarmamışsındır.
sessiz gemi

Mesaj gönderen sessiz gemi »

Son mesajın yeterince açıklayıcı oldu.Teşekkür ederim.
Kullanıcı avatarı
POLICE
Mesajlar: 519
Kayıt: 19 Haz 2007, 11:50
Konum: From Raccoon City

Mesaj gönderen POLICE »

benim önce bu depresyon tipinden kurtulmam lazım.Melankoli depresyonda acıdan zevk alıyorsunuz resmen.Karamsarlık güzel geliyor ama bir yandan kurtulmak istiyorsunuz.Bu böyle rezil bi hastalık.
I'm a Cop!! I'm a Police
Cevapla