İLAÇLARI BIRAKIN
İLAÇLARI BIRAKIN
Tıp öğrencisiyim. Hem de özel ilgimden dolayı araştırdım.
SSRI türü antidepresanlar plasebodan farksız, üstelik intihar riskini artırıyor! Yan etkiler de cabası.
İlaç sanayide ne kadar büyük paralar döndüğünü tahmin bile edemezsiniz. Ancak durum ciddi olunca yetkililer itirafa başladı.
Prospektüsleri denetleyen yok. Araştırma sonuçlarını çarpıtmak da çok zor olmasa gerek.
Bunlar benim iddiam.
Geçek kurtuluş sadece sizde. Sevgiler.
SSRI türü antidepresanlar plasebodan farksız, üstelik intihar riskini artırıyor! Yan etkiler de cabası.
İlaç sanayide ne kadar büyük paralar döndüğünü tahmin bile edemezsiniz. Ancak durum ciddi olunca yetkililer itirafa başladı.
Prospektüsleri denetleyen yok. Araştırma sonuçlarını çarpıtmak da çok zor olmasa gerek.
Bunlar benim iddiam.
Geçek kurtuluş sadece sizde. Sevgiler.
iste ve yarat, bu kadar...
arkadaşım haklısın bu ilaçların yan etkileri çok fazla ama uzun vadede kullanıldığında etkili olduğu da bir gerçek. insanlar zaten kendilerinde o gücü bulamadıkları için ilaçlardan vb şeylerden destek almak gereği duyuyorlar. herhangi bir fobi olabilir o fobinin bulunduğu bir ortama girerken o durumu düşünmemesine yardımcı oluyor.
evet haklısın ilaç sektöründe en fazla para anti-depreesanlarda dönüyor. çünkü anti-depresan gençliği var. ancak burada o ilaçlara gerçekten ihtiyacı olan insanlar var.
saygılar
evet haklısın ilaç sektöründe en fazla para anti-depreesanlarda dönüyor. çünkü anti-depresan gençliği var. ancak burada o ilaçlara gerçekten ihtiyacı olan insanlar var.
saygılar
---->Kerry "The Müslüm" King
Re: İLAÇLARI BIRAKIN
Hımmm evet Seroxat intiharı tetikliyor diye bi haber vardı bundan 9 ay falan öncesonsuzd yazdı:SSRI türü antidepresanlar plasebodan farksız, üstelik intihar riskini artırıyor! Yan etkiler de cabası.
Hiç kimsenin ilaçları bırakın veya ilaçları kullanın diye bir yetkisi olamaz..Bunları neye dayanarak söylüyorsunuz anlamıyorum..o zaman tıp neden var..? ne için var..?özellikle bir tıp öğrencisinin bu şekilde akıl karıştırmasını doğru bulmuyorum..hastaları sadece muayene edin o zaman ve kendi kendilerine iyileşsinler..işte o zaman ilaçlardan değil (bahsettiğiniz seroxat) umutsuzluktan ölürler!!!
-
- Mesajlar: 46
- Kayıt: 14 Kas 2005, 23:11
çok yersiz bir iddia
Tıp öğrencisi olarak bunları söylemen hiç hoş değil dostum. Elbette ilaç sanayisinde art niyetli insanlar var ama bunlar var diye ilaçları komple bırakın demek hiç doğru değil. psikiyatri pozitif bir bilimdir ve bi sürü ilaç üretmiştir. Her şey sizde bitiyo demek kolay iyi de madem her şey bizde bitiyo niye psikiyatristler yetişiyo.
Bu yuvarlak laftan nefret ediyorum her şey bizde bitiyomuş. Biz bişeyleri başarabilsek zaten bu sitede işimiz ne. Bi uzmandan yardım almadan ileri derecedeki hastalıklar yenilemez. Mühim olan doğru doktor doğru ilaç ve sabırdır. Tıp öğrencisi olarak bu yaklaşımları önce senin bırakman gerekir.
Bu yuvarlak laftan nefret ediyorum her şey bizde bitiyomuş. Biz bişeyleri başarabilsek zaten bu sitede işimiz ne. Bi uzmandan yardım almadan ileri derecedeki hastalıklar yenilemez. Mühim olan doğru doktor doğru ilaç ve sabırdır. Tıp öğrencisi olarak bu yaklaşımları önce senin bırakman gerekir.
Bir hekimden görünüşte küçük, ama önemi çok büyük bir çağrı
Merhaba, ben bir tıp doktoruyum. Günümüzde pek çok tedavi yöntemi gelişti. Ben burada sadece tıbbi tedavi uygulamasında göz ardı edilebilen bir durumu anlatmak istiyorum. Tıbbi tedavi ve ilaçlar pek çok hastalıkta mutlaka uygulanması gereken yöntemlerdir. Fakat sadece ilaçlar insanları iyileştirmeye yeter mi? Hastaların doktorlardan daha fazlasını istemeye hakkı yok mu?
Doktorun görevi sadece reçete yazmak mı? Nasıl ki öğretmenin görevi sadece tahtada dersi işleyip çıkıp gitmek değilse, doktorun da görevi yalnızca reçete yazmak değildir. Bir hasta iyileşmek için ilk önce psikolojik olarak rahatlamalı ve doktoruna güvenmelidir. Onun kendisi için her şeyin en iyi ve doğrusunu yapacağından emin olmalı ve ona kendini teslim edebilmelidir. Bu nasıl sağlanır? Bunun için gerçekten tıbbi bilginizin diğer hekimlerden üstün olmasına gerek yoktur, çok fazla bilgili ve kariyer sahibi olup hastaların tercih etmediği pek çok hekim vardır. Bu güven hastaya insanca davranmak, onun da duyguları olduğunu göz önüne alarak sağlanır. Hastalar bir iş ya da tamir edilecek makine değildir. Onlar insandır, duyguları vardır.
Bizzat yaşadığım ve gördüğüm bazı olaylarda doktorlar kendilerini hastalarından üstün görmekte, bun hisseden hasta doktordan çekinmekte ve aralarında olumlu bir iletişim olmamaktadır. Oysa ki o hasta onun ağzından çıkacak kelimeleri dikkatle ve merakla dinlemekte , bir açıklama beklemektedir. O an sanki transta gibi söylenecek olumlu veya olumsuz her telkine açıktır. Söylenecek hoş bir söz, omzuna bir dokunuş kişide ilaçların yapacağı etkiden çok fazlasını yapabilir. Hastanın tedaviye daha çok inanmasını sağlayarak tedavinin başarısını artırabilir.
Günümüzde artık bilinmektedir ki pek çok hastalık önce düşüncede başlıyor; bu durumda iyileşme de önce düşüncede başlamalıdır. Dokularımızda var olan kanser hücreleri strese bağlı olarak savunma mekanizmalarımız zayıfladığında ortaya çıkıyor. Demek ki iyileşirken bedenimizle ruhumuzu ayıramayız, ikisini de birlikte tedavi etmeliyiz. Yoksa yapılan sadece ortaya çıkan belirtileri bastırmak olur ve sonra hastalık başka şekillerde karşımıza çıkar. Vücudumuzda meydana gelen ve nedeni bulunamayan pek çok rahatsızlık strese ve psikolojik travmalara bağlanmıştır. İnsanlar çeşitli psikolojik sorunlarını, yaşadıkları ilgisizliği bilinç altına atmakta ve bunlar ileride bedende bir hastalık olarak ortaya çıkmaktadır. O halde önce hastalarımızı anlamalı, kendimizi onların yerine koymalı ve birazcık ilgiyi onlardan esirgememeliyiz.
Tıbbi tedaviye yardımcı yan tedaviler hekimler tarafından kabul edilse de edilmese de insanın ruh ve beden olarak bir bütün olduğunu kimse inkar edemez.( Zaten hayal gücü baskılanarak ve belli müfredatı ezberleyip sınava girerek bu günlere gelen kişiler olarak ister doktor, ister öğretmen, mühendis ya da ne olursak olalım inanmamız ve kabul etmemiz zor. Ama beş duyunun ötesinde de bir yaşam var, her inandığımız şeyi gözümüzle görmüyor, kulağımızla duymuyoruz, hissediyoruz ve inanıyoruz. Görme engelliler görmediği için yıldızlar yok veya işitme engelliler duyamadığı için sesler yok demediğimiz gibi kendi algılayamadığımız şeyleri de yok sayamayız. Öyle değil mi? ). O halde ne olursak olalım önce kendimize sonra karşımızdakine inanalım ve insan olalım ve herkese insanca davranalım.
Uzm.Dr.Selvan ÖZKAN
Merhaba, ben bir tıp doktoruyum. Günümüzde pek çok tedavi yöntemi gelişti. Ben burada sadece tıbbi tedavi uygulamasında göz ardı edilebilen bir durumu anlatmak istiyorum. Tıbbi tedavi ve ilaçlar pek çok hastalıkta mutlaka uygulanması gereken yöntemlerdir. Fakat sadece ilaçlar insanları iyileştirmeye yeter mi? Hastaların doktorlardan daha fazlasını istemeye hakkı yok mu?
Doktorun görevi sadece reçete yazmak mı? Nasıl ki öğretmenin görevi sadece tahtada dersi işleyip çıkıp gitmek değilse, doktorun da görevi yalnızca reçete yazmak değildir. Bir hasta iyileşmek için ilk önce psikolojik olarak rahatlamalı ve doktoruna güvenmelidir. Onun kendisi için her şeyin en iyi ve doğrusunu yapacağından emin olmalı ve ona kendini teslim edebilmelidir. Bu nasıl sağlanır? Bunun için gerçekten tıbbi bilginizin diğer hekimlerden üstün olmasına gerek yoktur, çok fazla bilgili ve kariyer sahibi olup hastaların tercih etmediği pek çok hekim vardır. Bu güven hastaya insanca davranmak, onun da duyguları olduğunu göz önüne alarak sağlanır. Hastalar bir iş ya da tamir edilecek makine değildir. Onlar insandır, duyguları vardır.
Bizzat yaşadığım ve gördüğüm bazı olaylarda doktorlar kendilerini hastalarından üstün görmekte, bun hisseden hasta doktordan çekinmekte ve aralarında olumlu bir iletişim olmamaktadır. Oysa ki o hasta onun ağzından çıkacak kelimeleri dikkatle ve merakla dinlemekte , bir açıklama beklemektedir. O an sanki transta gibi söylenecek olumlu veya olumsuz her telkine açıktır. Söylenecek hoş bir söz, omzuna bir dokunuş kişide ilaçların yapacağı etkiden çok fazlasını yapabilir. Hastanın tedaviye daha çok inanmasını sağlayarak tedavinin başarısını artırabilir.
Günümüzde artık bilinmektedir ki pek çok hastalık önce düşüncede başlıyor; bu durumda iyileşme de önce düşüncede başlamalıdır. Dokularımızda var olan kanser hücreleri strese bağlı olarak savunma mekanizmalarımız zayıfladığında ortaya çıkıyor. Demek ki iyileşirken bedenimizle ruhumuzu ayıramayız, ikisini de birlikte tedavi etmeliyiz. Yoksa yapılan sadece ortaya çıkan belirtileri bastırmak olur ve sonra hastalık başka şekillerde karşımıza çıkar. Vücudumuzda meydana gelen ve nedeni bulunamayan pek çok rahatsızlık strese ve psikolojik travmalara bağlanmıştır. İnsanlar çeşitli psikolojik sorunlarını, yaşadıkları ilgisizliği bilinç altına atmakta ve bunlar ileride bedende bir hastalık olarak ortaya çıkmaktadır. O halde önce hastalarımızı anlamalı, kendimizi onların yerine koymalı ve birazcık ilgiyi onlardan esirgememeliyiz.
Tıbbi tedaviye yardımcı yan tedaviler hekimler tarafından kabul edilse de edilmese de insanın ruh ve beden olarak bir bütün olduğunu kimse inkar edemez.( Zaten hayal gücü baskılanarak ve belli müfredatı ezberleyip sınava girerek bu günlere gelen kişiler olarak ister doktor, ister öğretmen, mühendis ya da ne olursak olalım inanmamız ve kabul etmemiz zor. Ama beş duyunun ötesinde de bir yaşam var, her inandığımız şeyi gözümüzle görmüyor, kulağımızla duymuyoruz, hissediyoruz ve inanıyoruz. Görme engelliler görmediği için yıldızlar yok veya işitme engelliler duyamadığı için sesler yok demediğimiz gibi kendi algılayamadığımız şeyleri de yok sayamayız. Öyle değil mi? ). O halde ne olursak olalım önce kendimize sonra karşımızdakine inanalım ve insan olalım ve herkese insanca davranalım.
Uzm.Dr.Selvan ÖZKAN
TAVSİYEN İYİ AMA YANLIŞ
Doktor kardeşim tavsiyen olumlu ama yanlış.İlaç tek başına yeterli değil ama gerekli.En azından telkin edici etkisi var.Bu hastalığı çekmeyen bilemez.Lütfen kimsenin aklını karıştırma.
-
- Mesajlar: 11
- Kayıt: 11 Tem 2008, 00:51
-
- Mesajlar: 277
- Kayıt: 28 Eyl 2007, 23:35
karalamalar çok yapılır bazı ilaçların etkileri abartılır doğrudur ama bu ilaçlar böyle ekmek peynir gibi satışa sunulmuyor. uzun yıllar arge çalışması yapılıyor. ve çok ciddi bilgiler ışığında onay alınırsa piyasaya sürülebilme imkanı doğuyor. neden peki yapılan tüm araştırmalarda plasebo verilen hastaların iyileşme oranıyla ssri ilaçlar verilen hastalardaki başarı oranı arasında çok büyük farklar oluşuyor. ayrıca madem plasebo bu ilaçlar içi boş kimyasallar sürerler piyasaya neden bu kadar yan etkiye sahip kimyasallar sürüyorlar eğer etkileri yok ise. komik şeyler bunlar. bu tip şeyleri sadece tıp alanında bilgisi sınırlı, araştırma iradesinden yoksun cahil ama para düşkünü psikologlar tarafından ortaya atılır. amaçları kimse psikiyatristlere gitmesin herkes psikologlara gitsin mantığıdır. yazıyı yazan kişinin tıp öğrencisi olduğuna inanmıyorum. eğer gerçekten öyleyse özel bi üniversitenin tıp bölümüne parayla girmiş ve daha 1. sınıfa giden bir arkadaş olduğunu tahmin ediyorum. yada aslında psikolog olup burada kendini tıp okuyor gibi tanıtıp insanları kandırmaya çalışıyor. benimde kuzenim türkiyenin tıp alanında en prestijli yer olan çapadan mezundur ondandan bilirim ssrilerin çalışma mantığını ve faydalarını. ayrıca prof. doktorlarıda çok dinledim bu tarz zırvalar karşısındaki doğru tespitlerini. bu işlere yıllarını vermiş ve yüzlerce hastayı bu ilaçlarla sağlığına kavuşturmuş insanlardan daha iyi biliyor olamaz kimse.
sakın böyle komplo teorilerine inanıpta doktorunuzun verdiği ilacı kesmeyin.
sakın böyle komplo teorilerine inanıpta doktorunuzun verdiği ilacı kesmeyin.
Re: İLAÇLARI BIRAKIN
Bütün psikiyatri bilimini bir lafınla çürüttün. Helal olsun. Ben senin tıp öğrencisi falan olduğuna inanmıyorum arkadaşım. İlaçları birden bırakıp da daha kötü olup depresyondan intihar edenlerin hesabını da nasıl vereceğini düşünmüşsündür umarım.sonsuzd yazdı:Tıp öğrencisiyim. Hem de özel ilgimden dolayı araştırdım.
SSRI türü antidepresanlar plasebodan farksız, üstelik intihar riskini artırıyor! Yan etkiler de cabası.
İlaç sanayide ne kadar büyük paralar döndüğünü tahmin bile edemezsiniz. Ancak durum ciddi olunca yetkililer itirafa başladı.
Prospektüsleri denetleyen yok. Araştırma sonuçlarını çarpıtmak da çok zor olmasa gerek.
Bunlar benim iddiam.
Geçek kurtuluş sadece sizde. Sevgiler.