sevmek öğrenilirmi?
sevmek öğrenilirmi?
evet sevgi öğrenilen birşeymiş yani bunu öğrendikden sonra bir taşı bile sevebilirsin yaprağı yada yeryüzndeki birini ERİCH FROM diyor bunu sevgi kitabında
katılıyorum from hocaya... yani önemli olan senin sevebilme potansiyelin..nesne mühim değil bazen çok cilalı yada sabit bir nesne olabilir :!: eğer nesnenin sevilebilmeyi hakedip etmediğini dşünüyorsan bu senin bir hatan :!: katılıyorum ya siz ne diyosunuz :?:
katılıyorum from hocaya... yani önemli olan senin sevebilme potansiyelin..nesne mühim değil bazen çok cilalı yada sabit bir nesne olabilir :!: eğer nesnenin sevilebilmeyi hakedip etmediğini dşünüyorsan bu senin bir hatan :!: katılıyorum ya siz ne diyosunuz :?:
Sevgi ailede öğrenilir. Sevmek yaşanırsa öğrenilir. Yoksa kişinin maneviyatında sevgiye yer yoksa en güzel aşk şiirlerini de okusa pek fayda sağlamaz. Zaten sevgi iki kişi arasında yaşanacak bir duygudur. Bu yüzden yalnızlığa mahkum kalmış bir insan sevgisini içinde yaşamak zorunda kalır. Sevdiği hatta aşık olduğu karşı cinsten birileri vardır fakat ona olan hislerini platonik boyutta yaşamak zorundadır. Sevdiği insana hislerini belli etmekten çekinir. Çünkü sürekli başkalarını hesaba katmaktadır. Ben bu kıza açılırsam herkesin dikkatini çeker;en iyisi rahatımı bozmayayım; böylesi daha güzel diye düşünmektedir. Birşeyler yapmak ister;zihninde her ihtimali tasarlar fakat eyleme geçme aşamasında vazgeçer. Bu satırların yazarı da bir zamanlar aynen böyle bir çelişkiler hapishanesinde tutuklu kalmıştı. Müebbet hapis kararını mahkemedeki iyi halden dolayı kefalete çevirtti.
:|
:|
Şöyle bir giriş yapayım. Anneler çocuklarını sevmeyi öğrenmez, içgüdüsel olarak sever işte. Niye sevdiğini bilmez, sever sadece.
Ne güzel di mi dünyada sizi karşılıksız sevebilecek birinin olması. Güzel tabii.
Bu anne olayını istisna kabul edip yolumuza devam edebiliriz.
Aşık Veysel demiş ya "Koyun kurt ile gezerdi". Konuyla alakalı olan sözü ise bu değil şuydu:
Güzelliğin on par' etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Aslında görecelilik kuramını da etüt etmiş bir aklın nüveleri bu dizeler.
Ne güzel di mi dünyada sizi karşılıksız sevebilecek birinin olması. Güzel tabii.
Bu anne olayını istisna kabul edip yolumuza devam edebiliriz.
Aşık Veysel demiş ya "Koyun kurt ile gezerdi". Konuyla alakalı olan sözü ise bu değil şuydu:
Güzelliğin on par' etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Aslında görecelilik kuramını da etüt etmiş bir aklın nüveleri bu dizeler.
sosyalfobi : geçici çekingen zar
sevgi Yaratanın içimize yerleştirdiği bir duygu,ancak onu işlemez ve kullanmazsak gerileyebilir hatta yok olabilir.tıpkı beynimizi kullanmamız gibi...
dolayısıyla sevgi öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir olgudur.aile herşeyin temeli olduğu gibi sevginin de temeli,içinde sevgi potansiyeliyle doğan çocuk ailedeki gördüğü ilgi ve ebeveynlerin kendi aralarındaki ilişki ve sevgi bağını örnek alarak kafasında "sevgi modeli" oluşturuyor.yani içindeki sevgi potansiyelini dışarı nasıl,hangi şekilde ve hangi oranda çıkaracağını öğreniyor aileden.
ancak öğrenme bununla bitmiyor,okulda akranlarıyla olan ilişkilerinde evdeki "sevgi modelini" oynuyor.ve böylece etrafla olan adaptasyonunu sağlıyor.ve artık 20li yaşlara geldiğinde içindeki "sevgi" kelimesi kişiliğinin parçası olmuş oluyor.bu yaştan sonrada eğer yanlış bir "sevgi tanımı" varsa değiştirmek çok zor ama imkansızda değil...
sevgi her insanın aynı oranda sahip olduğu bir duygu değil.kimisi insanları bile sevemez,kimisi sadece insanları oda belli bir oranda sever.kimisi hayvanlarada merhamet eder.kimisi varki dünyanın diğer ucunda bir ağaç yansa kendisinin de yüreği yanar.Bir alimin güzel bir anısı var;Alim uyurken fareler koluna girerlermiş,talebeleri fareleri kovalayıp onlara eziyet verirlermiş,Alimse bırakın onları onların zararı dokunmaz diyerek onlara sahip çıkarmış ve onlarla kendi ekmeğini paylaşırmış.
sevginin sonu yok "sonsuz".herkes belirli bir oranda faydalanabiliyor.ama herkesi sevmek isteyen birini sevsin yeterli,çünkü bütün sevgilerin başı ve sonu onun sevgisi,
"Yaradılanı severim,yaradılandan ötürü..."
dolayısıyla sevgi öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir olgudur.aile herşeyin temeli olduğu gibi sevginin de temeli,içinde sevgi potansiyeliyle doğan çocuk ailedeki gördüğü ilgi ve ebeveynlerin kendi aralarındaki ilişki ve sevgi bağını örnek alarak kafasında "sevgi modeli" oluşturuyor.yani içindeki sevgi potansiyelini dışarı nasıl,hangi şekilde ve hangi oranda çıkaracağını öğreniyor aileden.
ancak öğrenme bununla bitmiyor,okulda akranlarıyla olan ilişkilerinde evdeki "sevgi modelini" oynuyor.ve böylece etrafla olan adaptasyonunu sağlıyor.ve artık 20li yaşlara geldiğinde içindeki "sevgi" kelimesi kişiliğinin parçası olmuş oluyor.bu yaştan sonrada eğer yanlış bir "sevgi tanımı" varsa değiştirmek çok zor ama imkansızda değil...
sevgi her insanın aynı oranda sahip olduğu bir duygu değil.kimisi insanları bile sevemez,kimisi sadece insanları oda belli bir oranda sever.kimisi hayvanlarada merhamet eder.kimisi varki dünyanın diğer ucunda bir ağaç yansa kendisinin de yüreği yanar.Bir alimin güzel bir anısı var;Alim uyurken fareler koluna girerlermiş,talebeleri fareleri kovalayıp onlara eziyet verirlermiş,Alimse bırakın onları onların zararı dokunmaz diyerek onlara sahip çıkarmış ve onlarla kendi ekmeğini paylaşırmış.
sevginin sonu yok "sonsuz".herkes belirli bir oranda faydalanabiliyor.ama herkesi sevmek isteyen birini sevsin yeterli,çünkü bütün sevgilerin başı ve sonu onun sevgisi,
"Yaradılanı severim,yaradılandan ötürü..."
beyaban85 yazdı:sevgi Yaratanın içimize yerleştirdiği bir duygu,ancak onu işlemez ve kullanmazsak gerileyebilir hatta yok olabilir.tıpkı beynimizi kullanmamız gibi...
dolayısıyla sevgi öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir olgudur.aile herşeyin temeli olduğu gibi sevginin de temeli,içinde sevgi potansiyeliyle doğan çocuk ailedeki gördüğü ilgi ve ebeveynlerin kendi aralarındaki ilişki ve sevgi bağını örnek alarak kafasında "sevgi modeli" oluşturuyor.yani içindeki sevgi potansiyelini dışarı nasıl,hangi şekilde ve hangi oranda çıkaracağını öğreniyor aileden.
ancak öğrenme bununla bitmiyor,okulda akranlarıyla olan ilişkilerinde evdeki "sevgi modelini" oynuyor.ve böylece etrafla olan adaptasyonunu sağlıyor.ve artık 20li yaşlara geldiğinde içindeki "sevgi" kelimesi kişiliğinin parçası olmuş oluyor.bu yaştan sonrada eğer yanlış bir "sevgi tanımı" varsa değiştirmek çok zor ama imkansızda değil...
sevgi her insanın aynı oranda sahip olduğu bir duygu değil.kimisi insanları bile sevemez,kimisi sadece insanları oda belli bir oranda sever.kimisi hayvanlarada merhamet eder.kimisi varki dünyanın diğer ucunda bir ağaç yansa kendisinin de yüreği yanar.Bir alimin güzel bir anısı var;Alim uyurken fareler koluna girerlermiş,talebeleri fareleri kovalayıp onlara eziyet verirlermiş,Alimse bırakın onları onların zararı dokunmaz diyerek onlara sahip çıkarmış ve onlarla kendi ekmeğini paylaşırmış.
sevginin sonu yok "sonsuz".herkes belirli bir oranda faydalanabiliyor.ama herkesi sevmek isteyen birini sevsin yeterli,çünkü bütün sevgilerin başı ve sonu onun sevgisi,
"Yaradılanı severim,yaradandan ötürü..."