yeniçocuk yazdı: ↑30 Haz 2014, 07:07
Sorundan kurtulmanın tek çaresi sorunu tanımlamaktır.
Sosyal fobi sorunun tanımı değil sorunun sonucudur.
Bir sorun yüzünden sosyal ortamda bulunmaktan endişe duyarız.
Duyulan endişe de tamamen beğenilmek, kabul görmek, eleştirilmemek. O kadar.
Mükemmeliyetçiliğin aşırı hali.
Buna sebep olan şey de kibir, bencillik, kendini beğenmişliktir. Acı ama gerçek.
Kişinin mizacı, hassas yapısı, içe kapanıklığı, burcu, kibri ile beraber yaşanmışlıklar da buna eklenince bahaneler üretiliyor ve sonuç olarak sorumluluktan kaçarak sorun kronikleşiyor. Adına da Sosyal fobi deniyor.
Sorunun üstüne gitmek eğer kişi hazır değil ise iyi olmaz. Yani korktuğu şeyin üstüne gitti diyelim kişi, e daha çok canı acıyacak ve daha çok içe kapanacak umutsuzca.
İnsanlık tarihinde görüp görebileceğimiz en büyük güç İNANÇTIR!
Kişi eğer tüm varlığı ile inanırsa ve bu inançla sorunların üzerine giderse sonucunu alır.
Ama dikkat etmesi gerekir bu inancı doğru yolda kullanması gerekir.
Aksi halde hüsrana uğrarsa bir daha o inancı elde edip de yola çıkması zor olur. Çünkü bıkkınlık, umutsuzluk yerleşir.
Maksat kibrimizi nasıl yeneceğimizi araştırmak ve manevi yolculuğa çıkmaktır.
Şu anda Ramazan ayındayız.
Oruç tutup seccade üzerinde namaz, dua, zikir ile vakit geçirsek, tasavvuf kitaplarından kibir, kendini beğenmişlik, vesaire hakkında yazılar okusak nasıl da iyi gelecek. Bir deneyin.
Sosyal fobisi olan bir kişinin kibirli davranışları ile tasavvuf kitaplarında yazanlar nasıl da aynı.
Sorunun kökeni tamamen aşırı kibirdir: mükemmeliyetçilik ve bu yüzden de ardından gelen aşırı endişe.
İlaçlarla beyni uyuşturacağınıza, al eline bir tespih fazla fazla zikirler çekerek beynini uyuştur, bak gör o zaman nefesin nasıl sakinleşiyor, zihin nasıl sakinleşiyor ve endişe nasıl azalıyor, huzur ve umut nasıl geliyor, kendine güven nasıl geliyor kalp Allah diye attıkça.