1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

SF'li Olmak Bir AVANTAJDIR!

Gönderilme zamanı: 13 Eyl 2006, 00:55
gönderen Romanyadan
Sevgili Arkadaslarim,
Yeniden Merhaba diyor ve eski bir SF li olarak bu hastaligin aslinda ne buyuk bir SANS ve AVANTAJ oldugunu anlatmak istiyorum.

Roman sanatinda bir teknikten bahsedilir. Buna HAKIM BAKIS ACISI denir. Romanin yazari olaylarin kurgulayicisi olmasina ragmen olaylarin icinde yer almaz, yuksek bir perde ve perspektifte olaylari yargilar.

SF'li bir insan da hastaligi nedeniyle toplumun icinde yer almasina ragmen o toplulugu bir ust bakis acisiyla izleyen, cevresindeki yanlis ve dogrulari cok net gorebilen gozlemci konumundadir. Ornegin; bir spor karsilasmasinda oyuncu ortamin baskisi altinda bir dizi hatalar yapar, yapilmayacak yanlis hamlelere gider ancak bu hatalarinin farkina dahi varamaz, belki de kendisine gore dogrudur. Onun yanlislarini tribundeki siradan bir seyirci dahi kolaylikla farkedebildigi halde oyuncu elestirilerin haksiz oldugununda israr edecektir.

Sevgili arkadaslarim; insan olayin icinden, icerisinde bulundugu olayi yargilamakta zorlanir. Bir kavganin taraflari kavganin disina cikip, olup biteni bir ust perspektiften gozleme erdeminden uzaktir.

Reha Muhtar gibi garip bir adamin yonettigi bir tartisma programi dusunun, konusu da "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mi tavuktan cikmistir" olsun. On konuk ve yuz seyirci olsun salonda. Siz de o konuklardan birisi oldugunuzu varsayin. Saat gecenin 01:30'u ve tartisma uzadikca uzuyor. Reha Muhtar'in da koruklemesiyle tartisma sinirlari asilmis, konuklar birbirlerine girmis, seyirciler de onlardan geri degil. Salonda muthis bir kavga ve gurultu var. Sayin SF li degerli kardesim su an, tartismaci olarak geldigin ortamdan ruhunu ve bedenini yuksege dogru cekebilecegini farzet. Hafifce yukselmeye devam et, o lanet salonun da ustune cikiyorsun, o binanin bir-kac yuz metre ustunde seslerin duyulmaz oldugu yerde dur ve SIMDI ONLARA TEKRAR BAK. Ne kadar bos ve beyhude olduklarini gorebiliyorsun sanirim. CAHIL CESURDUR sozunun geregi, herbiri uste cikma cabasinda. Fakat olayin figuranlari olan bu insanlarin butun cabalari, tartismalari, mantik cikarimlari bir HIC ugruna. Iste sen olaylari yukaridan izleyen o kisinin gercekleri farkettigi andaki halini yasiyorsun. 16-18 yasina kadar bu dunyada digerleri gibi yasadin, belki de amacsizca, bencilce ve sadece eglence odakli yasadin. Fakat simdi bir SF'lisin, bir sureligine elbette. Bu gecici donemde HAYATIN KIYISINDA YASAYACAK ve olup bitenleri uzak bir bakis acisiyla cok daha saglikli yargilayacaksin. Bir amacin olmasi gerektigini belki de bu donemde ilk defa farkedeceksin. Daha cok okuyacak, daha cok dusunecek, daha cok irdeleyeceksin. Eglence ortamlarina giremedigin icin kendinle daha cok basbasa kalacak ve kendini daha cok sorgulayacaksin.

Dostlarim! Hastaliginiz bittiginde ise (bir kac yil sonra) IDEAL INSANA donusmus olarak kaldiginiz yerden hayata yeniden baslayacaksiniz. Size bir SIR vereyim. Yasama bir sure ara verip, cekilen istiraplarin temizledigi farklilasmis ve olgunlasmis o bulunmaz, essiz yureginizle ve berrak dusunce tarzinizla yeniden yasama dondugunuzde hem hayati yasamak size apayri bir haz verecek, hem de bulundugunuz ortamlarda en GOZDE ve SAYGIN insan siz olacaksiniz.

Ne Buyuk Bir Sans SF li olmak ve sabredip bir gun YENIDEN AMA BAMBASKA DOGMAK!

Gönderilme zamanı: 13 Eyl 2006, 14:44
gönderen azimli
teşekkürler güzel bilgileriniz için
(hemde taaa romanyadan :D )

Gönderilme zamanı: 13 Eyl 2006, 22:09
gönderen papaganvb
ben de yazı için teşekkür ediyorum,moral verici ,güzel bi yazı olmuş

Gönderilme zamanı: 03 Eki 2006, 18:25
gönderen fobikali
romanyadan gelen bu sözler gerçekten güzel,morali arttırıcı

Gönderilme zamanı: 03 Eki 2006, 19:40
gönderen Poephila
Sn romanyali yazdiklarinizi begeniyorum.

Gönderilme zamanı: 04 Eki 2006, 22:42
gönderen gel-git
dostum yazdıklarında haklı olmanı o kadar çok isterdimki;İnşallah dediğin gibi olur ve bir gün tüm bunlar hiç yaşanmamışa döner...

Gönderilme zamanı: 09 Eki 2006, 16:16
gönderen zeko
ben katılmıyorum sf insanın kisiligidir bizden tamamen ayrılmaz daha dogrusu biz onu bırakmaya cesaret edemeyiz ama yazdıklarında haklı olmanı isterdim.

Re: SF'li Olmak Bir AVANTAJDIR!

Gönderilme zamanı: 09 Eki 2006, 16:32
gönderen global
Zeko bir gazetede bir psikiyatrist kesin olarak sosyal fobi karakterin bir parçası değildir demişti. Öyleyse değişebiliriz.
Romanyadan yazdı:
Dostlarim! Hastaliginiz bittiginde ise (bir kac yil sonra) IDEAL INSANA donusmus olarak kaldiginiz yerden hayata yeniden baslayacaksiniz. Size bir SIR vereyim. Yasama bir sure ara verip, cekilen istiraplarin temizledigi farklilasmis ve olgunlasmis o bulunmaz, essiz yureginizle ve berrak dusunce tarzinizla yeniden yasama dondugunuzde hem hayati yasamak size apayri bir haz verecek, hem de bulundugunuz ortamlarda en GOZDE ve SAYGIN insan siz olacaksiniz.

Ne Buyuk Bir Sans SF li olmak ve sabredip bir gun YENIDEN AMA BAMBASKA DOGMAK!
Hayali bile güzel!!!

Gönderilme zamanı: 09 Eki 2006, 17:39
gönderen kırmızı
Romanyalıya katılıyorum. sosyalfobili olmak bir şanstır.
Yazılanları okuyunca, geçen gün okudugum bir haber geldi aklıma:

Endonezyaya özgü bir hayvanın dışkısından elde edilen bir kahve var. Dünyanın en degerli kahvesidir bu ve kilosu 750 dolardan başlar. Dünyada her yıl yüzlerce ton (rakamı atıyorum) üretilmesine ragmen bu hayvan dıskısı yoluyla elde edilen kahve en fazla 250 kg dır.

Bölgedeki üreticiler tarafından beslenen bu hayvanlar kahve ağaçlarındaki en kaliteli kahve çekirdeklerini yiyor. Kahve çekirdekleri bu hayvanın midesindeki kendine has enzimlerle fermantasyona ugruyor ve hiçbir şekilde erimeden yine katı bir şekilde dışkı yoluyla dısarı atılıyor. Kahve üreticileri(!) bu dışkılardan kahve çekirdeklerini ayırıyor ve sonra da satıyor. Amerikada yapılan bir araştırtmaya göre (hay ben bu amerikanın....) kahve türleri arasında bakteri oranı en düşük olanı bu türmüş.

Peki Romanyadan yollanan yazı ile yukarıdaki bilgiler ışığında cıkarılabilecek sonuclar neler olabilir diye düşünüyorum? :

Ne oldum deme, ne olacağım de! ?
Her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı...?
Kuru b*k g*te yapışmaz..?

Hayır hayır bunların hiçbiri degil...
Benim aklımdaki, Romanyadan yazan arkadasınkiyle neredeyse birebir örtüşüyor :

Hastalığımız bittiginde hepimiz hayatımıza kaldıgımız yerden -ve daha önemlisi- karakter gelişiminde oldukca fazla yol almış birer insan olarak devam edecegiz. Yada; Sosyalfobi geçicidir, sabretmesini bilmek gerek.

Gönderilme zamanı: 11 Eki 2006, 01:13
gönderen öfkeli
vay bee..nerdeeen nereyeee :D

Gönderilme zamanı: 11 Eki 2006, 02:10
gönderen kamosai
'acı en iyi öğretmendir.'
sosyal fobik olmanın acısını yaşadıkça belkide bünye zamanla bu acıya bi bağışıklık kazandırıyor. ve bir daha bu acı tekrar yaşanmıyor. yani bi ne nevi hastalığın panzehirini kendisi üretiyor. bir çok hastalıklar da boyle değilmidir. :)
'romanyadan' çok güzel bi bakış!

Gönderilme zamanı: 08 Oca 2007, 14:00
gönderen alper
bence hayatta seyirci olarak kalmak hiç yaşamamak gibi bir şeydir.ben bir şeyleri değiştirmek istiyorum hayata müdahale(iyi yönde) etmek istiyorum.bu foruma girmeyeli bir iki sene oluyor.o zamandan beri çok yol katettim.ancak zaman zaman bunalım da geçiriyorum.Artık komşularla konuşmak, kızlara takılmak gibi şeyleri yapabiliyorum... evet bunları yapabiliyorum.kusura bakmayın bu yazıda imlaya pek dikkat edemeyeceğim sadece düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.sf dediğiniz(artık ben bu tabiri kullanmıyorum) durumun kaynağını biliyormusunuz.ben biliyorum evet biliyorum... bunun nedeni genetik değildir bunun nedeni fizyolojik ya da hormonal değildir.fizyolojik tepkiler sizi bu duruma sokmaz.içinde bulunduğunuz ruh hali fizyolojik tepkimeleri tetikler.ben doktor değilim psikiyatri üzerine ihtisas yapmış biri olarak değil ama bunları yaşamış ve nihayetinde çözümleyebilmiş olarak söylüyorum.dostlarım insanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar...siz eğer insanlar arasında yeterince bulunmadıysanız onlardan doğal olarak korkacaksınızdır da.buna psikolojide duyusal uyum gibi bir şey diyorlar.örneğin bir çok ameliyat yapan doktor için bu artık sıradan bir mesele haline gelir.yani profesyonelleşme dediğimiz şey.ben sosyal korku durumunu şu örnekle mukayese ediyorum: bir morg görevlisini düşünün bir sürü ceset arasında korkmadan kalabilmektedir hatta onların arasında nöbet tutabilmektedir.NEDEN? çünkü alışmıştır.ölülere alışmıştır.bi kere şunu söyliyim sf den kurtulmanın bana göre tek yolu var... insanlarla yüz yüze gelmek onlara alışmak...dostlarınız arasında şaka yapmaya çalışın.. ilk önce çok aptalca şakalar yapıyor insan ,yılların durgunluğunun bunda tesiri çoktur.ben mesela ilk yaptığım espri denemesinde babamdan azar işitmiştim.arkadaşlarım şaşırmış ve vay sen de espri yaparmıydın demişlerdi.hatta bir arkadaşım seni ilk kez espri yaparken görüyorum demişti...beni böyle mi tanımışlar dı ,halbu ki ben böyle biri değildim ,ben farklıydım ama dışardan hep ciddi ,donuk biri olarak görünmüştüm.zeki terbiyeli çalışkan falan filan bunlar güzel sıfatlar ancak insan sadece bunlarla tanımlanınca gerçekten çok sıkılıyor.ancak her şeye atlayıp şaka yapmaya çalışan avanak biri olmadım(başlarda öyle oldum ama sonra atlattım.)sonra espri ilkeleri belirledim kendime:
1-her şeye atlamayacaksın ,aklına güzel bi şey gelecek patlatacaksın.ama uyanık olmazsan aklına bir şey gelmez o yüzden uyanık olacaksın.
2-konuyla ilgili olacak hatta mümkünse konuşma ile ilgili olacak.
3-rahat olacaksın espri yapmalıyım diye kasarsan iyi espri olmuyor.rahat ol aklına iyi bişey gelmesini bekle patlat.

Ben böyle yaptım sonra baya esprili oldum hatta kendime hayret ediyordum.bazen havaya giriyordum espriler hava da uçuşuyordu.insanları güldürmek gerçekten hoş birşey.kızlar esprili erkeklerden hoşlanır derler bence bu şöyle değiştirilmeli: insanlar esprili insanlardan hoşlanır...
bende 'insan korkusundan' bu adımla başladım.espriler beni insanlara insanları da bana yaklaştırmaya başladı. daha sonra şunu farkettim espriler giriş aşamasında yararlı olmuştu.ancak esprilerin arkasına saklanıyordum gerçekten de öyleydi.bu yüzden sürekli esprili olmaya çalıştım bu çok yorucu olmaya başladı.(yukarıda ki ikinci maddeyi ihlal etmiştim.)kısa ancak ağır bir bunalım geçirdim.sonra şuna karar verdim.espri bir maskeydi onu seviyordum ancak çıkarmalıydım gerçek ben ortaya çıkmalıydı...zordu.ancak maskemi çıkardım.esprinin maske olduğunun söyleyemem ancak onun arkasına gizlendiğimi de inkar edemem.espriyi bırakmadım tabi ama ,insanlar arasında daha kendim gibi dolaşmaya başladım .öyle yapmaya çalıştım.ilk önce yakındaki insanlar hoş karşılamayacak diye düşünmüştüm ama öyle olmadı herkes kendi işiyle ilgileniyor çünkü.kötü olacağını düşündüm ilk önce ama sonra daha iyi oldu yani eskisi gibi esprili olmadım ama daha kendim oldum daha huzurlu oldum.gerçi zaman zaman yine bunalıyorum ama geçici olarak tabi.bu arada bir hocamız vardı adamla birbirimize bi türlü ısınamamıştık...yani ben yakınımdaki insanlara pek yakın davranamıyordum aslında.ancak kendi kendime şunu söyledim, ben bu adamı bir kaç aydır tanıyorum ama ona çok yabancı davranıyorum ,yani sokakta görsem selam vermeyecem(bi çok kişiye karşı da öyledim ya)ya dedim ben bu adamla bir kaç aydır aynı ortamı paylaşıyorum ,niye sokaktaki adama hissettiğim gibi hissediyorum ki dedim... böylece hocama karşı daha sıcak hissettim.sonra adama hocam kapüçüno gibisiniz falan demeye başladım adam şöyle dedi 'sütlü mü lan' evet dedim sütlü neyse.kısaca benim için herşey dört dörtlük gitmiyor ama kimin için öyleki zaten ancak aşama kaydettim bundan eminim...

Gönderilme zamanı: 08 Oca 2007, 15:46
gönderen global
Alper tebrik ederim. Anladığım kadarıyla kontrollü denemeler, deneyler yapmışsın. Bir psikolog ustalığıyla kendine eğilmişsin. Sürekli kendini zorlamak ama kontrollü zorlamak. Yani baştan
1- ben şöyle bişey yapacağım demek
2- O şeyi yapmak
3- Sonrasında kendini değerlendirmek
4- Gelişmelerini farketmek, olumsuzlukları görmek.
5- Ders çıkarmak
6- Yeni bir deney için daha tecrübeli ve bilgili olarak "ben şöyle yapacağım demek"
Yani başa dönüyor.
Doğru anladım işaallah. Ben de yapacam bunları. İnsanın kendini sadece zorlaması o anı kurtarmak oluyor. ve bişey kazandırmıyor. Çünkü ne kazandım ya da ne kaybettim diye tahlil yapmıyorsun ki.

Hocaya nasıl kapuçino dedin heyret ettim ama :)

Gönderilme zamanı: 10 Oca 2007, 14:50
gönderen BiR UMUT VAR
her sfli mükemmel bir gözlemci olabilir ...

Gönderilme zamanı: 29 Oca 2007, 13:20
gönderen divid
arkadaşlar onbeş yirmi dakikadan beri bu sayfasdaki yazılar ile bir şeyler yazmak yorum yapmak için kendimi zorluyorum en sonunda kendimi zorlamayı bıraktım bunları yazdım.... :smt039bu bile zor oldu be.