terapi

Tedavi yöntemleri hakkında merak ettikleriniz..Hastane ya da doktorlar hakkındaki tavsiyeleriniz..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
alihayat
Mesajlar: 315
Kayıt: 23 Ara 2005, 18:33
Konum: ankara

terapi

Mesaj gönderen alihayat »

Sizlere terapiyle ilgili bir örnek vermek istedim bende terapinin çok faydalı olacağı görüşündeyim özellikle Dr.Mehmet AYVACI bu konuda çok başarılı fakat kendisine ulaşacak bir adres bulamadım nette.İstanbuldaki arkadaşlardan kendisinin adresini veya telini bilen varsa bana gönderirse memnun olurum hoşçakalın.
"Danışanım Ç. 25 yaşında yüksek lisans öğrencisi bir genç. Sosyal fobi belirtilerinin yanı sıra tikleri + tırnak yeme alışkanlığı +orta derecede kekemeliği + burun karıştırma vs.gibi sorunları var. Karşısındaki herhangi bir insanın ses tonu biraz yükselse bile kekelemeye başlıyor. Ön görüşme sırasında şu şekilde konuştu:" Aşırı alınganım, aşırı huzursuzum, stresliyim. Ayrıldığım kız arkadaşımı ya yolda görürsem şeklinde paranoyak bir düşüncem var. İnsanlar beni kolayca yönlendirir. Sosyal ortamlarda aşırı terlerim." 2 adet antidepresan ilaç kullanmış (SSRİ). Arkadaş çevrem dar. Kardeşimi çok kıskanıyorum, onun sosyal çevresi ve karşı cinsle ilişkileri iyi. Keşke biraz fırlama olsaydım. Arkadaşlarım bana "SAF"derler. Sonra OLMAK İSTEDİKLERİM başlığı altında aşağıdaki listeyi çıkardı.

1-İnsanlar karşısında asla ezilmeyen, laf ebesi olmak isterdim.
2-Her yerde sakin, rahat, disiplinli, neşeli, mutlu depresyonsuz ve iyimser.
3-Sosyal yönden gelişmiş, kendini ve özel hayatındaki kişileri mutlu eden.
4-İç dünyasında ki hayal ve tiklerin olmadığı.
5-Organizasyon ve liderlik yeteneği olan. Karizmatik, kendine iyi bakan, kendi başına ayakta durabilen. Sportif, ortama kolayca uyum sağlayabilen. İş hayatını, özel hayatını, aklını ve duygularını dengede tutabilen.

Hipnoza başlamadan önce çocukluğunda hep asker olmak istediğini söylemişti. Hipnoterapi sırasında bilinçaltının ürettiği bu fantaziden yararlanabileceğimi düşündüm. Hipnoz esnasında kendisine hangi rütbede asker olmak istediğini sordum."orgeneral" dedi. Peki şimdi sen orgeneralsin ve sosyal fobi belirtilerinin hepsini ve diğer tüm sorunlarını bir düşman ordusu olarak görüyorsun. Şimdi savaş zamanı ve sen şimdi hepsini yenebilirsin dedim. Danışanım çok heyecanlı şekilde savaş sahnelerini anlatıyordu. Tam o esnada ne tesadüf ki yeşilköy havaalanından gelen bir helikopter tam hastanenin üzerinden geçiyordu. Şimdi orgeneral (kendisi) helikopterden yönetiyor savaşları dedim. Sonrasında ben çay içerek incirli caddesini seyrederken danışanım savaş sahnelerini heyecanla ve yüksek sesle anlatıyordu :" PİYADELER ROMANYA ÜZERİNDEN GİTSİN."Her zafer kazanmasından sonra bu zaferi kutluyorsun mutlusun ve daha fazla gevşiyorsun şeklinde hipnozunu derinleştiriyordum.

İlk seansta sorunlar için % 20 oranında düzelmeyi hedef almıştık. İkinci seans öncesi yaptığım görüşmede düzelmenin bir çok alanda % 20' nin üzerinde olduğunu söyledi. Olumlu yönde gelişme gözlediği konular sırasıyla şöyleydi.

1-Tikler biyük oranda yok oldu.
2-Kekeleme büyük oranda yok oldu.
3-İnsanları dinleyebilme konusunda şimdi daha iyiyim.
4-Hayal kurmada azalma var.
5-Hiperaktif hareketlerde azalma var.
6-Kız arkadaşımla karşılaşma korkum azaldı.

Çekimserlik, hatır kıramama, dalgınlık gibi sorunlarda azalma olmasına karşılık seans sırasında üzerinde durmamız gerekiyordu.

2.seansa başlamadan önce diplomat olmanın da bir hayali olduğunu öğrendim ve bu seansata bu öğeden yararlanabileceğimi düşündüm. Hipnoz esnasında şimdi sen bir diplomatsın söyle bakalım neredesin dedim.
Danışan "İspanya'da" dedi. İspanyada neredesin ve ne yapıyorsun dedim." Sahilde uzanıyorum. Yanımdan mavi gözlü bir sarışın bayan geçiyor. Gidip lafa giriyorum. Sorry miss...." diye başladı ve yaklaşık 15 dakika bu bayanla ingilizce konuştu. Sonra bayanın erkek arkadaşı olduğunu öğrenince asılmayı bıraktı.

Sonra diplomat şimdi ofiste çalışıyor ve çekmecesinden bazı evraklar çıkardı. İlk evrağın başlığı şöyle "ÇEKİMSERLİK."
dediğimde yüzü gülüyordu. Şimdi söyle bakalım diplomat bu evrağı ne yapar dedim."Diplomat bu evrağı liğme liğme yapar sonrada yakar dedi." Sonraki evraklara bakar mısın neler var dedim. Pasiflik, içe kapanıklık dalgınlık vs.vs dedi. Ne yapacağını sen çok iyi bilirsin dedim. Ve gereğini yaptı. Şimdi odacı bazı yeni evraklar getirdi bak bakalım ne evrakları var dedim. Güven, mutluluk, disiplin, organizasyon, aktiflik, korkusuzluk, laf ebeliği, kararlılık, denge liderlik, espri yeteneği dışa dönüklük vs.vs. Ayrıca savunma bakanlığından kendinle barışık ol, kendini geliştir, kendini olduğun gibi kabul et diye evraklar geldiğini söyledi.

Bu danışanımda ne kadar sorun varsa kökeni ilkokul cağlarına dayanıyordu. Zeki bir danışanım sorunlarının nedenlerini de bilmekle birlikte terapilere de gitmesine rağmen şu ana kadar sorunlarını çözememişti. Üstelik gittiği terapilerden birinde şizofreni teşhisi dahi almıştı. Bende olsam bunca çabalamaya rağmen sosyal fobi gibi bir sorun çözümlenemez ise şizofreniye doğru giderdim. Bundan dolayı ilk görüşmede benimde şizofreni diyeceğimden oldukça korkmuştu. Danışanım ben ne yaptığımı biliyorum, terapistler ne yaptıklarını biliyorlarsa ben neden şizofreniye doğru gidiyoru muşum açıklayabilirler mi ? der gibi bir hali vardı. Daha önce gittiği terapistlerin özetle "kendini kabul et bir şeyin kalmaz." yaklaşımını savunduklarını, oysa kendini kabul edebilme gibi bir yeteneği olsaydı zaten terapilere gitmeye gerek kalmayacağını söylüyordu.

Neyse biz gelelim ilkokul çağlarına hipnoz esnasında şimdi senin için anlamlı bir rüya göreceksin talimatımdan sonra 7-8 yaşlarında iken kendini evde ağlarken buldu. Kendini yalnız ve çaresiz hissediyordu. İlkokul öğretmeni sınıfta kimsenin oynamasına bile izin vermezmiş. Herkesi aşağılarmış. O kadın hayatımı mahvetti diye sık sık söylüyordu. Bu öğretmenine inat hayatı boyunca el yazısının kötü kaldığını söyledi. El yazısından bir örnek aşağıda verilmiştir. Hipnoz esnasında şimdi ağlamayı bırakıyorsun ve dışarıdan gelen seslere doğru yöneliyorsun dedim. Camdan top oynayan çocuklar görüyorum dedi. (Öğretmeni okulda top oynamayı yasakmış.) Önce maçı biraz seyretti. Sonra çocuklardan biri oyundan çıkmak zorunda kalınca danışanım top oynamaya başladı. Çok mutlu görünüyordu. Tüm oyunu detayları ile anlattı. Rüvaşata ile gol attı. Durum şimdi 5-3. Futboldan sonra uçurtma uçurdu. İncir ağaçlarına çıktı. Hipnozdan sonra hayatımda o öğretmenin korkusu ile hiç yaramazlık yapmadım dedi ve çok mutlu görünüyordu.

3.seansa başlamadan önce danışanım geçen haftaya göre % 30 gibi bir değişim yakaladığını tahmin etti. Son günlerde en çok etkilendiği konunun kız arkadaşının kendisinden ayrılmış olması olduğunu öğrendim. Daha önce ki kız arkadajlarının da dramatik bir şekilde kendisinden ayrıldığını öğrendim. Sosyal fobisinin ve diğer olumsuz özelliklerinin bu ayrılıklarda etkili olduğunu düşündüğünden, kendisine kızgın görünüyordu. Bu seansta bunun üzerinde durmamız gerekiyordu.

Hipnoz esnasında şimdi ilkokulda ki sizin sınıftasın. O hayatını mahveden öğretmen var sınıfta. Ve şimdiye kadar seni üzerek senden ayrılan kız arkadaşlarında sınıfta öğrenci olarak oturuyor. Ve sen görünmez olmuşsun. Bak bakalım sınıfta neler oluyor der demez danışanım " Serap şimdi çok şiddettli bir tokat yedi. Serap ağlıyor özür diliyor hata yaptığını söylüyor. Şımarık olduğunu insanlarla oynadığını söylüyor. Hoca serabın saçlarından tutuyor yerlerde sürüklüyor. Ben seraba sarılıyorum ama görünmez olduğu için kimin sarıldığını fark etmiyor. Arzunun kafasına bir silgi iniyor. Bir cetvel başka birinin kafasında kırılıyor. Tuğba havada uçarak arka sıraya düştü. Öğretmen serabı kaldırıp duvara atarken ben engel oldum."dedi.

Danışanıma peki şimdi sen öğretmensin ve öğretmeninde sınıfta bir öğrenciymiş bak bakalım neler oluyor dedim. Danışanım: " Karnına bir yumruk attım onun. Sen insanların hayatını mahvediyorsun dedim. Senin yüzünden daha kendimi yeni yeni toparlayabiliyorum diyordu öğretmenine. Senin yüzünden intiharı bile düşündüm. Sana ceza olarak 1 sene oyun bile oynamayacaksın. Sana yarım düzine ödev veriyorum. Al bu sol kroşemde sana benim bir anım olsun." Gerçekten şiddetli bir yumruk salladı. İyi ki o esnada danışanımın yakınlarında bir yerde değildim :))

Danışanıma şimdi sen tekrar öğrencisin ve öğretmeninde tekrar öğretmen olmuş şimdi neler görüyorsun dedim. Öğretmen her türlü kötü davranışı bırakmış. Melek gibi bir öğretmen olmuş. Ben artık ağaçlara çıkabiliyorum. Doya doya yaramazlık yapıyorum.

Seansın sonlarına gelirken eline bir iğne batırdım.Tabi ki hipnozda olduğundan hiç bir acı ağrı hissetmiyordu.Şimdi bu şırınganın tüm olumsuzlukları kötü anıları içine çektiğini imajine etmesini istedim.Başarı ile gerçekleştirdi."

 
Cevapla