Hangisinden ruhsağlığı yardımı almalı: psikolog, psikiyatris

Tedavi yöntemleri hakkında merak ettikleriniz..Hastane ya da doktorlar hakkındaki tavsiyeleriniz..
quarezma2005

Hangisinden ruhsağlığı yardımı almalı: psikolog, psikiyatris

Mesaj gönderen quarezma2005 »

Psikologa gitmek bir çok insan için belki baş etmek zorunda olduğu psikolojik problem kadar önemli bir sorun teşkil ediyor. İnsanlarımız oldukça farklı nedenlerle bir ruh sağlığı uzmanına gitmekten çekiniyorlar. Bunlardan en önemlisi problemi olan bireyin bu durumu kendi başına çözmek istemesi olarak gösterilebilir. Yani insanlar genellikle psikolojik ve sosyal problemlerini çözmede birisinden yardım istemeyi zayıflık ve acizlik olarak değerlendirebiliyor. Aslında nasıl ki mide ağrıları çeken birisinin bir hekimden yardım istemesi doğru ve normal bir davranışsa, aynı kişinin duygusal bir sıkıntı içinde olduğunda da alanında uzman birisinden yardım istemesi o kadar normaldir.

Ruh sağlığı uzmanlarının vizite ücretlerinin fazla olması ve yurtdışında olduğu gibi ülkemizde hala psikolojik sağlıkla ilgili sigortaların masrafları karşılamaması bir başka neden olarak gösterilebilir. Oysa ki biyolojik temelli hastalıklarla ruh sağlığı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Umarım ileride bu konuda atılacak adımlar hem ruh sağlığı uzmanları için hem de psikolojik problemleri olan bireyler için faydalı olacaktır.

Bireyi bir ruh sağlığı uzmanına gitmekten alıkoyan bir diğer neden de problemiyle bağlantılı olarak çekingenlik içinde olması, kendini bitkin ve halsiz hissettiği için konuşacak gücü bulamaması olabilir. Özellikle fobik hastalığı olanlar, sosyal fobisi olanlar, ağır depresyon geçiren bireyler bu konuda muzdariptir.

Son olarak ruh sağlığı uzmanına gitmenin önünde ki bir başka engelde hangi ruh sağlığı uzmanına gidilmesi konusunda ki bilgi eksikliğidir. Kişisel deneyimlerime göre psikolojik problemi olan bireylerin çoğu kimden ve nasıl bir tedavi almaları gerektiği konusunda problem yaşamaktadırlar. Oldukça güç bir karar verme sürecinden sonra bir psikiyatriste, psikologa ya da psikolojik danışmana gitmektedirler. Ama gözlemlediğim kadarıyla ruh sağlığı hizmeti alan çoğu birey sorunlarına çözüm bulamamakta ve umutsuzluğa kapılmaktadır. Gittikleri uzmanın yeterliliğinden ve ne tür bir tedavi uygulayacağından emin olmadan alınan psikolojik yardımlar genellikle hüsranla sonuçlanmaktadır.

Hangi ruh sağlığı uzmanından psikolojik yardım alınmalıdır?

En genel anlamıyla ruh sağlığı alanında çalışanları psikiyatristler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar olarak sınıflandırabiliriz.

Psikiyatristler, tıp fakültesi mezunudurlar. Dolayısıyla hekimdirler ve diğer ruh sağlığı uzmanlarından farklı olarak ilaç tedavisi uygulayabilirler. İnsanlarımız psikolojik problemleriyle ilgili olarak çoğunlukla hastanelere başvurmaktadırlar ve psikiyatristlerle görüşmektedirler. Hasta yoğunluğunun çok fazla olması ve psikiyatristlerin hepsine ayıracak zamanlarının yeterli olmaması nedeniyle ilaç tedavisine yönelmektedirler. Psikiyatrik ilaçlar ruh sağlığı alanında çok önemli gelişmeler olmasına rağmen tedavide tek başına istenilen başarıyı sağlamamaktadır. Çünkü ilaçlar beyinde ve vücuttaki hormon dengesini ayarlamaktadır. İlaç bırakıldıktan sonra vücuttan atılmasıyla birlikte problemler tekrarlamaktadır. Psikoterapide ise bireyin düzenli olarak almış olduğu yardım unutulmamakta ve etkisi görece olarak daha sürekli olmaktadır. İleri derece bozukluklarda mutlaka psikiyatriste gitmek gerekmekle birlikte alınan ilaçlardan sonra eğer psikiyatristin psikoterapi konusunda yeterliliği yoksa ilaçlara ek olarak başka bir uzmandan psikoterapi yardımı da alınmalıdır.

Psikologlar üniversitelerin fen-edebiyat fakültesi mezunudurlar. Dört yıllık eğitimden sonra psikolog unvanı alırlar. Bununla birlikte üniversitelerimizin verdiği eğitim psikoterapi yapmaları için yeterli değildir. Mezuniyetlerinden sonra mutlaka yüksek lisans eğitimi ve süpervizyon eğitimi alınmalıdır. Yani deneyimli bir psikoterapist denetiminde eğitim ve tecrübe kazanmalıdır. Psikologlar ilaç yazma yetkisine sahip değildir. Sorun sahibi bireylerle konuşarak problemlerini derinlemesine inceleme fırsatına sahip olurlar.

Psikolojik danışmanlar ise üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olurlar. Çalışma alanları genellikle eğitim olmakla birlikte gerekli uzmanlık ve supervizyon hizmetini alarak psikologların faaliyet gösterdiği her alanda çalışabilirler. Zaten psikolojik danışmanın yurtdışındaki karşılığı “danışma psikologu”dur. Yani temelde bu meslek grubu da psikologdur.

Kısaca tanıtımdan sonra psikolojik problemi olan birey hangi uzmana gitmelidir? Gittiği uzmanın yeterliliğinden nasıl emin olmalıdır? Nelere dikkat etmelidir?

Ağır psikolojik rahatsızlıklar olarak tanımlayabileceğimiz şizofreni, paranoya, hiperaktivite bozukluğu gibi hastalıklarda mutlaka psikiyatriste gidilmelidir. Psikolog ya da psikolojik danışmanlar bu konuda hasta için yalnızca yönlendirici olabilirler, tedavi yapmaları mümkün değildir.

Duygusal ve sosyal yönleri ön planda olan depresyon, takıntılar, sosyal fobi, cinsel işlev bozuklukları, panik atak bozukluğu, uyku bozuklukları gibi pek çok hastalıkta öncelikle psikiyatriste gidilip gerekli ilaçlar alınmalı ve mutlaka ehil bir psikolog ya da psikolojik danışmandan haftalık olarak düzenli psikoterapi yardımı alınmalıdır.

Psikolojik problemi olan bireyin çekingen bir tutum içinde olması doğaldır. Ama nazik bir dille yardım alacağı uzmanın yeterliliği hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Peki nedir bu dikkat edilecek noktalar:

- Öncelikle psikyatrist, psikolog ya da psikolojik danışman olduğunu gösterir diploma görülmeli,
- Mutlaka yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar tercih edilmeli,
- Üniversitedeki eğitiminden başka psikoterapi eğitimi alıp almadığı sorulmalı,
- Daha önce yardım istenilen hastalıkla ilgili tedavi yapıp yapmadığı hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.


Unutmayın psikoloji çok geniş kapsamı olan bir bilim dalıdır. Dolayısıyla diğer bilim dallarında olduğu gibi psikolojide de uzmanlaşma önemlidir. Bundan dolayı içinde bulunulan hastalıkla ilgili olarak uzmanlaşmış, daha çok o hastalıkla ilgili psikoterapi yapan uzmanlara ulaşılmalı ve yardım alınmalıdır.

Sevgiyle kalın…


18 Ağustos 2006


Uzm. Psikolojik Danışman Tayfun DOĞAN
samaratr
Mesajlar: 3
Kayıt: 19 Ağu 2006, 14:30

Hangisine gitmeli?

Mesaj gönderen samaratr »

Şunu söyleyebilirim ki ben Psikiyatristi tercih etmiştim .şimdi baktığımda ne kadar doğru tercih yaptığımı anladım. benim düşündüğüm şey: psikologun yapabileceği her şeyi zaten bu süreç içerisinde profosyonel olmasa da kendi kendime yapmıştım. bu sorunun ilaçla tedavisi büyük ölçüde mümkün. yani ilacı kullandığın sürece sorunlar ortadan kalkıyor. ama ilacı devamlı kullanman lazım. bu da maddi açıdan çok ağır bir yük oluyor. benim kullandığım ilacın fiyatı 20 ytl civarında ve içerisinde 14 tane var ve bu ilacı her gün 1 tane kullanıyorsun. yani ayda iki kutu alman gerekir bu da ayda 40 ytl bütçene yük olur. ama ben iyileşeyimde 40 ytl nin önemi yok diyorsan ben psikiyatriste gitip görüşmeni tavsiye ederim. Hangi ilacı verirse versin 6ay veya bir sene içerisin de bu rahatsızlığın ortadan kalkacağını söylüyorlar. bi bakıma haklılar ilacı kullandığın sürece pek sorun olmuyor. ama kullanmayı bıraktığında eskiye dönüş oluyor.
Kullanıcı avatarı
serkan33
Mesajlar: 129
Kayıt: 01 Kas 2005, 20:34
Konum: istanbul

Mesaj gönderen serkan33 »

ben psikoloklara inanmıyorum..ağrıyan bir dişi kim sözlerle dindirebilirki..yani ne ..ağrıyan bölgeni unut aklına getirme ..yok ya çok kolay sanki..ama bi ağrı kesici içersin geçer..sf de böyle bir şey ..rahatsızım beynimde adı ağrı olmasada bir şeyler var bunu hangi sözler değiştirebilirki(belki geçici bir süre)ben bu hastalığın fizyolojik olduğunu düşünüyorum..fizyolojik rahatsızlıklarıda hiç bir telkinle tek başına düzelticeğine inanmıyorum..bence iyi bir psikiyatrist en iyisidir..aslında bu tanju sürmelide iyi ama işi adam üç kağaıda vuruyor..akşama kadar tv lerde dolaşıyor..muayane olmak için adamın programdan dönmesini bekliyosun ..saçma sapan işler yani..bi de bi dünya para ..ben yarım bıraktım..bi sürü param gitti ha oldu olucak diye ..ama hiç bi şey de olduğu yok..
THATS ALL...
Kullanıcı avatarı
slayerbuffy
Mesajlar: 3
Kayıt: 27 Ağu 2006, 22:59

Mesaj gönderen slayerbuffy »

bence öncelikle psikiyatriste gidilmeli.sonuçta ruhsal sorunların sebepleri arasında genetik özellikler önemli bir yer tutuyor.insan bedenini en iyi doktorlar tanıyabilir.psikologlar doktor değildir.tabikii onlardan da destek alınabilir.psikiyatristler işin terapi kısmını biraz hafife alıyorlar.psikologlar
bazı konularda bakış açımızı değiştirmeye yardımcı olabilirler.
inertia
Mesajlar: 20
Kayıt: 03 Ağu 2006, 00:48
Konum: Ankara

nereye gitmeli?

Mesaj gönderen inertia »

Ben yakın bi zamanda psikiyatriste gitmeyi planlıyorum ama ilaç istemediğimi belirtçem kendisine..Çünkü daha önce gittiğimde verilen ilacın bütün yan tesirleri kendisini gösterdi ve de ilacın pek bi faydasını göremedim..Bu durumda bi psikoloğa gitmem daha mı doğru olurdu yani psikiyatriste gitmenin tek nedeni ilaç yazabiliyor olması mıdır?
_L_N_

Re: nereye gitmeli?

Mesaj gönderen _L_N_ »

inertia yazdı:Ben yakın bi zamanda psikiyatriste gitmeyi planlıyorum ama ilaç istemediğimi belirtçem kendisine..Çünkü daha önce gittiğimde verilen ilacın bütün yan tesirleri kendisini gösterdi ve de ilacın pek bi faydasını göremedim..Bu durumda bi psikoloğa gitmem daha mı doğru olurdu yani psikiyatriste gitmenin tek nedeni ilaç yazabiliyor olması mıdır?
hem o var,hem de psikiyatristler anatomi bilgisine sahip,sinir sistemi,onların uzmanlık alanına giriyor,dolayısıyla ona anlattığın birçok semptomun sebebini biyolojik açıdan yorumlayabilir ve seni en kısa sürede sonuca ulaştırıcak bir tedavi programını başlatabilir...

oysa psikologlar daha çok terapi odaklı çalışırlar diye düşünüyorum....
aurelia

Mesaj gönderen aurelia »

Bence ikisinden de yardım alınmalıdır...
Kullanıcı avatarı
naribeyza
Mesajlar: 2287
Kayıt: 16 Nis 2006, 14:31

Mesaj gönderen naribeyza »

aurelia yazdı:Bence ikisinden de yardım alınmalıdır...
Bence de.Çünkü psikiyatrlar da çok derine inemiyolar gibi geliyo bana.Tedaviyi sadece ilaç odaklı düşünüyolar.Oysa dünya da bile kanıtlanmış bişi var.Fizyolojik hastalıkların bile çoğu stresden veya psikolojik kaynaklı oluşuyo.Bu yüzden Herşey düşüncede bitiyo çoğu hastalıkda.Kaldı ki sf ancak konuşarak,düşünceler paylaşılarak aşılabilecek bi hastalık belki de...
Suya yazı yazmak gibi birşey zaman ve tutamazsın ömür bir nehir gibi akıp gider avuçlarından...
Naribeyza
Onursal
Mesajlar: 2
Kayıt: 21 Eyl 2006, 23:50
Konum: hatay
İletişim:

Mesaj gönderen Onursal »

inertia..psikiyatris hem ilaç tedavisi hem terapi uyguluyor..bu sistem %80 iyi sonuç veriyor...ileriki seanslarda ilaç tedavisi yavaşlatılıyor ve nihayetinde sonlandırılıyor..davranışsal ve bilişsel tedavi sf baya etkili
vay bee
Mesajlar: 42
Kayıt: 04 Eki 2006, 22:58
Konum: izmir

Mesaj gönderen vay bee »

peki devlet hastanelerindeki psikiyatrlar hastaya nasıl bi ilgi gösteriyorlar?umarım sadece problemin ne deyip kısa keserek hemen ilaç yazmıyorlardır.(malum hasta yoğunluğu).bir de ssk türü sağlık hizmet kurumları tedavi ve ilaçları karşılıyor mu?
Çek Elini Dünyanın Üstünden;;Defol Git Bu Adamdan...
_L_N_

Mesaj gönderen _L_N_ »

ben yıllardır devlet hastanesine gidiyorum ve de şahane bir doktorum çok şükür,önce Allah sonra da onun sayesinde çok çok büyük aşamalar kaydettim...

ama üzülerek sölemeliyim ki şu doktor işleri biraz şans meselesi :|
Kullanıcı avatarı
SilentSpiker
Mesajlar: 8
Kayıt: 11 Eki 2006, 00:55
Konum: Ankara

psikoyatrist

Mesaj gönderen SilentSpiker »

ben gatada tedavi olmaya başlamıştım, bi ara gatada çok güzel bi uygulama vardı önce psikiyatriste giriyordunuz sonra psikoloğa , psikiyatrist durumunuza göre ilaç psikolog ise tavsiyelerde bulunup içinizi ısıtan gülümsemesiyle moralinizi yerine getiriyordu, şimdi yok sanırım bence 2 i 1 arada olursa en güzel karışım olur...:)
Kullanıcı avatarı
return_to_life
Mesajlar: 21
Kayıt: 24 Kas 2006, 22:26

Mesaj gönderen return_to_life »

bence psikiyatri daha tam oldunlaşmamış bir dal. en azından diğer tıp dallarına göre. beynimizde bilmem ne sıvısı azalınca ruhsal açıdan çöküntüye uğruyabiliyormuşuz. çoğumuz psikiyatriye gitmişizdir. hangimize bir tahlil yapıldı. bu sıvının eksik veya fazla olduğunu konuşmalarımızdan mı anlıyorlar? valla merak ediyorum. biri cevap verirse sevinirim.
Kaderin amansız oluşu değildir sorun; çünkü insan birşeyi inatla isterse onu elde eder. Korkunç olan istediğimiz şeyi elde ettikten sonra ondan bıkmamızdır. O zaman sucu kaderde değil, kendi isteğimizde bulmalıyız.
Tayfun
Mesajlar: 54
Kayıt: 30 Eki 2006, 03:14
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Tayfun »

aslında beynimizdeki hormonal dengesizlikleri (senin deyiminle sıvıları) ölçen bir takım yöntemler var ama pahalı olması ve heryerde bulunmaması nedeniyle yaygın olarak kullanılamıyor. ama genel olarak yapılan araştırmalarda elde edilen bulgulara ve genellemelere göre hangi hastalıkta hangi hormonun az veya çok olduğu bilinmektedir. bir başka deyişle depresyona neden olan, sosyal fobiye neden olan yada obsesif-kompulsif bozukluğa neden olan hormonal dengesizlikler ve hangi hormonların az olduğu bilinmektedir. bu bilgilerden yola çıkarak doktor sizinle yalnızca 10 dakika konuşmakla ya da bir test uygulamakla hastalığınızın ne olduğunu tespit edebilir. tespit ettiği hastalığa görede ilaç yazar. umarım aydınlatıcı olmuştur.
saf_ak
Mesajlar: 84
Kayıt: 12 Kas 2006, 05:55
Konum: Türkiye

... yoksa tedavinin gölgesinde bir ömür mü

Mesaj gönderen saf_ak »

Öfkeli rumuzlu bir katılımcının; bu forumda biryerlerde attığı başlığın bende uyandırdığı duygularla..
"SF li yaşama devam mı yoksa tedavinin gölgesinde bir ömür mü"
Aşağıda yazdıklarım, yalnızca bu işin BARONlarına yöneliktir ve iyi niyetli olmakla birlikte kendilerine öğretilmiş olanları tekrarlamak durumunda olan yüzlerce profesyonel (dr., psikiyatrist, psikolog vb.) bu sözlerin kapsama alanı dışındadır.


Öncelikle; SF ve benzeri bütün belirtilerin -her türlü fobi, korku, takıntı, huy, tik, nefret, bağımlılık vs. vs ...- ; beyindeki bir kimyevi olaydan kaynaklandığını iddia eden ARAŞTIRMACILARIN -bazı safdiller hariç- genelde art niyetli olduğuna sadece bütün kalbimle değil; görgülerim ve tecrübelerimle de inanırım. Bunun en belirgin delili; bugüne kadar sadece ilaçla; bu belirtilerin hiçbirisinin kalıcı olarak yokedilememiş olması ve her ilacın farklı kişilerde farklı -hatta bazen birbirine zıt- neticeler üretmesidir.
Halbuki; tekrarlanamayan, kişiden kişiye farklılık gösteren neticeler; MODERN BİLİM tarafından bile bilimsel kabul edilmemektedir. Bir önermenin bilim tarafından doğru kabul edilebilmesi için deneylerle sınanabilmesi ve
ve bu sınamaların her zaman aynı neticeyi vermesi gerekir. Başka deliller de var tabii; uzatmamak için yazmıyorum.
_Bence ;il_açlar; belirtiler çok aşırı, kişiye veya çevresine zarar verici hale geldiğinde; sadece ve sadece; ilk yardım olarak kullanılabilir. Bundan öte; sürekli ilaç tedavisi önerenler DUYGUSAL sebeplerle yaparlar bunu diye düşünürüm... Ameliyat önerileri ise bence tıbbi katliam...!
Bana göre; beyin kimyasındaki değişiklikler aslında sebep değil sadece sonuçtur ve modern tıbbın hedefi de; hastalıkların kaynaklarını değil; onların ortaya çıkardığı belirtileri -eski tabiri ile "âraz"ları- yoketmeye yönelik birşeyler bulmak olduğundan; ilaçlarla o kimyevi değişiklikleri baskılamaya uğraşırlar. Böylesi; hem doktor hem il aç üretim-pazarlama zincirinin işine gelir; çünki hasta herzaman için PORTFÖYde tutulmuş olur. Bir de Fre_ud'unki gibi; insan zihninin-beyninin aslında kafatası içinde değil de daha aşağılardaki "başka!" bir organının içinde olduğunu söyleyen teoriler var ki; ayrı bir alem...
Geriye elle tutulur birtek "DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM" kalıyor ki temelde doğru olmasına rağmen; "modern bilimin anayasasının; "HİÇBİR ARAŞTIRMANIN SONUCU; TANRI'nın VARLIĞINI İSBAT EDİCİ, HERHANGİ BİR KUTSALLIĞI DOĞRULAYICI, İL_AÇ Fİ_RMALARININ KA_RLARINI AZALTICI,DAR_WİN ve FR_EUD'un KUTSAL TEORİLERİNİ YALANLAYICI YÖNDE OLAMAZ." maddesi uyarınca; bu yönde kesin çözüme yönelik, ciddi ve sonuç alıcı bir çalışma yapılamaz ve yapılsa bile; sonuçlar toplumdan saklanır. - Çünki başka maksatlarla kullanılacaklardır.-
Bu yüzden; aslında yeterince sağlam bir fizik, yeterince sağlam bir kimya bilimi oluşturulmuş olmasına rağmen; ne yazık ki sağlam bir "ZİHİN BİLİMİ" oluşturulamamıştır ve akademik camianın zaten böyle bir niyeti de
görülmemektedir. Çünki böyle bir kesin çözüm yukarıdaki ANAh_YASA maddesine aykırı olduğu gibi; "DOKTORUN -psikolog,psikiyatrist vs.- GELİRLERİNİN SÜREKLİLİĞİNİ TEHDİT EDEBİLECEK HER TÜRLÜ ÇÖZÜM ÖNERİSİ ŞARLATANLIKTIR." şeklinde özetlenebilecek mesleki kanuna da aykırıdır. En iyi çözüm SÜREKLİ İL_AÇ+SÜREKLİ İL_AÇ+SÜREKLİ İL_AÇ +
SÜREKLİ TERAPİdir. -Yeterli maddi gücü olmayanın sürünmesinde herhengi bir mahzur görülmemektedir. Onlarda herkes gibi çalışsınlar; para kazanıp sıraya girsinler... -

Bu ve benzeri sebeplerle; SF de dahil bu tür "DAVRANIŞ KALIPLARI"nın kesin çözüm çareleri; -pek çok diğer konuda olduğu gibi- yine; akademisyen olmayanlarca üretilmiştir/üretilecektir. - İngiliz Kraliyet Bilim kurulunun -ki o zamanlar yerküredeki "en yetkin bilim adamlarından"! oluşmaktaydı...- ; James Watt'ın buhar makinası hakkındaki raporunu hatırlarsanız ne demek istediğimi kavrarsınız.-
__Dikkat ederseniz; önemli keşifler hemen hemen herzaman; akademisyen olmayanlarca yapılmış ve hemen herzaman da bu keşiflerin sahipleri şarlatanlıkla suçlanmıştır. - Sadece örneklemek için: Dilerseniz şööle daha yakına gelip Türk Üniversitelerine ve oradaki bilimadamları!nın ürettikleri güzelliklere! bir gözatın.. Nasıl da muhteşem! çözümler üretiyorlar her konuda değil mi... (; -

Tekrarda fayda var; buradaki sözler yalnızca bu işin BARONlarına yöneliktir ve iyi niyetli olmakla birlikte kendilerine öğretilmiş olanları tekrarlamak durumunda olan - ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLER..?- yüzlerce profesyonel
(dr., psikiyatrist, psikolog vb.) bu sözlerin kapsama alanı dışındadır.

Eee ... ???
Hep iyilik olsun.! Öyle olsun..!
Cevapla