Sosyal Fobide Hipnoterapi

Tedavi yöntemleri hakkında merak ettikleriniz..Hastane ya da doktorlar hakkındaki tavsiyeleriniz..
Cevapla
.:AND_MAİYESİ:.

Sosyal Fobide Hipnoterapi

Mesaj gönderen .:AND_MAİYESİ:. »

Sosyal Fobide Hipnoterapi

Örnek 1

İktisat fakültesi mezunu 25 yaşında bir genç (ona C.A diyelim) beni aradı. Bana sosyal fobi nedeni ile hipnoterapi istediğini söyledi. Edirne'de oturduğunu şu anda işsiz olduğunu ve işe girebilmesi için S.F' probleminin mutlaka yok edilmesi gerektiğini söyledi. Randevuyu kabul ettim.

Randevudan bir gün önce beni aradı. Sabah İstanbul'a erkenden ulaşacağı için mümkünse randevu saatini öne almamızı istedi. Benim açımdan bu pek mümkün görünmüyordu. Otogarda bir cafe'de bekleyebilirsiniz dedim danışanıma. Ama bu cümlenin çok komik olduğunu sonradan öğrendim; çünkü danışanımın en büyük problemlerinden biri zaten cafe gibi yerlerde oturamamakmış. Bunu ilk seansa geldiğinde öğrendim. Danışanım seansın ilk dakikalarında sorunlarını şu şekilde anlattı :

" Heyecanımı yenemediğim için iş görüşmelerim iyi gitmiyor. Heyecan durumlarında ağız kuruması, yutkunma, el titremesi, insanların bakışlardan rahatsız olma, birinin bana baktığı durumlarda yürüyüşümün değişmesi, gibi şeyler yaşıyorum. Ailemin tek çocuğuyum, babam yedi yıl önce öldü. Annem senelik izinlerinde bile durmadan ev temizleyecek kadar titiz biriydi, işe başlayınca biraz azaldı. Hata yaparsam benimle dalga geçerler korkusu ile sosyal ortamlardan kaçınıyor olabilirim. İlkokulda ve orta okulda içine kapanık kendi halinde bir çocuktum. Lisede biraz arkadaşım oldu. Ama hala hiç kız arkadaşım olmadı. Annem babam evde hep tartışırlardı. Ben tek başıma büyüdüm. Başkalarının yanında sıkılsam da yalnızken sıkılmıyorum. Cafe gibi bir yere yalnız gidemiyorum ancak yanımda sevdiğim bir arkadaşım olduğunda bir yere gitmek sorun olmuyor (Hipnoza girmeden önce bunun nedeni hakkında fikri yoktu, ancak hipnozda bunun nedenini açıkladı, sonra okuyabilirsiniz).

Kendimden biraz üstün insanları tanıdığımda onlara karşı davranışlarım müthiş değişiyor. Her zaman pot kırmaktan korkarım. Her şeyin olumsuzunu düşün, sonuç iyi olursa mutlu olursun benim yaşam felsefemdir. Babam beni çok eleştirirdi. Annem bana halen aşırı korumacı davranır. Annem hep başıma kötü bir şey gelmesinden korkar. Annem herkesin arkasından bir şeyler söyler. Ama ben arkamdan konuşulmasını hiç sevmem. Ben babam ölünce önce üzüldüm sonra sevindim. Babam ayıkken çok otoriterdi. Babam sarhoşken çocuk gibiydi. Harçlıklarımla babama seve seve alkol alırdım. Çünkü sarhoşken çocuk gibi olur ve beni üzmezdi. Babam insanların düşüncelerine aşırı önem verirdi. Tüm bu sorunlarım için ilaç kullandım artı sekiz ay boyunca her hafta psikoloğa gittim."

Hipnoza başladık. Orta düzey hipnozda iken tek başına değil de sadece sevdiği bir arkadaşı ile cafelere gidebilmesinin nedenini şöyle açıkladı: "Cafeye giderken başkasına ihtiyaç duymam, kendime yetmememden başkasının güdümüne ihtiyaç duymamdan kaynaklanıyor. Ayrıca yalnız gidersem kendi sorumluluğumu alıyorum. Biri ile gidersem sorumluluğu ve kararları ona bırakabiliyorum.

1.Seansta terapi amaçlı olarak sosyal fobide kullandığım bazı metaforları, anekdotları, imajinasyonları kullandım (Burada anlatamayacağım kadar uzun).

1.Hipnoz seansından sonra bazı cafelere gidip oturmuş. İçeride hiç bir sıkıntı hissetmemiş. Yalnız girerken içinde hafif bir ya eskisi gibi olursa endişesi varmış. Ancak içeri girince endişeden eser kalmamış. Cafede ne düşündün diye sordum. Biraz reklam olacak ama ne yapayım gerçekleri söylemek zorundayım aynen şöyle dedi: Cafede "Yıllardır niye hipnoza gitmediğimi düşündüm, hipnozun bir seansı bile sekiz aylık psikoterapinin tamamından çok daha etkiliydi." diye düşünmüş. 2.Seanstan sonra ellerinin titremesi geçmişti.

Üçüncü seansa gelirken ben şimdi niye hipnoza gidiyorum ki benim ne sorunum kaldı ki diye yolda düşünmeye başlamış. İstanbul'da yapacak işi olmadığı için internet cafelerde saatlerce hiç sıkılmadan oturmuş.

Üçüncü seansta hipnozu daha önce benim kendisine öğrettiğim gibi kendi kendine uyguladı. İstanbul'da 3 gün kaldıktan sonra memleketine döndü. Son seansta İngilizce'yi geliştirmek için ve iş görüşmelerinde rahat olmak için benim öğrettiğim imajinasyonları kullandı. Seanslar bittikten 2 hafta sonra kendisi ile bir telefon görüşmesi yaptım. Memleketinde gezip dolaştığını yani sosyal fobi nedeniyle daha önce yapabildiği şeyleri yapabildiğini söyledi.

Örnek 2

Danışanım Ç. 25 yaşında yüksek lisans öğrencisi bir genç. Sosyal fobi belirtilerinin yanı sıra tikleri + tırnak yeme alışkanlığı +orta derecede kekemeliği + burun karıştırma vs.gibi sorunları var. Karşısındaki herhangi bir insanın ses tonu biraz yükselse bile kekelemeye başlıyor. Ön görüşme sırasında şu şekilde konuştu:" Aşırı alınganım, aşırı huzursuzum, stresliyim. Ayrıldığım kız arkadaşımı ya yolda görürsem şeklinde paranoyak bir düşüncem var. İnsanlar beni kolayca yönlendirir. Sosyal ortamlarda aşırı terlerim." 2 adet antidepresan ilaç kullanmış (SSRİ). Arkadaş çevrem dar. Kardeşimi çok kıskanıyorum, onun sosyal çevresi ve karşı cinsle ilişkileri iyi. Keşke biraz fırlama olsaydım. Arkadaşlarım bana "SAF"derler. Sonra OLMAK İSTEDİKLERİM başlığı altında aşağıdaki listeyi çıkardı.

1-İnsanlar karşısında asla ezilmeyen, laf ebesi olmak isterdim.
2-Her yerde sakin, rahat, disiplinli, neşeli, mutlu depresyonsuz ve iyimser.
3-Sosyal yönden gelişmiş, kendini ve özel hayatındaki kişileri mutlu eden.
4-İç dünyasında ki hayal ve tiklerin olmadığı.
5-Organizasyon ve liderlik yeteneği olan. Karizmatik, kendine iyi bakan, kendi başına ayakta durabilen. Sportif, ortama kolayca uyum sağlayabilen. İş hayatını, özel hayatını, aklını ve duygularını dengede tutabilen.

Hipnoza başlamadan önce çocukluğunda hep asker olmak istediğini söylemişti. Hipnoterapi sırasında bilinçaltının ürettiği bu fantaziden yararlanabileceğimi düşündüm. Hipnoz esnasında kendisine hangi rütbede asker olmak istediğini sordum."orgeneral" dedi. Peki şimdi sen orgeneralsin ve sosyal fobi belirtilerinin hepsini ve diğer tüm sorunlarını bir düşman ordusu olarak görüyorsun. Şimdi savaş zamanı ve sen şimdi hepsini yenebilirsin dedim. Danışanım çok heyecanlı şekilde savaş sahnelerini anlatıyordu. Tam o esnada ne tesadüf ki yeşilköy havaalanından gelen bir helikopter tam hastanenin üzerinden geçiyordu. Şimdi orgeneral (kendisi) helikopterden yönetiyor savaşları dedim. Sonrasında ben çay içerek incirli caddesini seyrederken danışanım savaş sahnelerini heyecanla ve yüksek sesle anlatıyordu :" PİYADELER ROMANYA ÜZERİNDEN GİTSİN."Her zafer kazanmasından sonra bu zaferi kutluyorsun mutlusun ve daha fazla gevşiyorsun şeklinde hipnozunu derinleştiriyordum.

İlk seansta sorunlar için % 20 oranında düzelmeyi hedef almıştık. İkinci seans öncesi yaptığım görüşmede düzelmenin bir çok alanda % 20' nin üzerinde olduğunu söyledi. Olumlu yönde gelişme gözlediği konular sırasıyla şöyleydi.

1-Tikler biyük oranda yok oldu.
2-Kekeleme büyük oranda yok oldu.
3-İnsanları dinleyebilme konusunda şimdi daha iyiyim.
4-Hayal kurmada azalma var.
5-Hiperaktif hareketlerde azalma var.
6-Kız arkadaşımla karşılaşma korkum azaldı.

Çekimserlik, hatır kıramama, dalgınlık gibi sorunlarda azalma olmasına karşılık seans sırasında üzerinde durmamız gerekiyordu.

2.seansa başlamadan önce diplomat olmanın da bir hayali olduğunu öğrendim ve bu seansata bu öğeden yararlanabileceğimi düşündüm. Hipnoz esnasında şimdi sen bir diplomatsın söyle bakalım neredesin dedim.
Danışan "İspanya'da" dedi. İspanyada neredesin ve ne yapıyorsun dedim." Sahilde uzanıyorum. Yanımdan mavi gözlü bir sarışın bayan geçiyor. Gidip lafa giriyorum. Sorry miss...." diye başladı ve yaklaşık 15 dakika bu bayanla ingilizce konuştu. Sonra bayanın erkek arkadaşı olduğunu öğrenince asılmayı bıraktı.

Sonra diplomat şimdi ofiste çalışıyor ve çekmecesinden bazı evraklar çıkardı. İlk evrağın başlığı şöyle "ÇEKİMSERLİK."
dediğimde yüzü gülüyordu. Şimdi söyle bakalım diplomat bu evrağı ne yapar dedim."Diplomat bu evrağı liğme liğme yapar sonrada yakar dedi." Sonraki evraklara bakar mısın neler var dedim. Pasiflik, içe kapanıklık dalgınlık vs.vs dedi. Ne yapacağını sen çok iyi bilirsin dedim. Ve gereğini yaptı. Şimdi odacı bazı yeni evraklar getirdi bak bakalım ne evrakları var dedim. Güven, mutluluk, disiplin, organizasyon, aktiflik, korkusuzluk, laf ebeliği, kararlılık, denge liderlik, espri yeteneği dışa dönüklük vs.vs. Ayrıca savunma bakanlığından kendinle barışık ol, kendini geliştir, kendini olduğun gibi kabul et diye evraklar geldiğini söyledi.

Bu danışanımda ne kadar sorun varsa kökeni ilkokul cağlarına dayanıyordu. Zeki bir danışanım sorunlarının nedenlerini de bilmekle birlikte terapilere de gitmesine rağmen şu ana kadar sorunlarını çözememişti. Üstelik gittiği terapilerden birinde şizofreni teşhisi dahi almıştı. Bende olsam bunca çabalamaya rağmen sosyal fobi gibi bir sorun çözümlenemez ise şizofreniye doğru giderdim. Bundan dolayı ilk görüşmede benimde şizofreni diyeceğimden oldukça korkmuştu. Danışanım ben ne yaptığımı biliyorum, terapistler ne yaptıklarını biliyorlarsa ben neden şizofreniye doğru gidiyoru muşum açıklayabilirler mi ? der gibi bir hali vardı. Daha önce gittiği terapistlerin özetle "kendini kabul et bir şeyin kalmaz." yaklaşımını savunduklarını, oysa kendini kabul edebilme gibi bir yeteneği olsaydı zaten terapilere gitmeye gerek kalmayacağını söylüyordu.

Neyse biz gelelim ilkokul çağlarına hipnoz esnasında şimdi senin için anlamlı bir rüya göreceksin talimatımdan sonra 7-8 yaşlarında iken kendini evde ağlarken buldu. Kendini yalnız ve çaresiz hissediyordu. İlkokul öğretmeni sınıfta kimsenin oynamasına bile izin vermezmiş. Herkesi aşağılarmış. O kadın hayatımı mahvetti diye sık sık söylüyordu. Bu öğretmenine inat hayatı boyunca el yazısının kötü kaldığını söyledi. El yazısından bir örnek aşağıda verilmiştir. Hipnoz esnasında şimdi ağlamayı bırakıyorsun ve dışarıdan gelen seslere doğru yöneliyorsun dedim. Camdan top oynayan çocuklar görüyorum dedi. (Öğretmeni okulda top oynamayı yasakmış.) Önce maçı biraz seyretti. Sonra çocuklardan biri oyundan çıkmak zorunda kalınca danışanım top oynamaya başladı. Çok mutlu görünüyordu. Tüm oyunu detayları ile anlattı. Rüvaşata ile gol attı. Durum şimdi 5-3. Futboldan sonra uçurtma uçurdu. İncir ağaçlarına çıktı. Hipnozdan sonra hayatımda o öğretmenin korkusu ile hiç yaramazlık yapmadım dedi ve çok mutlu görünüyordu.

3.seansa başlamadan önce danışanım geçen haftaya göre % 30 gibi bir değişim yakaladığını tahmin etti. Son günlerde en çok etkilendiği konunun kız arkadaşının kendisinden ayrılmış olması olduğunu öğrendim. Daha önce ki kız arkadajlarının da dramatik bir şekilde kendisinden ayrıldığını öğrendim. Sosyal fobisinin ve diğer olumsuz özelliklerinin bu ayrılıklarda etkili olduğunu düşündüğünden, kendisine kızgın görünüyordu. Bu seansta bunun üzerinde durmamız gerekiyordu.

Hipnoz esnasında şimdi ilkokulda ki sizin sınıftasın. O hayatını mahveden öğretmen var sınıfta. Ve şimdiye kadar seni üzerek senden ayrılan kız arkadaşlarında sınıfta öğrenci olarak oturuyor. Ve sen görünmez olmuşsun. Bak bakalım sınıfta neler oluyor der demez danışanım " Serap şimdi çok şiddettli bir tokat yedi. Serap ağlıyor özür diliyor hata yaptığını söylüyor. Şımarık olduğunu insanlarla oynadığını söylüyor. Hoca serabın saçlarından tutuyor yerlerde sürüklüyor. Ben seraba sarılıyorum ama görünmez olduğu için kimin sarıldığını fark etmiyor. Arzunun kafasına bir silgi iniyor. Bir cetvel başka birinin kafasında kırılıyor. Tuğba havada uçarak arka sıraya düştü. Öğretmen serabı kaldırıp duvara atarken ben engel oldum."dedi.

Danışanıma peki şimdi sen öğretmensin ve öğretmeninde sınıfta bir öğrenciymiş bak bakalım neler oluyor dedim. Danışanım: " Karnına bir yumruk attım onun. Sen insanların hayatını mahvediyorsun dedim. Senin yüzünden daha kendimi yeni yeni toparlayabiliyorum diyordu öğretmenine. Senin yüzünden intiharı bile düşündüm. Sana ceza olarak 1 sene oyun bile oynamayacaksın. Sana yarım düzine ödev veriyorum. Al bu sol kroşemde sana benim bir anım olsun." Gerçekten şiddetli bir yumruk salladı. İyi ki o esnada danışanımın yakınlarında bir yerde değildim :))

Danışanıma şimdi sen tekrar öğrencisin ve öğretmeninde tekrar öğretmen olmuş şimdi neler görüyorsun dedim. Öğretmen her türlü kötü davranışı bırakmış. Melek gibi bir öğretmen olmuş. Ben artık ağaçlara çıkabiliyorum. Doya doya yaramazlık yapıyorum.

Seansın sonlarına gelirken eline bir iğne batırdım.Tabi ki hipnozda olduğundan hiç bir acı ağrı hissetmiyordu.Şimdi bu şırınganın tüm olumsuzlukları kötü anıları içine çektiğini imajine etmesini istedim.Başarı ile gerçekleştirdi.

Örnek 3

Yaklaşık 10 yıldır tedavi edilemeyen Antalya'dan gelen bir sosyal fobi vakası. Aslını isterseniz danışanıma konulan sosyal fobi teşhisini anlamakta zorlanıyorum. Danışanımın en önemli belirtisi (semptomu) vücudunun ve ellerinin titremesi idi. Anksiyete belirtileri titremeye eşlik ettiği için bu sorun ilk etapta bir sosyal fobi gibi görünüyordu. Hipnoterapiye başlamadan önce danışanımı dinlediğimde sorunun gerçekten sosyal fobi olduğunu tahmin ettim. Ancak bu vakada hipnoterapi bir çok yanlış bilinen şeyi ortaya çıkardı. Danışanım başarılı bir şekilde ilk denemede derin bir transa girdi. Danışanımın korkunç bir özgeçmişi vardı. Bu kadar sorunlu bir geçmişe sahip insanla her zaman karşılaşamayız. Neyse detaylara girmeden olayın özünü anlatmam gerekirse danışanımın tüm yaşamı adeta bunalımdı. Bu danışanım hipnoterapi sırasında 14 yaşlarında iken aile içinden birinin cinsel tacizine uğradığını söyleyebildi. Daha önce ki görüşmelerimizde bunu söyleyememişti. Vücudundaki titremeler bu olaydan sonra artmıştı. Hipnoterapi sırasında en çok hangi durumlarda vücudunun titrediğini sordum. Sinirlendiğimde vücudum titrer diyordu. Çok ilginç bir cevap değil mi? Gerçekten sosyal fobisi olan birinden toplum içine girdiğimde titremelerim olur cevabını beklerdim. Daha sonra huzursuzluğunun, mutsuzluğunun bazı obsesif kompulsif davranışlarının ve anksiyetesinin nedeninin neler olduğunu kendi bilinçaltına sormasını istedim. Danışanımın bilinçaltı bu soruya" Hayatta tek varlığım olan eşim ve çocuğumu kaybetme gibi yersiz korkulardan dolayı huzursuz, mutsuz, obsesif ve anksiyeteliyim " şeklinde cevap verdi. Bu cevabında sosyal fobi teşhisi ile bir bağlantısını göremedim. Peki bu suje neden insanlardan kaçıyor olabilirdi. Geçmişinde en yakınında ki insanlardan bile çok kötü zararlar tacizler dayaklar v.s görmüş olan bu danışanımın sosyal fobiye benzer belirtiler göstermesi doğaldı...Çünkü klasik bir cümle ama hastalık değil hasta vardır. Hipnoz sırasında titremelere % 95 oranında yok oldu. Seans bittikten sonra danışanım video görüntülerini kamerayı eline almış izliyordu." Normalde ben bu kamerayı titremelerimden dolayı mutlaka yere düşürürdüm. Hipnoterapi'nin etkisi ile titremelerim sona erdi bakın artık titremiyorum " diyordu.

İkinci seansta yaşadığı taciz olayından dolayı kendini suçladığını eşime böyle gelmeyebilirdim, kaçabilirdim tacizden şeklinde ağır suçluluk altında ezildiğini hissettim ve gerekli telkinleri verdim. İkinci seansta verdiğim post hipnotik telkinlerle danışanımın ellerinden tüm hastane personeli çay içti. Danışan için en büyük sorunlardan biride kalabalık ortamlarda el titremesinden dolayı bu tür servis işlerini yapamaması idi.

Yaklaşık bir ay sonra eşi ile yaptığım telefon görüşmesinde artık bir çok şeyi yapabildiğini 10 yıldır gördüğü en iyi tedavi olduğunu öğrendim. İki seansta bu kadar gelişme beni sevindirdi. Ancak umarım ki seanslara devam edebiliriz ve tamamen sorun çözülür.

Sonrasında eşi ile yaptığım telefon görüşmesinde sorunların büyük oranda çözüldüğünü ancak korkularını tamamen yok etmediğim için bana hafif dargın olduğunu öğrendim. Ben onun iyiliği için ve korkularının mantıksız olduğunu anlaması için telkinle korkularını tamamen yok etmemiştim. Seans sırasında ilk telkini verirken Tuncay bey korkuyorum ya hastanede çay servisi yaparken tüm bardakları düşürürsem demişti. Bende kendisine korkabilirsiniz bunun hiç bir önemi yok. Korkularınız önemli değil çünkü size verdiğim telkinlerden sonra çay servisi yapabilince korkularınızın ne kadar saçma olduğunu anlayacaksınız demiştim. Danışanımın daha önce yapamadığı şeyleri yapmadan önce (Örneğin sosyal ortamlara girmek, lokantada yemek yemek) verdiğim telkine aynen uyarak " Korkabilirim ama bunun hiç bir önemi yok yapacağım, yapmalıyım. Amaaaaaan korkarsam korkayım,ne olacak ki ? " dediğini öğrendim:) ve çok sevindim. Sonrasında bizzat danışanımın kendisindan aşağıdaki maili aldım.

Selam Tuncay bey

Nasılsınız, iyisinizdir inşallah son e-mailimden sonra sizden haber alamadım.

Neden bana küstünüz mü yoksa iyi bir danışan değilmiyim) Beni soracak olursanız ben iyiyim korkularımla başa çıkmaya çalışıyorum, son bir aydır korktugum herşeyin üstüne gitmeye çalışıyorum. Bunun başka yolu olmadığınıda keşfettim. Korkulan şeyle yüzleşip o şeye karşı duyarsızlaşmayı bilincime kabul ettirmeye gayret ediyorum çünkü bunun başka alternefide yok zannedersem. Üzülüp ağlamak evde oturup ta korkularımla yaşamaktansa üzerine giderek deneyerek çözmeliyim diye düşünüyorum ve ne kadar başarısız olursam olayım bunun tekrarlanarak daha iyiye gideceğini çözmeye başladım .Son bir aydır da sevindirici haber olarak artık her şey beni sinirlendiremiyor sakin olmayı öğrenmeye başladım eşimde bunun farkında sen ne kadar değiştin diyor. Aslında bende farkındayım şimdi daha mutluyum eşime çocuğuma karşı ,çevreme ve kendime karşıda artık daha sevecen ve daha pozitif düşünebiliyorum sanırım okuduğum kitaplardan olsa gerek.

Bilinçaltıma güzel mesajlar veriyorlar .Tuncay bey keşke Antalya'da olabilseydiniz bana yardımınız büyük olacaktı eminim size teşekkür ederim zamanında bana verdiginiz emek için. Kendinize iyi bakın hoşçakalın.

Aşağıda 2 seans yaptığım sosyal fobili 24 yaşında bir gençten aldığım iyi haberleri okuyabilirsiniz.

Merhaba Tuncay bey, siz dünyanın insanlara en faydalı meslağini icra ediyorsunuz. Ben bunu yaşayan şanslı insanlardan birisiyim. Size danışmadan evvel, sosyal fobi ve depresyon için görüştüğüm bir kaç kişi kimsenin elinde sihirli değnek yokki seni bir anda değiştirsin dedi ama ben o sihirli değneği buldum. HİPNOTERAPİ Ayrıca Tuncay bey sizide buldum.
Bir hafta ve toplam iki saat kadar kısa sürede inanamayacağım kadar harika değişimler oldu bende. Yirmisekiz yıldır kendime zehir ettiğim yaşantım bir anda değişti değişmeye devam ediyor. Artık olaylara daha olumlu bakmaya başladım, meğer ben ne kadar harika, neşeli, akıllı başarılı insanmışım bunun farkına vardım. Kendime olan güvenim, her geçen gün artmaya devam ediyor. Bir'de kız arkadaş bulursam değmeyin keyfime. bu arzum, bende harika gelişmelerin olduğunun kanıtı değilmi Tuncay bey. bendeki güzel gelişmeler bu kadar değil, kısacası her şey iyiye doğru gidiyor. huzurluyum, kendime hep güveniyorum. Zirveye ulaşacağım üçüncü seansı sabırsızlıkla bekliyorum.

Allah sizden razı olsun. Görüşmek üzere
hoşçakalın

AÇIKLAMA: Sihirli değnek insanın kendisidir. Çünkü güç insandadır. Ancak bu gücün kullanılması olumsuz yönde olduğu zaman psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Yukarıda yorumlarını danışanım sevgili H.T 'ye sadece içsel güçlerini tanıttım hatta onu biraz içsel güçleri ile konuşturdum sonra da güçleri nasıl olumluya dönüştürebileceğini göstermeye çalıştım. Hepsi bu.

Aşağıda 1 seans yaptığım sosyal fobili bir gençten aldığım iyi haberleri okuyabilirsiniz.

Merhaba Tuncay bey
Cuma günkü seanstan sonra Beyazıt’a nargile içmeye gittim....Tek başýmaydım...biraz kafayı dinleyip seans üzerine düşündüm...Seansta en çok etkilendiğim olay, kumsalda her türlü derdi uzaya yollayacak olan topa vurmam sonrasında oynayan dans eden insanlar hayal etmemdi...bu düşünce gerçekten içimden bir yerlerden geldi ve çok etkiliydi hala da çok etkili..aklıma geldikçe kendimi o andaki gibi mutlu hissediyorum...
Derslerle ilgili telkinin etkili olduğunu düşünüyorum...tatil olmasına karşın bugün biraz ders çalıþtım...her boş kaldığımda da bir şeyler okuyorum ve daha verimli olduğunu hissediyorum...
İçimden biraz daha fazla mutlu olmak ve kendime inanmak geliyor...o günden bu yana kafaya pek bişey takmadım...
Nargilecide bir bölüm var, camekanlı...oraya oturduğunuzda herkesin gözü önünde oluyorsunuz....mekana gittiğimde orası boştu..genellikle böyle durumlarda kimsenin olmadığı ve gözönünde olan yerlere oturmam....o gün ise canım oraya oturmak istedi ve uzun müddet tek başıma nargilemi içtim...sonra bir kaç kişi geldi onlarla nargile üzerine sohbet ettim...birilerinin bana baktığını düşünmek fikrini pek umursamadım...

AlıntıdırKAYNAK:Uzm.Psikolog Tuncay Özer/www.hipnoterapi.com
Kullanıcı avatarı
lord@
Mesajlar: 951
Kayıt: 22 Ara 2006, 03:12
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen lord@ »

Hmm iyi güzel de, ne kadarı reklam ne kadarı gerçek ve samimi bunların esas soru o!
Bana düşman bir ben yaratmışım ben, benliğimin derinliklerinde...
Kullanıcı avatarı
qantas
Mesajlar: 13
Kayıt: 17 Tem 2006, 21:23

Mesaj gönderen qantas »

ben bu adama inanmıyorum.
bir kere karpuz seçer gibi hasta seçiyor.
bir dr veya psk un 1. görevi yardıma ihtiyacı olan hastalarına yardım etmek/etmeye çalışmak olmalı.sitedeki fiyatlar da dikkat çekici!!!!
bu biraz işi ticarete dökmüş sanki.
cafcaflı sitesindeki örnek vakalar da şahsen bana pek inandırıcı gelmiyor.
ewtobnm
Mesajlar: 23
Kayıt: 11 Tem 2007, 19:02
Konum: ankara

Mesaj gönderen ewtobnm »

ya bana inandırıcı geldi ama adamın hastalarından bu kadar bahsetmesi hoşuma gitmedi :D aslında çok faydalı bi yöntem olabilir çünkü gerçekten hayatımızda birçok şeyin kaynağı bilinçaltı kendi kendimizi hipnotize edebilsek keşke :lol:
Kullanıcı avatarı
hayalet
Mesajlar: 35
Kayıt: 15 Tem 2007, 03:13

Mesaj gönderen hayalet »

3 seans hipnoterapi görmüş biri olarak söylüyorum. Benim sorunlarım devam ediyor. Hipnoterapi görüp, iyileşenlere hayatta başarılar dilerim.
Kaydıraktan kayarım, yoktur benim ayarım...
Kullanıcı avatarı
qantas
Mesajlar: 13
Kayıt: 17 Tem 2006, 21:23

Mesaj gönderen qantas »

hayalet yazdı:3 seans hipnoterapi görmüş biri olarak söylüyorum. Benim sorunlarım devam ediyor. Hipnoterapi görüp, iyileşenlere hayatta başarılar dilerim.
peki 3 seans yeterlimiymiş.
yani nasıl kestiniz olayı.
genelde bir ilaç içince de 10 saniyede etkisini göstermesini bekleriz.:)
belki birkaç seans sonra bir etkisini görebilirdiniz.???

bu hipnoz konusu tam bir muamma.piyasada şarlatan çok.

dememiş olanlar buraya tecrübelerini yazarsa daha iyi olur aslında.
çünkü ilk mesajdaki gibi hipnoterapistlerin olaya taraflı yaklaştıklarını ve sağlıklı bilgiler vermediklerini düşünüyorum.
Kullanıcı avatarı
hayalet
Mesajlar: 35
Kayıt: 15 Tem 2007, 03:13

Mesaj gönderen hayalet »

Ben hipnoterapiyi askerliğimi yaparken kapsamlı bir asker hastanesinde gördüm. Malum askerlik orda kafanıza göre birşeyleri kesemezsiniz. Bu hipnoterapi olsa bile :lol:
Kaydıraktan kayarım, yoktur benim ayarım...
Kullanıcı avatarı
hayalet
Mesajlar: 35
Kayıt: 15 Tem 2007, 03:13

Mesaj gönderen hayalet »

Arkadaşlar hipnozla ilgili 2 görüntü buldum dr. sosyal fobiden de bahsediyor. Merak edenler gözatabilir.

http://www.youtube.com/results?search_q ... ent+hipnoz

Bu da bir tedavi yöntemi ben fayda göremedim parası bol arkadaşlar deneyebilir diye düşünüyorum ama buna vereceğim parayla ben memory centerda tedavi görürüm daha iyi. Adamlar psikiyatriye ömrünü verip prof. oluyorlar hipnoz tedavisi yapan insanların eğitimleri seminerler oluyo yada amerikada kursa katılıyolar falan.. yukarıda linkini verdiğim doktor da kadın hastalıkları uzmanı ama hipnoz eğitimi almış. Nerden mi biliyorum google'ın canını çıkardım da ondan ;)
Kaydıraktan kayarım, yoktur benim ayarım...
Kullanıcı avatarı
umutmelih
Mesajlar: 3280
Kayıt: 27 Ara 2006, 01:54
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen umutmelih »

hastanın gelısımını yayınlaması ne derecede etık ahlaka uygun bılemıyorum ben anlattıklarımın sadece doktorla ve benım aramda kalmasına ozen gosterıyorum
mutlu olmak için mutlu etmek gerekir
Kullanıcı avatarı
POLICE
Mesajlar: 519
Kayıt: 19 Haz 2007, 11:50
Konum: From Raccoon City

Mesaj gönderen POLICE »

arkadaşlar ben araştırdım bizzat hipnoterapiyi.Herkese yapmıyorlar sadece uygun gördükleri kişilere yapıyolar bilginize...
I'm a Cop!! I'm a Police
Kullanıcı avatarı
qantas
Mesajlar: 13
Kayıt: 17 Tem 2006, 21:23

Mesaj gönderen qantas »

evet diş hekimlerinden tutunda jinekologlara kadar herkes hipnoz seminerlerine katılıp sertifika alıyor ve bu işi yapabiliyor.
o yüzden seçilecek kişi çok önemli.
çok sorgulayıcı ve iyi eğitimli kişiler daha zor hipnoza giriyorlar.
ya da hiç girmiyorlar.
o yüzden bu hipnoterapistler dişlerine uygun hasta bulamadıklarında ''siz hipnoza giremezsiniz' deyip kestirip atıyorlar.uğraşmak istemiyorlar.
o yüzden gerçekten psikoloji eğitimi almış ve güvenilir birini bulmak gerek sanırım ama o da oldukça zor.
_L_N_

Mesaj gönderen _L_N_ »

qantas yazdı:evet diş hekimlerinden tutunda jinekologlara kadar herkes hipnoz seminerlerine katılıp sertifika alıyor ve bu işi yapabiliyor.
:shock: :shock: :?
Kullanıcı avatarı
POLICE
Mesajlar: 519
Kayıt: 19 Haz 2007, 11:50
Konum: From Raccoon City

Mesaj gönderen POLICE »

qantas yazdı: çok sorgulayıcı ve iyi eğitimli kişiler daha zor hipnoza giriyorlar.
ya da hiç girmiyorlar.
o yüzden bu hipnoterapistler dişlerine uygun hasta bulamadıklarında ''siz hipnoza giremezsiniz' deyip kestirip atıyorlar.uğraşmak istemiyorlar.
evt banada böyle yaptı hipnoterapist.
I'm a Cop!! I'm a Police
Cevapla