NECİP FAZIL KISAKÜREK

Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Mesaj gönderen beyaban85 »

HAYATI

26 Mayıs 1905'te İstanbul'da doğdu. Çocukluğu, büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti. İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız Kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı. Lisedeki hocaları arasında Yahya Kemal, Ahmet Hamdi(Akseki), İbrahim Aski gibi isimler vardı. Necip Fazıl hocalarından en çok İbrahim Aski'nin etkisinde kalmıştır. Tasavvufla ilk tanışması da hocası İbrahim Aski'nin verdiği kitaplarla olmuştur.

Necip Fazıl Kısakürek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra, Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile gönderildiği Fransa'da, Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okudu. Türkiye'ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Robert Kolej, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ders verdi(1939-43). Sonraki yıllarında edebiyata yönelerek fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.

Necip Fazıl, annesinin arzusuyla şair olmak istedi (bunu düşündüğünde henüz 12 yaşındaydı) ve ilk şiirleri Yeni Mecmua'da yayımlandı. Milli Mecmua, Anadolu, Varlık ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendinden söz ettirmeyi başardı. Daha sonra Paris'e gitti ve dönüşünde yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitaplarıyla edebiyat dünyasında patlama yaptı. Necip Fazıl bu eserleriyle genç yaşta şöhreti yakalayarak, çağdaşı şairlerin önüne çıkmayı başardı. Edebiyat çevrelerinde hayranlık aynı zamanda heyecan uyandırdı. 1932'de Ben ve Ötesi adlı şiir kitabını çıkardığında henüz otuz yaşına basmamıştı.

Necip Fazıl için 1934 yılı hayatının dönüm noktası oldu. Çünkü hayat felsefesinin değişmesine neden olan ve Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile bu dönemde tanıştı. Ve bu kişiden bir daha kopmadı. Necip Fazıl'ın, üstün bir ahlak felsefesini savunduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar (Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak).

Necip Fazıl aralıklarla gidip uzun sürelerle kaldığı Ankara'ya üçüncü gidişinde, bazı bankaların da desteğini sağlayarak 14 Mart 1936'da haftalık Ağaç dergisini çıkarmıştır. Yazarları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Mustafa Sekip Tunç'un da bulunduğu Ağaç dergisi, yeni kapanan Yakup Kadri'nin Kadro dergisi yazarları Burhan Belge, Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir ve İsmail Hüsrev gibi yazarların savunduğu ve dönemin etellektüellerini hayli etkilemiş bulunan materyalist ve marksizan düsüncelerine karşı spiritüalist ve idealist bir çizgi izlemiştir. Ankara'da altı sayı çıkan Ağaç dergisi daha sonra İstanbul'a nakledilmiş ancak fazla okur bulamadığından haftalık Ağaç dergisi 17'nci sayıda kapanmıştır.

Necip Fazıl, 1943 yılında dinsel ve siyasal kimliği ön plana çıkan Büyük Doğu adlı dergiyi çıkardı. 1978 yılına kadar aralıklarla haftalık, günlük ve aylık olarak çıkarılan Büyük Doğu'da iktidarlara cephe alan Kısakürek, yazı ve yayınları yüzünden mahkemelik oldu, hapse girdi ve dergi birçok kez kapatıldı. Sultan Abdülhamit taraftarı olan Necip Fazıl giderek İslamcı kesimin önderlerinden biri oldu. Ağaç dergisinde olduğu gibi, Büyük Doğu'nun ilk sayılarında da yazar kadrosu hayli kozmopolittir. Bedri Rahmi, Sait Faik gibi yazarların imzası dergi sayfalarında görülmektedir. Ancak, Büyük Doğu, dinsel bir kavga organı durumuna gelince bu yazarların bir kısmı ayrılmıştır. Necip Fazıl 1947 yılında Büyük Doğu toplatılınca Kasım-Aralık ayları arasında üç sayı devam eden Borazan adlı siyasal mizah dergisini çıkarmıştır. Sık sık kapatılan veya toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı dönemlerde günlük fıkra ve çesitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babialide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Hergün ve Tercüman gibi gazetelerde yayımlayan Necip Fazıl, Büyük Doğu'da çıkan yazılarında kendi imzası dışında Adıdeğmez, Mürid, Ahmet Abdülbaki gibi takma isimler kullandı. 1962 yılından itibaren de hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde konferanslar verdi.

Necip Fazıl, Sabır Taşı adlı oyunuyla 1947 yılında C.H.P. Piyes Yarışması Birincilik Ödülü'nü almış, doğumunun 75. yıldönümünde Kültür Bakanlığı'nca "Büyük Kültür Armağanı" ödülünü (1980) ve Türk Edebiyatı Vakfı'nca "Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi" ünvanını almıştır.

Necip Fazıl Kısakürek yazılarını yazmaya devam ederken uzun süren bir hastalık dönemi geçirdi ve sonra 25 Mayıs 1983'te Erenköy'deki evinde öldü. Fatih'te düzenlenen cenaze merasiminden sonra Eyüp sırtlarındaki (Piyer Loti'deki) kabristana defnedildi.
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

KARACAAHMET

Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?

Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta...

Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek.

Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık.

Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz;
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.

Karacaahmet bana neler söylüyor, neler!
Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler,

Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...

Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?

Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar;
Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar,

Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları;
Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.

Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,
Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.

Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,
Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.

Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!
Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!

NECİP FAZIL KISAKÜREK
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

Necip Fazil Kısakürek birgün sakal bırakmıştır.Onu gören bir arkadaşı
"Ne bu Necip tam bir maymuna dönmüşsün" der. Necip Fazil hiç istifini
bozmadan duvara doğru dönerek "Şimdi de duvara döndüm." der.KIVRAK ZEKA VELHASIL.
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

Sanatçı bağımsız ve özgür düşünceli olmalı. Necip Fazılın kalemi her ne kadar iyi de olsa,halk için ve güzel şeyler için kullanmadı ne yazikki. kâh Laikliğe,kâh M.Kemal'e kâh Komünistlere hakaret etti. Belli bir görüşün ve tarikatın kalemşörü oldu. yazık :(

Yanlış anlaşılmasın sadece eleştiriyorum,her türlü karşı-eleştiriyede açığım. selamlar.
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

devrim_ yazdı:Sanatçı bağımsız ve özgür düşünceli olmalı. Necip Fazılın kalemi her ne kadar iyi de olsa,halk için ve güzel şeyler için kullanmadı ne yazikki. kâh Laikliğe,kâh M.Kemal'e kâh Komünistlere hakaret etti. Belli bir görüşün ve tarikatın kalemşörü oldu. yazık :(

Yanlış anlaşılmasın sadece eleştiriyorum,her türlü karşı-eleştiriyede açığım. selamlar.
bu başlığı sadece şiirlerinin paylaşılması ve hayatından kesitler sunulması amacıyla açmıştım, n.fazılı büyük bir kitlenin hala severek ve özenerek okuduğu ve kendine örnek aldığı usta bir şairdir, fikir adamıdır.büyük bir kitlenin üstadıdır.onun hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa başka bir başlıkta paylaşınız lütfen.
sözleriniz sadece sizi bağlayıcıdır,hakarete varan cümleler kurmamaya özen gösteriniz.
ayrıca birileri için güzel şeyler söylemedi derken ve sonrasında sizde güzel şeyler söylemiyorsunuz, farkında mısınız? eleştirirken eleştirdiğiniz şeyi öncelikle sizin yapmamanız gerekir.yoksa eleştirdiğiniz şeyin kurbanı olursunuz ki şu anda bu durumdasınız.
onun fikirlerine katılmamanız,illa ki olur olmaz yerde kininizi dökmenizi gerektirmez.daha söylenecek çok şey var ama yekfi.
bundan sonrada birbirimize söz atıp konuyu bulandırmayalım.isteyen sadece şiirlerini yazsın,fikirlerinden örnekler sunsun...istemeyen başka bir başlık açıp istediğini yazabilir...
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

beyaban85 yazdı:
devrim_ yazdı:Sanatçı bağımsız ve özgür düşünceli olmalı. Necip Fazılın kalemi her ne kadar iyi de olsa,halk için ve güzel şeyler için kullanmadı ne yazikki. kâh Laikliğe,kâh M.Kemal'e kâh Komünistlere hakaret etti. Belli bir görüşün ve tarikatın kalemşörü oldu. yazık :(

Yanlış anlaşılmasın sadece eleştiriyorum,her türlü karşı-eleştiriyede açığım. selamlar.
bu başlığı sadece şiirlerinin paylaşılması ve hayatından kesitler sunulması amacıyla açmıştım, n.fazılı büyük bir kitlenin hala severek ve özenerek okuduğu ve kendine örnek aldığı usta bir şairdir, fikir adamıdır.büyük bir kitlenin üstadıdır.onun hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa başka bir başlıkta paylaşınız lütfen.
sözleriniz sadece sizi bağlayıcıdır,hakarete varan cümleler kurmamaya özen gösteriniz.
ayrıca birileri için güzel şeyler söylemedi derken ve sonrasında sizde güzel şeyler söylemiyorsunuz, farkında mısınız? eleştirirken eleştirdiğiniz şeyi öncelikle sizin yapmamanız gerekir.yoksa eleştirdiğiniz şeyin kurbanı olursunuz ki şu anda bu durumdasınız.
onun fikirlerine katılmamanız,illa ki olur olmaz yerde kininizi dökmenizi gerektirmez.daha söylenecek çok şey var ama yekfi.
bundan sonrada birbirimize söz atıp konuyu bulandırmayalım.isteyen sadece şiirlerini yazsın,fikirlerinden örnekler sunsun...istemeyen başka bir başlık açıp istediğini yazabilir...
Tamam şiirlerini paylaşın o zaman. ben hakarete varan cümle kurmadım. sadece eleştirdim,daha da sert eleştirebilirdim ancak genede dozunda bıraktım. iyice abartıp kin kusmaktan bahsetmişsiniz.. sanırım siz gereğinden fazla alıngansınız. biraz sakin olun kimsenin hakaret ettiği kin kustuğu falan yok :) hadi şiirlerini paylaşalım. ancak bu benim fazıl bey hakkındaki fikirlerimi değiştirmez. iyi paylaşımlar
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
ırmak

devrim

Mesaj gönderen ırmak »

üzme kendini devrim
PaSSiVe AgGReSSiVe

Mesaj gönderen PaSSiVe AgGReSSiVe »

üzme kendini beyaban85
ırmak

iyisimi

Mesaj gönderen ırmak »

iyisimi hiç birimiz zlmeyelim
ırmak

sf bizim

Mesaj gönderen ırmak »

ortak paydamız sf ve ben burdaki herkesi bi sofrada yemek yiyen aile gibi hissediom
PaSSiVe AgGReSSiVe

Mesaj gönderen PaSSiVe AgGReSSiVe »

valla aynen bende öyle hissediyorum..
ırmak

Mesaj gönderen ırmak »

:goodman:
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

devrim_ yazdı:
beyaban85 yazdı:
devrim_ yazdı:Sanatçı bağımsız ve özgür düşünceli olmalı. Necip Fazılın kalemi her ne kadar iyi de olsa,halk için ve güzel şeyler için kullanmadı ne yazikki. kâh Laikliğe,kâh M.Kemal'e kâh Komünistlere hakaret etti. Belli bir görüşün ve tarikatın kalemşörü oldu. yazık :(

Yanlış anlaşılmasın sadece eleştiriyorum,her türlü karşı-eleştiriyede açığım. selamlar.
bu başlığı sadece şiirlerinin paylaşılması ve hayatından kesitler sunulması amacıyla açmıştım, n.fazılı büyük bir kitlenin hala severek ve özenerek okuduğu ve kendine örnek aldığı usta bir şairdir, fikir adamıdır.büyük bir kitlenin üstadıdır.onun hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa başka bir başlıkta paylaşınız lütfen.
sözleriniz sadece sizi bağlayıcıdır,hakarete varan cümleler kurmamaya özen gösteriniz.
ayrıca birileri için güzel şeyler söylemedi derken ve sonrasında sizde güzel şeyler söylemiyorsunuz, farkında mısınız? eleştirirken eleştirdiğiniz şeyi öncelikle sizin yapmamanız gerekir.yoksa eleştirdiğiniz şeyin kurbanı olursunuz ki şu anda bu durumdasınız.
onun fikirlerine katılmamanız,illa ki olur olmaz yerde kininizi dökmenizi gerektirmez.daha söylenecek çok şey var ama yekfi.
bundan sonrada birbirimize söz atıp konuyu bulandırmayalım.isteyen sadece şiirlerini yazsın,fikirlerinden örnekler sunsun...istemeyen başka bir başlık açıp istediğini yazabilir...
Tamam şiirlerini paylaşın o zaman. ben hakarete varan cümle kurmadım. sadece eleştirdim,daha da sert eleştirebilirdim ancak genede dozunda bıraktım. iyice abartıp kin kusmaktan bahsetmişsiniz.. sanırım siz gereğinden fazla alıngansınız. biraz sakin olun kimsenin hakaret ettiği kin kustuğu falan yok :) hadi şiirlerini paylaşalım. ancak bu benim fazıl bey hakkındaki fikirlerimi değiştirmez. iyi paylaşımlar
evet biraz alınganımdır ama kendime yapılanlara değil,sevdiklerime karşı yapılanlara. :(
çok uzatmayalım dedim ben uzatıyorum farkındayım ama söylemem lazımdı

-----------------------------------------------------

gel tanışalım önce
ben kısaca sf
ama sen bana uzun uzun
sosyal fobiciğim de!

-----------------------------------------------------
erkan7
Mesajlar: 66
Kayıt: 22 Tem 2008, 10:28

Mesaj gönderen erkan7 »

en beğendiğim şiirlerden birisi (hatta en beğendiğim diyebilirim. çok şey ifade ediyor benim için)

GECILMEZ

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.

İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.

Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez.

Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekun?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.

Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.

Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhava;
Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.

Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!

Necip Fazıl Kısakürek
(1983)
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

Ölünün Odası

Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;
Yerde çıplak bir gömlek, korkusundan dirilmiş.
Sütbeyaz duvarlarda, çivilerin gölgesi;
Artık ne bir çıtırtı, ne de bir ayak sesi...
Yatıyor yatağında, dimdik, upuzun, ölü;
Üstü, boynuna kadar bir çarsafla örtülü.
Bezin üstünde, ayak parmaklarının izi;
Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.
Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana;
Gözleri renkli bir cam, mıhlı ahşap tavana.
Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var;
Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar.
Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an;
Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan.
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm;
Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm…
Cevapla