NECİP FAZIL KISAKÜREK
ya bu başlıkta farklı bir fire karşı fazla alınganlık sezinledim. sonuçta hiç herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değil. mesela ilk sayfa da rumuzunu şimdiden unuttuğum bir arkadaş karşı bir fikrini gayet medeni bi şekilde açıklamasına rağmen, sırf karşıt bir görüş olduğundan, hakaret olarak algılayıp savunma tepkisinin aşırı oldğunu gördüm. Herkes Necip Fazılı sevmek zorunda değil, bunu gayet net bi şekilde beli bir seviyede tutarak dile getirip yazması da hakaret olarak görülmemeli. Necip Fazıl'ın kaleminden, kafasından çıkan ilk şiirlerini de sahiplenmemesi de ne kadar ilginç... Yazmışsan yazmışsındır, birileri zorla mı yazdırmıştır, çok ilginç...
insanları put hatta tanrı yerine koyup eleştirilemez onu eleştirmek islamı eleştirmek diye düşünüyorlar gibi geliyor(kaldıki isteyen islamı da eleştirir).herkes eleştirebilir kimse kimseyi sevmek zorundada değil sonuçta sf forum bura her düşünceden görüşten beğeni düzeyinden insan var.hoşgörüsüzlük had safhada.sessizfırtına yazdı:ya bu başlıkta farklı bir fire karşı fazla alınganlık sezinledim. sonuçta hiç herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değil. mesela ilk sayfa da rumuzunu şimdiden unuttuğum bir arkadaş karşı bir fikrini gayet medeni bi şekilde açıklamasına rağmen, sırf karşıt bir görüş olduğundan, hakaret olarak algılayıp savunma tepkisinin aşırı oldğunu gördüm. Herkes Necip Fazılı sevmek zorunda değil, bunu gayet net bi şekilde beli bir seviyede tutarak dile getirip yazması da hakaret olarak görülmemeli. Necip Fazıl'ın kaleminden, kafasından çıkan ilk şiirlerini de sahiplenmemesi de ne kadar ilginç... Yazmışsan yazmışsındır, birileri zorla mı yazdırmıştır, çok ilginç...
evet biz çok alınganız, özellikle kendimizi değersiz gördüğümüzden bakalarına karşı o alınganlığımızı gösteririz.
köprüleri yakar, bir daha o kişiyle konuşmayız. görünce yolumuzu değiştirir, bir daha aramıza, açtığımız foruma katılmamasını ister orada keseriz. Yapılır belki bu tip şeyler, ama "gerçekten" hakaret edildiğin de. Seviyesi aştığında. Kelimeler düzeysizleştiğinde.
Hep çözüm için buraya bi şeyler yazıyoruz, li burada beyaban çok güzel yazılar yazıyor. onun bu tepkisini görünce şaşırdım. çünkü tam tersi şeyler yazmıştı, köprüleri yakmamamız gerektiği konusunda. Babasından örnekler vermişti.
Burada herkes müslüman, ya da çoğumuz. Hepimiz dinimizi seviyoruz. Necip Fazıl= İslamiyet değil ki. Ne kadar çok abartılmış.
Çok alınganız gerçekten... Bu kadar hassas olmayalım arkadaşalr ve ben.. Bu arada kendime de söylüyorum bunu:)
köprüleri yakar, bir daha o kişiyle konuşmayız. görünce yolumuzu değiştirir, bir daha aramıza, açtığımız foruma katılmamasını ister orada keseriz. Yapılır belki bu tip şeyler, ama "gerçekten" hakaret edildiğin de. Seviyesi aştığında. Kelimeler düzeysizleştiğinde.
Hep çözüm için buraya bi şeyler yazıyoruz, li burada beyaban çok güzel yazılar yazıyor. onun bu tepkisini görünce şaşırdım. çünkü tam tersi şeyler yazmıştı, köprüleri yakmamamız gerektiği konusunda. Babasından örnekler vermişti.
Burada herkes müslüman, ya da çoğumuz. Hepimiz dinimizi seviyoruz. Necip Fazıl= İslamiyet değil ki. Ne kadar çok abartılmış.
Çok alınganız gerçekten... Bu kadar hassas olmayalım arkadaşalr ve ben.. Bu arada kendime de söylüyorum bunu:)
Ben Üstad'ı çok seviyorum ve şuna inanıyorum her bildiğimizi heryerde söyleme lüksüne sahip olamamalıyız.İnsanın sevdiğine böyle ithamlarda bulunulduğunda susarsa bu nasıl sevgidir...hem ben bu başlığı sadece Üstad'ın şiirlerini sevenler tarafından paylaşılsın diye açtım,farklı görüşte olanlar herşeyi söylemek zorunda değil bence.şimdi biri Nazım Hikmetle alakalı bir başlık açsa,benimde onunla ilgili bazı olumsuz görüşlerim olsa -ki var- yazmam çünkü onu sevenlere saygısızlık etmiş olurum.benim yapacağım sadece onun "tahir ile zühre şiirini paylaşmak" olur -ki bu şiiri gerçekten severim-.bu kadar basit,insanın sevdiklerine karşı onun yanında olumsuz şeyler söyleyerek bir yere varamazsınız.bazen insanların fikri kendine kalmalı,herşeyi heryerde söylememeliyiz.sessizfırtına yazdı:ya bu başlıkta farklı bir fire karşı fazla alınganlık sezinledim. sonuçta hiç herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değil. mesela ilk sayfa da rumuzunu şimdiden unuttuğum bir arkadaş karşı bir fikrini gayet medeni bi şekilde açıklamasına rağmen, sırf karşıt bir görüş olduğundan, hakaret olarak algılayıp savunma tepkisinin aşırı oldğunu gördüm. Herkes Necip Fazılı sevmek zorunda değil, bunu gayet net bi şekilde beli bir seviyede tutarak dile getirip yazması da hakaret olarak görülmemeli. Necip Fazıl'ın kaleminden, kafasından çıkan ilk şiirlerini de sahiplenmemesi de ne kadar ilginç... Yazmışsan yazmışsındır, birileri zorla mı yazdırmıştır, çok ilginç...
ben fikirlerimizin söylenmesine karşı değilim bende birilerinin fikrine karşı çıkıp birşeyler söyleyebiliyorum bu forumda,bu normaldir.ancak kırıcı olunuyor.ben bunu filistinle ilgili açtığım başlıktada gördüm,ve çok üzüldüm...yazık.
Üstadın şiirlerini niçin kabul etmediğini yukarda açıklamıştım,bize sadece ona saygı duymak düşer diye düşünüyorum...
ben kırıcı bi şey göremiyorum, nazım hikmet için de açılsa herkes belli seviyede düşüncesini söyleyebilir, şiileri güzel olsa da yaşantısını hiç beğenmemişimdir, ne de fikirlerini nazım hikmetin. abartı bulmuşumdur ama şiirlerini beğenmişimdir. Bu ayrımı niye yapamıyoruz..
aşırı tepki vermişsin, söylediklerimizi yapmaya çalışalım.
Artık fikir söylemek lükse mi dönüştü, o fikrin neresi kırıcıdır? mesela ne biçim şairdir, şair bile değildir dememiş ki devrim arkadaş, sadece sen böle yorumlamışsın, bu senin algın.
aşırı tepki vermişsin, söylediklerimizi yapmaya çalışalım.
Artık fikir söylemek lükse mi dönüştü, o fikrin neresi kırıcıdır? mesela ne biçim şairdir, şair bile değildir dememiş ki devrim arkadaş, sadece sen böle yorumlamışsın, bu senin algın.
alıngan olduğumuz konusunda söyldiklerine sonuna kadar katılıyorum,ama gerçekten çok üzülüyorum söylenenlere bazen.Tabiki N.Fazıl islam demek değil.Peygamber (ler) hariç hiçkimse İslamı tam ve eksiksiz manada temsil edemez zaten.ben savunurken İslamı savunuyor hissine kapılmıyorum burada devrim'le bir tatışmamız oldu,şimdi söylediklerini tek tek irdelemek istemem ancak onun "...tarikatlerin kalemşörü" olduğunu söylemiş, burada tarikatlere bir itham var aynı zamandada Üstad'a.tekrar söylüyorum,bu tür söylemlerle bir yere varamayızizaten varmıyoruzda.neyse bu meseleye de bir nokta koyalım lütfen...sessizfırtına yazdı:evet biz çok alınganız, özellikle kendimizi değersiz gördüğümüzden bakalarına karşı o alınganlığımızı gösteririz.
köprüleri yakar, bir daha o kişiyle konuşmayız. görünce yolumuzu değiştirir, bir daha aramıza, açtığımız foruma katılmamasını ister orada keseriz. Yapılır belki bu tip şeyler, ama "gerçekten" hakaret edildiğin de. Seviyesi aştığında. Kelimeler düzeysizleştiğinde.
Hep çözüm için buraya bi şeyler yazıyoruz, li burada beyaban çok güzel yazılar yazıyor. onun bu tepkisini görünce şaşırdım. çünkü tam tersi şeyler yazmıştı, köprüleri yakmamamız gerektiği konusunda. Babasından örnekler vermişti.
Burada herkes müslüman, ya da çoğumuz. Hepimiz dinimizi seviyoruz. Necip Fazıl= İslamiyet değil ki. Ne kadar çok abartılmış.
Çok alınganız gerçekten... Bu kadar hassas olmayalım arkadaşalr ve ben.. Bu arada kendime de söylüyorum bunu:)
belkide ben biraz ince düşünüyor olabilirim...sf'liyiz ne de olsa :roll:sessizfırtına yazdı:ben kırıcı bi şey göremiyorum, nazım hikmet için de açılsa herkes belli seviyede düşüncesini söyleyebilir, şiileri güzel olsa da yaşantısını hiç beğenmemişimdir, ne de fikirlerini nazım hikmetin. abartı bulmuşumdur ama şiirlerini beğenmişimdir. Bu ayrımı niye yapamıyoruz..
aşırı tepki vermişsin, söylediklerimizi yapmaya çalışalım.
Artık fikir söylemek lükse mi dönüştü, o fikrin neresi kırıcıdır? mesela ne biçim şairdir, şair bile değildir dememiş ki devrim arkadaş, sadece sen böle yorumlamışsın, bu senin algın.
ince derken "incelikli yani hassas".bana nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranıyorum.beyaban85 yazdı:belkide ben biraz ince düşünüyor olabilirim...sf'liyiz ne de olsa :roll:sessizfırtına yazdı:ben kırıcı bi şey göremiyorum, nazım hikmet için de açılsa herkes belli seviyede düşüncesini söyleyebilir, şiileri güzel olsa da yaşantısını hiç beğenmemişimdir, ne de fikirlerini nazım hikmetin. abartı bulmuşumdur ama şiirlerini beğenmişimdir. Bu ayrımı niye yapamıyoruz..
aşırı tepki vermişsin, söylediklerimizi yapmaya çalışalım.
Artık fikir söylemek lükse mi dönüştü, o fikrin neresi kırıcıdır? mesela ne biçim şairdir, şair bile değildir dememiş ki devrim arkadaş, sadece sen böle yorumlamışsın, bu senin algın.
anladım, biliyorum hassas olduğumuzu yaşıyorum.beyaban85 yazdı:ince derken "incelikli yani hassas".bana nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranıyorum.beyaban85 yazdı:belkide ben biraz ince düşünüyor olabilirim...sf'liyiz ne de olsa :roll:sessizfırtına yazdı:ben kırıcı bi şey göremiyorum, nazım hikmet için de açılsa herkes belli seviyede düşüncesini söyleyebilir, şiileri güzel olsa da yaşantısını hiç beğenmemişimdir, ne de fikirlerini nazım hikmetin. abartı bulmuşumdur ama şiirlerini beğenmişimdir. Bu ayrımı niye yapamıyoruz..
aşırı tepki vermişsin, söylediklerimizi yapmaya çalışalım.
Artık fikir söylemek lükse mi dönüştü, o fikrin neresi kırıcıdır? mesela ne biçim şairdir, şair bile değildir dememiş ki devrim arkadaş, sadece sen böle yorumlamışsın, bu senin algın.
bu da örnek oldu.nokta koyuyorum .
Forum burası adı üstünde. Sen katıl, seni beğenmedim katılma demeye kimsenin hakkı yok. Hatta kimsenin görüşünü bildirmesini, görüşünü savunmasını engellemeye çalışmak, hastalıklı bir fikir. Benim fikrim en iyisidir anlayışı, cumhuriyetlerle yıkıldı sanıyordum.beyaban85 yazdı:..hem ben bu başlığı sadece Üstad'ın şiirlerini sevenler tarafından paylaşılsın diye açtım,farklı görüşte olanlar herşeyi söylemek zorunda değil bence.
Herzaman hemfikir olacağın insanları arayanlar için çeşitli forumlar mevcut. Sadece belirli bir ideoloji üzerinde yoğunlaşmış insanların bir araya geldiği forumda, bu kadar üzülmeyeceğinden eminim.
Burası Sosyal Fobi forumu, sosyal fobi konuşmaya ne dersiniz? Diyeceksiniz ki "Siir- Hikaye-Makale", aynen katılıyorum; "siyaset-din-yazar" değil.
Kimse de yanlış anlamasın, alıntı yaptım diye sözüm beyaban85 'e değil sabit fikirli arkadaşlarıma. Dogmatik düşünen herkes alınabilir. ;)
yine şiir...ve şiir...
MUHASEBE
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonklayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Babialide!
Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! Tos!!
Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhiyle...
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenın başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pencesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen...
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
Mavalları bastırdı devrim isimli masal.
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
Lafını çok dinledik, şimdi iş inkilapta!
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?
MUHASEBE
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonklayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Babialide!
Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! Tos!!
Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhiyle...
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenın başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pencesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen...
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
Mavalları bastırdı devrim isimli masal.
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
Lafını çok dinledik, şimdi iş inkilapta!
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
NECİP FAZIL KISAKÜREK
O ÂN
Taş merdivenler gibi, aşınmış ayaklardan,
Secde yerine çarpa çarpa alınım aşınsa!
Göklerin kamçısıyle yediğim dayaklardan,
Erisem de, tabutum boşmuş gibi taşınsa
Bir garip insan olsam, benzemez hiç kimseye;
Tek hece bilmez, tek renk görmez, tek ses işitmez.
Karanlığı, yoğursam nura döndüresiye.
Tırmansam o âna ki, yekpâredir ve bitmez.
(1972)
Taş merdivenler gibi, aşınmış ayaklardan,
Secde yerine çarpa çarpa alınım aşınsa!
Göklerin kamçısıyle yediğim dayaklardan,
Erisem de, tabutum boşmuş gibi taşınsa
Bir garip insan olsam, benzemez hiç kimseye;
Tek hece bilmez, tek renk görmez, tek ses işitmez.
Karanlığı, yoğursam nura döndüresiye.
Tırmansam o âna ki, yekpâredir ve bitmez.
(1972)
Sonuçta, önemli olan, yaşamınızdaki yıllar değildir.
Yıllar içindeki yaşamınızdır.
Abraham Lincoln
Yıllar içindeki yaşamınızdır.
Abraham Lincoln