Ne Korkunç Şey Sevmek
Gönderilme zamanı: 04 Nis 2011, 23:19
Bulutlar birbirine sürtünüp parçalanmış gibi yağıyor kar. Bitmiyor bulut kırıntıları...
Karın şüpheli bir sessizliği var; insan aklındaki seslere dalıyor.
Telefon çalıyor.
Emine diyor ki "Çolpan İlhan’la konuştum." Emine Vatan
gazetesinin hafta sonu ekinde çalışıyor. "Demlenmiş Hayat Tavsiyeleri"
bölümünü hazırlıyor. Yarınki sayıda Çolpan Hanım tavsiyelerini
anlatıyor. Derken son soruya geliniyor soruluyor:
- Peki şimdi ne istersiniz?
- Sadri’nin yaşamasını.
Galiba arada küçük derin bir sessizlik oluyor. Çolpan Hanım devam ediyor:
"Zamanımı doldurmak için Sadri’yi düşünmemek için öyle çok
çalışıyorum ki... Durmadan. Gece eve geliyorum. Uyuyamıyorum. Dün
geceydi saat sabahın üçü. Gün bitecek nihayet. Bir baktım televizyonda
Sadri’nin filmi..."
Çok sevmek birini sizce de çok korkunç bir şey değil mi?
***
Her gelen beraberinde bir gün gidecek olduğu gerçeğini de
getirir. Belki de bu yüzden kimileri kimsenin gelmesini istemeyecektir.
Bir gidişe daha dayanamayacağı için zamanı çalı çırpıyla çaputlu bir
karışıklıkla mühim işler kalabalığıyla ufak tefek heyecanlarla
figüran kalplerle dolduracaktır.
Çünkü insanı birini sevmeden önceki halinden çok daha yalnız bırakır birinin gitmesi.
Zaten belki de bir öncenin olduğunu unutabilir kişi. Sabah nasıl
kalkardın sen o gelmeden önce? Gece ne yapardın o hiç yokken? Sen
kimdin ki zaten? Nasıl bir şeydin ki sen?
İnsan kendinin ne olduğunu bile unutabilir bazen.
Birini sevmek sizce de çok korkunç bir şey değil midir sırf bu yüzden?
***
Ya da belki de hiç gitmez hiç bitmez...
İnsanlar nasıl bundan korkmaz?
Düşünsenize bir ömürde sadece bir hayat!
Başladığı gibi bitecek bir hikâye başından sonuna. Serim düğüm sonuç ve güle güle bütün bir hayat tek bir kişiyle...
Oysa hayat tek bir hikâyeden ibaret olamayacak kadar geniş ve
derindir herhalde... Tek birini sevmekle nihayet bulacaksa hayatın...
Düşünsene elindeki tek bir hayatı birine bütün bu dünya kalabalığı
içinde bir tek kişiye vermek...
Yok yok; dünyanın en korkunç şeyidir birini sevmek.
***
İnsan kendi gözünden çıkan ışığı görür gözünün parladığını bilir.
O seviyor diye kendini seversin birden gün boyu pamuklar içinde. Kötü
rüya gördüğünde uyandırıp hemen... Sonra uyuyuverirsin daha o "Geçti
geçti" derken. Komik şeyler olur evin koridorlarında tam günün
beklenmedik bir noktasında. "Ben şimdi ne yapayım?" dersin insanlıkla
baş edemediğin anlarda. Hiç olmasa evde bir nefes olur. Sabah
kalktığında komik rüyanı anlatacak biri. Kahvaltıda iki yumurta. Uzun
yolculuklardan döndüğünde evde yanan kombi "Yorgunum" diyecek biri.
Bunlar olmadığında... Bilirsiniz tepside kahvaltı demlikte hep
arta kalan çay uykuya dalarken kulak tırmalayan kendi nefesinin sesi
bir gün yalnız ölme endişesi... "Ben nasıl yaşıyordum ondan önce?"
tedirginliği.
Dünyanın en korkunç şeyidir sevmek birisini.
Karın şüpheli bir sessizliği var; insan aklındaki seslere dalıyor.
Telefon çalıyor.
Emine diyor ki "Çolpan İlhan’la konuştum." Emine Vatan
gazetesinin hafta sonu ekinde çalışıyor. "Demlenmiş Hayat Tavsiyeleri"
bölümünü hazırlıyor. Yarınki sayıda Çolpan Hanım tavsiyelerini
anlatıyor. Derken son soruya geliniyor soruluyor:
- Peki şimdi ne istersiniz?
- Sadri’nin yaşamasını.
Galiba arada küçük derin bir sessizlik oluyor. Çolpan Hanım devam ediyor:
"Zamanımı doldurmak için Sadri’yi düşünmemek için öyle çok
çalışıyorum ki... Durmadan. Gece eve geliyorum. Uyuyamıyorum. Dün
geceydi saat sabahın üçü. Gün bitecek nihayet. Bir baktım televizyonda
Sadri’nin filmi..."
Çok sevmek birini sizce de çok korkunç bir şey değil mi?
***
Her gelen beraberinde bir gün gidecek olduğu gerçeğini de
getirir. Belki de bu yüzden kimileri kimsenin gelmesini istemeyecektir.
Bir gidişe daha dayanamayacağı için zamanı çalı çırpıyla çaputlu bir
karışıklıkla mühim işler kalabalığıyla ufak tefek heyecanlarla
figüran kalplerle dolduracaktır.
Çünkü insanı birini sevmeden önceki halinden çok daha yalnız bırakır birinin gitmesi.
Zaten belki de bir öncenin olduğunu unutabilir kişi. Sabah nasıl
kalkardın sen o gelmeden önce? Gece ne yapardın o hiç yokken? Sen
kimdin ki zaten? Nasıl bir şeydin ki sen?
İnsan kendinin ne olduğunu bile unutabilir bazen.
Birini sevmek sizce de çok korkunç bir şey değil midir sırf bu yüzden?
***
Ya da belki de hiç gitmez hiç bitmez...
İnsanlar nasıl bundan korkmaz?
Düşünsenize bir ömürde sadece bir hayat!
Başladığı gibi bitecek bir hikâye başından sonuna. Serim düğüm sonuç ve güle güle bütün bir hayat tek bir kişiyle...
Oysa hayat tek bir hikâyeden ibaret olamayacak kadar geniş ve
derindir herhalde... Tek birini sevmekle nihayet bulacaksa hayatın...
Düşünsene elindeki tek bir hayatı birine bütün bu dünya kalabalığı
içinde bir tek kişiye vermek...
Yok yok; dünyanın en korkunç şeyidir birini sevmek.
***
İnsan kendi gözünden çıkan ışığı görür gözünün parladığını bilir.
O seviyor diye kendini seversin birden gün boyu pamuklar içinde. Kötü
rüya gördüğünde uyandırıp hemen... Sonra uyuyuverirsin daha o "Geçti
geçti" derken. Komik şeyler olur evin koridorlarında tam günün
beklenmedik bir noktasında. "Ben şimdi ne yapayım?" dersin insanlıkla
baş edemediğin anlarda. Hiç olmasa evde bir nefes olur. Sabah
kalktığında komik rüyanı anlatacak biri. Kahvaltıda iki yumurta. Uzun
yolculuklardan döndüğünde evde yanan kombi "Yorgunum" diyecek biri.
Bunlar olmadığında... Bilirsiniz tepside kahvaltı demlikte hep
arta kalan çay uykuya dalarken kulak tırmalayan kendi nefesinin sesi
bir gün yalnız ölme endişesi... "Ben nasıl yaşıyordum ondan önce?"
tedirginliği.
Dünyanın en korkunç şeyidir sevmek birisini.