Aşkınız Simbiyotik mi?
Aşkınız Simbiyotik mi?
İlişkinin amacı birlikte yaşamak, paylaşmak, hayatı tek omuz gibi yüklenmektir. Ancak bu işin dozunu kaçırırsanız, kendinizi simbiyotik bir ilişkinin içinde bulursunuz.
İsmi benzer olması sebebiyle antibiyotik ile tedavi edildiği sanılmasın. Simbiyotik ilişkiler genellikle ayrılıkla sonuçlanıyor. Peki, nedir bu simbiyotik? Bağımlılık!
Bağlılık ile bağımlılığı birbirinden ayıramayan çiftlerin sonu. Birçok kadın pazara gitmeden önce bile eşinden izin alır. Tıraş köpüğünü ya da pijamasını eşi olmadan bulamayan çiftler bile var. Bunun adı bağımlılıktır. Genellikle ailede görülen ilişki biçimi ileriki yaşlarda fark etmeden evliliğin de şekli oluverir. İnsanlar evlilik için imza atarken, karşısındakinin hayatının üzerine imza attığını sanır. Oysa her iki tarafında şahsına ait bir dünyası olmalıdır. Bunu beceremeyen eş, karşı tarafın da böyle bir düzen kurmasına müsaade etmez. Evliliklerinde aşırı kısıtlamaya giden çiftler, bir müddet sonra bıkarak, çeşitli sapmalar yaşıyorlar. Özellikle kadınlarda yoğun olarak görülen bu durum, erkeğin üzerinde baskı oluşturuyor. Özgüven eksikliği yüksek olan memleketim kadını, ne kadar şirret olursa, o kadar kocayı elde tutacağını sanıyor. Evlilik zaten özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir kurumdur. İki kişiyi düşünmez zorundayızdır. Bir de üzerine bu tarz yaptırımlar binince, eşlerden biri mutlaka zincirlerinden kurtulmak istiyor. Bu da ilgisizlik, ihanet gibi sevimsiz durumlara yol açıyor.
Peki, ne yapacağız? Ortak yaşam alanımızı belirledikten sonra, kendimiz için zaman ayıracağız. Hobilerimiz (yoksa da edinin), dostluklarımız, yalnız kalma ihtiyacımız gibi isteklerimizi gerçekleştireceğiz. Üstelik, bunu yapmaya başladığımızda, daha özgüveni yüksek bir kadın olacağımızdan, çok daha istenen bir duruma geçeceğiz. Şu bir gerçek ki, özgür kimlik ve özgüven bir kadını her zaman daha seksi yapar. Ayrıca niye böyle dip dibe yaşıyoruz ki? Adam balık tutmaya, maça, arkadaşlarıyla içmeye gitsin. Eve biraz özleyerek dönsün. Siz de bu arada yapamadığınız işleri yapın. (Ev işleri hariç, onlar nasıl olsa bitmez) Sürekli kafasında kurup, eşini dünyanın merkezi haline getirmiş, kuşku ve kuruntu içinde yaşayan kadınlardan biri olmayın.
Bağlılık başka bir düzey ve işin doğru kısmı! Bağımlılık ise sigara gibi, bilinçaltı hep kurtulmak ister ama bırakmaya cesaretimiz ve gücümüz yoktur. Hayatımızdaki bir boşluğu doldurduğunu düşünürüz. İşte, simbiyotik çiftlerde de aynı durum söz konusu, hem birlikte olursunuz, hem de bilinçaltı bir zaman sonra “bırak” diye bağırır. Bu hale gelmeyin.
Şimdi birileri içinden söyleniyor bana. “Ben bu adamı nasıl başıboş bırakayım? Ya çapkınlığa gider, ya kumara, ya içmeye…” diye. İyi de kızlar, nasıl ki bir kadın canı isterse her şeyi yapabilecek güce sahiptir, erkeklerin de bizden farkı yok. İnsanın canı yapmak istesin yeter ki, bahane de, minare de, kılıf da çoook. Bırakın, oh, canın istediğini yapsın demiyorum. Ortasını bulun. Ne olsa erkekler çocuk gibidir!
Birisini, ister eşiniz olsun, ister çocuğunuz, hayatınızın tam ortasına oturtursanız, kendi hayatınızı atlarsınız. Her şeyi gerektiği kadar yapmak lazım. Dünyada önce ben, sonra her kimse o olacak. Siz mutlu olmadan, yanınızdakinin mutlu olması mümkün değil. Siz hastayken, başkasına bakamazsınız. En azından bunu düşünerek, kendinize dönün biraz. Kitap okuyun, şiir yazın, resimle veya el işleriyle ilgilenin, adı önemli değil, yaparken mutlu olduğunuz uğraşlar bulun. Çok yoğun çalışıyorsanız, günde yarım saat en azından kendinize ayırın. Hayat geçiyor! Bir gün gelecek, bu boşa geçen zamana üzüleceksiniz. En büyük yatırım ve zenginlik, insanın kendine yaptığıdır.
Şimdi, oturup düşünün, siz simbiyotik misiniz? İlişkinizi gözden geçirin. Sonuç, “evet!” çıkıyorsa, acil önlem alın. Bağımlılıktan vazgeçin, sevdiğinize ve aşkınıza bağlı olun!
Candan Ünal
İsmi benzer olması sebebiyle antibiyotik ile tedavi edildiği sanılmasın. Simbiyotik ilişkiler genellikle ayrılıkla sonuçlanıyor. Peki, nedir bu simbiyotik? Bağımlılık!
Bağlılık ile bağımlılığı birbirinden ayıramayan çiftlerin sonu. Birçok kadın pazara gitmeden önce bile eşinden izin alır. Tıraş köpüğünü ya da pijamasını eşi olmadan bulamayan çiftler bile var. Bunun adı bağımlılıktır. Genellikle ailede görülen ilişki biçimi ileriki yaşlarda fark etmeden evliliğin de şekli oluverir. İnsanlar evlilik için imza atarken, karşısındakinin hayatının üzerine imza attığını sanır. Oysa her iki tarafında şahsına ait bir dünyası olmalıdır. Bunu beceremeyen eş, karşı tarafın da böyle bir düzen kurmasına müsaade etmez. Evliliklerinde aşırı kısıtlamaya giden çiftler, bir müddet sonra bıkarak, çeşitli sapmalar yaşıyorlar. Özellikle kadınlarda yoğun olarak görülen bu durum, erkeğin üzerinde baskı oluşturuyor. Özgüven eksikliği yüksek olan memleketim kadını, ne kadar şirret olursa, o kadar kocayı elde tutacağını sanıyor. Evlilik zaten özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir kurumdur. İki kişiyi düşünmez zorundayızdır. Bir de üzerine bu tarz yaptırımlar binince, eşlerden biri mutlaka zincirlerinden kurtulmak istiyor. Bu da ilgisizlik, ihanet gibi sevimsiz durumlara yol açıyor.
Peki, ne yapacağız? Ortak yaşam alanımızı belirledikten sonra, kendimiz için zaman ayıracağız. Hobilerimiz (yoksa da edinin), dostluklarımız, yalnız kalma ihtiyacımız gibi isteklerimizi gerçekleştireceğiz. Üstelik, bunu yapmaya başladığımızda, daha özgüveni yüksek bir kadın olacağımızdan, çok daha istenen bir duruma geçeceğiz. Şu bir gerçek ki, özgür kimlik ve özgüven bir kadını her zaman daha seksi yapar. Ayrıca niye böyle dip dibe yaşıyoruz ki? Adam balık tutmaya, maça, arkadaşlarıyla içmeye gitsin. Eve biraz özleyerek dönsün. Siz de bu arada yapamadığınız işleri yapın. (Ev işleri hariç, onlar nasıl olsa bitmez) Sürekli kafasında kurup, eşini dünyanın merkezi haline getirmiş, kuşku ve kuruntu içinde yaşayan kadınlardan biri olmayın.
Bağlılık başka bir düzey ve işin doğru kısmı! Bağımlılık ise sigara gibi, bilinçaltı hep kurtulmak ister ama bırakmaya cesaretimiz ve gücümüz yoktur. Hayatımızdaki bir boşluğu doldurduğunu düşünürüz. İşte, simbiyotik çiftlerde de aynı durum söz konusu, hem birlikte olursunuz, hem de bilinçaltı bir zaman sonra “bırak” diye bağırır. Bu hale gelmeyin.
Şimdi birileri içinden söyleniyor bana. “Ben bu adamı nasıl başıboş bırakayım? Ya çapkınlığa gider, ya kumara, ya içmeye…” diye. İyi de kızlar, nasıl ki bir kadın canı isterse her şeyi yapabilecek güce sahiptir, erkeklerin de bizden farkı yok. İnsanın canı yapmak istesin yeter ki, bahane de, minare de, kılıf da çoook. Bırakın, oh, canın istediğini yapsın demiyorum. Ortasını bulun. Ne olsa erkekler çocuk gibidir!
Birisini, ister eşiniz olsun, ister çocuğunuz, hayatınızın tam ortasına oturtursanız, kendi hayatınızı atlarsınız. Her şeyi gerektiği kadar yapmak lazım. Dünyada önce ben, sonra her kimse o olacak. Siz mutlu olmadan, yanınızdakinin mutlu olması mümkün değil. Siz hastayken, başkasına bakamazsınız. En azından bunu düşünerek, kendinize dönün biraz. Kitap okuyun, şiir yazın, resimle veya el işleriyle ilgilenin, adı önemli değil, yaparken mutlu olduğunuz uğraşlar bulun. Çok yoğun çalışıyorsanız, günde yarım saat en azından kendinize ayırın. Hayat geçiyor! Bir gün gelecek, bu boşa geçen zamana üzüleceksiniz. En büyük yatırım ve zenginlik, insanın kendine yaptığıdır.
Şimdi, oturup düşünün, siz simbiyotik misiniz? İlişkinizi gözden geçirin. Sonuç, “evet!” çıkıyorsa, acil önlem alın. Bağımlılıktan vazgeçin, sevdiğinize ve aşkınıza bağlı olun!
Candan Ünal
Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara;
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
hiç sorma..Ulasilmaz yazdı:aşk ?
Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara;
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
benimkide elektrostatik, manyetik enerji yüklü
...............................~~
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
son gördüğüm örnekte yazılanların ne kadar önemli oldugunu anladım..
simbiyotik -ne demekse- bir ilişki içinde olan bi tanıdıgm vardı,dışardan bakınca ne kadar mutlular,birbirleriyle ne kadar cok ilgilenıyolar dedirtiyodu..
aşırı fedakarlıklar yapıyolardı,birbirlerinin herşeylerinden haberleri vardı,tuvalete giderken bile birbirlerine danışacaklar nerdeyse
bu denli bağımlılığın sonu nereye gider diye düşünürken bi baktık ki boşanıyolar:)
demekki sınırları çizmek gerekiyomuş..
'samimiyet güzeldir,aşırı samimiyet tehlikelidir.' derler..
simbiyotik -ne demekse- bir ilişki içinde olan bi tanıdıgm vardı,dışardan bakınca ne kadar mutlular,birbirleriyle ne kadar cok ilgilenıyolar dedirtiyodu..
aşırı fedakarlıklar yapıyolardı,birbirlerinin herşeylerinden haberleri vardı,tuvalete giderken bile birbirlerine danışacaklar nerdeyse
bu denli bağımlılığın sonu nereye gider diye düşünürken bi baktık ki boşanıyolar:)
demekki sınırları çizmek gerekiyomuş..
'samimiyet güzeldir,aşırı samimiyet tehlikelidir.' derler..
Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara;
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin..
[ Neyzen Teyfik ]
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
herşeyde ölçülü olmak, herşeyde orta yol..
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
Benimkisi numunelik:9
-
- Mesajlar: 189
- Kayıt: 08 Ara 2010, 17:58
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
benm yok
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
yazıyı okudum son paragrafa kadar aklımda şu düşünceler oluşmuştu :aaa bak ne güzel yazmış kız helal olsun sosyal fobik olup ne akıllı zeki farkındalığı yüksek kızlar var diye iç geçiriyordum böylesi bize denk gelmez nerde deli var bizi bulur diyodum ama alıntıymış yaaajuanpr yazdı:İlişkinin amacı birlikte yaşamak, paylaşmak, hayatı tek omuz gibi yüklenmektir. Ancak bu işin dozunu kaçırırsanız, kendinizi simbiyotik bir ilişkinin içinde bulursunuz.
İsmi benzer olması sebebiyle antibiyotik ile tedavi edildiği sanılmasın. Simbiyotik ilişkiler genellikle ayrılıkla sonuçlanıyor. Peki, nedir bu simbiyotik? Bağımlılık!
Bağlılık ile bağımlılığı birbirinden ayıramayan çiftlerin sonu. Birçok kadın pazara gitmeden önce bile eşinden izin alır. Tıraş köpüğünü ya da pijamasını eşi olmadan bulamayan çiftler bile var. Bunun adı bağımlılıktır. Genellikle ailede görülen ilişki biçimi ileriki yaşlarda fark etmeden evliliğin de şekli oluverir. İnsanlar evlilik için imza atarken, karşısındakinin hayatının üzerine imza attığını sanır. Oysa her iki tarafında şahsına ait bir dünyası olmalıdır. Bunu beceremeyen eş, karşı tarafın da böyle bir düzen kurmasına müsaade etmez. Evliliklerinde aşırı kısıtlamaya giden çiftler, bir müddet sonra bıkarak, çeşitli sapmalar yaşıyorlar. Özellikle kadınlarda yoğun olarak görülen bu durum, erkeğin üzerinde baskı oluşturuyor. Özgüven eksikliği yüksek olan memleketim kadını, ne kadar şirret olursa, o kadar kocayı elde tutacağını sanıyor. Evlilik zaten özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir kurumdur. İki kişiyi düşünmez zorundayızdır. Bir de üzerine bu tarz yaptırımlar binince, eşlerden biri mutlaka zincirlerinden kurtulmak istiyor. Bu da ilgisizlik, ihanet gibi sevimsiz durumlara yol açıyor.
Peki, ne yapacağız? Ortak yaşam alanımızı belirledikten sonra, kendimiz için zaman ayıracağız. Hobilerimiz (yoksa da edinin), dostluklarımız, yalnız kalma ihtiyacımız gibi isteklerimizi gerçekleştireceğiz. Üstelik, bunu yapmaya başladığımızda, daha özgüveni yüksek bir kadın olacağımızdan, çok daha istenen bir duruma geçeceğiz. Şu bir gerçek ki, özgür kimlik ve özgüven bir kadını her zaman daha seksi yapar. Ayrıca niye böyle dip dibe yaşıyoruz ki? Adam balık tutmaya, maça, arkadaşlarıyla içmeye gitsin. Eve biraz özleyerek dönsün. Siz de bu arada yapamadığınız işleri yapın. (Ev işleri hariç, onlar nasıl olsa bitmez) Sürekli kafasında kurup, eşini dünyanın merkezi haline getirmiş, kuşku ve kuruntu içinde yaşayan kadınlardan biri olmayın.
Bağlılık başka bir düzey ve işin doğru kısmı! Bağımlılık ise sigara gibi, bilinçaltı hep kurtulmak ister ama bırakmaya cesaretimiz ve gücümüz yoktur. Hayatımızdaki bir boşluğu doldurduğunu düşünürüz. İşte, simbiyotik çiftlerde de aynı durum söz konusu, hem birlikte olursunuz, hem de bilinçaltı bir zaman sonra “bırak” diye bağırır. Bu hale gelmeyin.
Şimdi birileri içinden söyleniyor bana. “Ben bu adamı nasıl başıboş bırakayım? Ya çapkınlığa gider, ya kumara, ya içmeye…” diye. İyi de kızlar, nasıl ki bir kadın canı isterse her şeyi yapabilecek güce sahiptir, erkeklerin de bizden farkı yok. İnsanın canı yapmak istesin yeter ki, bahane de, minare de, kılıf da çoook. Bırakın, oh, canın istediğini yapsın demiyorum. Ortasını bulun. Ne olsa erkekler çocuk gibidir!
Birisini, ister eşiniz olsun, ister çocuğunuz, hayatınızın tam ortasına oturtursanız, kendi hayatınızı atlarsınız. Her şeyi gerektiği kadar yapmak lazım. Dünyada önce ben, sonra her kimse o olacak. Siz mutlu olmadan, yanınızdakinin mutlu olması mümkün değil. Siz hastayken, başkasına bakamazsınız. En azından bunu düşünerek, kendinize dönün biraz. Kitap okuyun, şiir yazın, resimle veya el işleriyle ilgilenin, adı önemli değil, yaparken mutlu olduğunuz uğraşlar bulun. Çok yoğun çalışıyorsanız, günde yarım saat en azından kendinize ayırın. Hayat geçiyor! Bir gün gelecek, bu boşa geçen zamana üzüleceksiniz. En büyük yatırım ve zenginlik, insanın kendine yaptığıdır.
Şimdi, oturup düşünün, siz simbiyotik misiniz? İlişkinizi gözden geçirin. Sonuç, “evet!” çıkıyorsa, acil önlem alın. Bağımlılıktan vazgeçin, sevdiğinize ve aşkınıza bağlı olun!
Candan Ünal
bu arada kim bu candan ünal
İnsan neden aldanıyor herşeye ?
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
oldu oldu platonik oldu..caferali yazdı:olsa olsa platonik olurdu.
de te fabula narratur
-
- Mesajlar: 952
- Kayıt: 19 Ağu 2011, 23:26
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
Bir başladı mı diğer türler de arkasından gelir merak etme.caferali yazdı:oldu oldu platonik oldu..caferali yazdı:olsa olsa platonik olurdu.
Re: Aşkınız Simbiyotik mi?
paltonik.... daima platonik kalmalı.. en iyisi....
eski nick : triyandafilis