hep kaybetmek...

Cevapla
nikopol
Mesajlar: 23
Kayıt: 09 Haz 2011, 21:33

hep kaybetmek...

Mesaj gönderen nikopol »

"hep kaybedeceğini bilmektir biraz da.. bu daha küçük yaşlarda verir sinyallerini. ilkokulda sınıfın topluca şaka yapmaya karar verdiği çocuk o'dur, daha 8-9 yaşında bütün sınıf, işaret parmağını kendine doğru uzatmış gülerken ilk kez farkeder bir şeylerin ters gittiğini. eve gittiğinde ağlayan bir anne, bağıran bir baba ile karşılaşır. cesaretini zar zor toplar belki, babasına anlatmaya çalışır,"bana güldüler" der, "git lan başımdan" cevabı ve belki bir de elinin tersi ile atılan bir tokat.. o an bir daha cesaretini toplamamaya yemin eder. ama küçüktür daha unutacaktır mutlaka.

orta okul yıllarında bi aşk macerası yaşar, aşk hüsranı da denebilir. muhtemelen hoşlandığı kızın erkek arkadaşı tarafından (ki kimse onun bir erkek arkadaşı olduğunu söylememiştir ona) ağzı burnu kırıldığında, bir kez daha hatırlar ne olduğunu. anne aynı anne, baba aynı baba.. "üstün başın kan, allah belanı versin senin" diyen anne. "seni okula itlik yap diye mi gönderiyoz lan, ,, herif" diyen baba.evet bu sefer gerçekten karar verir bir daha cesaretini toplamayacağına. istese de toplayamayacaktır zaten..

lise hayatı daha da korkunç olur. yaş büyüdükçe sorunların gerçekliği de acısı da büyür. 5-6 kişi işlenmiş bir suçun cezası üzerine kalır. disiplin cezası, ailenin her zamanki tavrı, yalnızlığı, ümitsizliği ve hep kaybedeceğini artık ciddi ciddi anlaması..

gidebilirdiyse eğer üniversite de cehennem olacaktır ona. belki ilk gittiği günlerde bi hoşgeldin kavgasında nasibini alacaktır yine kaderinden. ya da aşık olacaktır belki, hiiiiç olmaması gereken birine. aşık olduğu kız cafeteryada o güzel arabası olan çocuğun kucağında oturuyordur. kendi de güler bir an, türk filmi tadında yaşıyorum diye. o yıllarda şaka yapıp kendi kendine, "dalga geçersem belki kaybetme mahkumiyetimle, belki canımın acıdığını hissetmem" der..

okul biter bir şekilde,askerlik yapılır. en çok dayağı yiyerek hem arkadaşlarını hem de üstlerini şaşırtır. askerlik biter dönülür..çok önceden biliyordur o olacakları, tabii ki iş bulamayacaktır. ve bulamaz da uzun süre. en son zar zor bulur belki günlerce süren perişanlığın ardından. yaşıyorsa annesi münasip gördüğü bir kızla evlendirir onu. belki bundan sonra düzelir bir şeyler diye ümit eder.. daha da kötü olacağını bilir de, kendine bile söylemek istemez.. it gibi çalışır saatlerce. eve gelir. hiçbir şeyden memnun olmayan, ağlayan, bağıran, sevmeyen, sevilmeyen bir kadın karşılar onu her akşam. adet yerini bulsun diye yapılmış bir çocuk eklenir bir de hikayeye.. farkında değildir belki hep kaybedecek birini daha dünyaya getirdiğinin.. hasta, sefil, yarı aç-yarı tok, kavga gürültü içinde büyür çocuk, okula filan başlar. ve beklenilen olur. tam okul zamanında işsiz kalır. çocuk olanların farkında pek değilse de, annesi evi ve babasını terkedip gidince o da anlar ne olduğunu..

sonrası mı? herkes istediiği gibi tamamlasın.. isteyen, dün gazetenin üçünü sayfasında gördüğü "32 yaşındaki bilmemkim ondördüncü kattan atlayarak intihar etti" başlıklı haberdeki bilmemkimin kim olduğunu tahmin etsin. ya da dün gezerken "abi mendil istiyon mu abi, abi sakız verim mi abi" diye peşine takılan ufaklığın kim olduğunu da tahmin edebilir mesela..."

alıntıdır
var

Re: hep kaybetmek...

Mesaj gönderen var »

Alıntıların kaynağı ve yazarı belirtilmelidir. Ne okuyacağımızı bilelim.
Cevapla