GÜNDELİK HAYATINDAN RENKLERLE ESKİ ISTANBUL

Cevapla
sanguine

GÜNDELİK HAYATINDAN RENKLERLE ESKİ ISTANBUL

Mesaj gönderen sanguine »

GÜNDELİK HAYATINDAN RENKLERLE ESKİ ISTANBUL

Resim


İstanbul'un suyundan içerek ona aşık olan ve bu aşk ile memleketini terk edip tası tarağı toplayanak İstanbul'a yerleşen Mehmet Mazak, sevgilisinin tarihi değişimini yazdı.

"İstanbul, üç dünya imparatorluğuna, Roma, Bizans ve Osmanlı Türklerine başkent olmuş,1600 yılı aşan bir süre boyunca 120 den fazla imparator ve sultanın hüküm sürdüğü mağrur şehir. Bu özellikleri ile yeryüzünün nadide beldesi. Yedi tepe üzerine kurulu İstanbul, Türk sanatının şaheserlerini, tepelerine kondurmuş "taçlar" gibi, Sultan camileri ile süslüdür. Bu görünüş şehrin siluetine her yönden güzel, muhteşem ve huzur verici bir manzara olarak aksetmektedir. İstanbul’un keyfi ve ihtişamı Süleymaniye’dir.

İstanbul, şair ile arkeologun, sefir ile tacirin, prenses ile gemicinin, kuzeyli ile güneylinin, hepsinin aynı hayranlık duygusuyla haykırdığı âlemşümul ve son derece büyük bir güzelliktir.

İslam dünyasının “bir tarafı karaya, iki tarafı denize bakan şehir” dediği “Ümm-i Dünya”, dünyanın anası olan bu şehrin siluetinin denize aks etmesinden dolayı ortaya çıkan manzaranın âlemde bir eşi ve benzeri bulunmayan, iki kıta ve üç deniz, işte size İstanbul"

Bu satırlarla başlıyor Mehmet Mazak'ın "Gündelik Hayatından Renklerle Eski İstanbul" adlı eserinin önsözü.

Resim


Mersin'in Erdemli ilçesinde yaşar iken 1983 yılında 12 yaşında iken ilk kez gelip gördüğü ve bahar aylarında suyunu içtiği Tophane Çeşmesi’den aldığı hazzın etkisiyle İstanbul'a aşık olan yazar, hasrete fazla dayanamayıp, 1991 yılında tası tarağı topladığı gibi yerleşiyor İstanbul'a.

Yerleşmekle de yetinmiyor ve İstanbul üzerine kitaplar kaleme alıyor. Bugün artık İstanbul’un geçmişte yaşadığı gündelik hayatı ve kültürü üzerine kitaplar ve makaleler kaleme alma bahtiyarlığına kavuşmuş bir yazar olarak İstanbul'un tarihe gömülmüş güzelliklerini tanımayanlara ve tanımayanlara anlatmaya devam ediyor...

Ve diyor ki Mehmet Mazak, "İstanbul “bin sevgilisi olan peri kızı”, güzeli arayanla korkuncu arayan burada en cüretli arzularını yerine getirir. İstanbul bir Babil’dir, bir dünyadır, âlemin yaratılmasından önceki karışıklıktır. Hiçbir şehir içinde yaşayan halkın tabiatını ve felsefesini İstanbul kadar iyi temsil edemez. İstanbul bir aşktır, bir masaldır. İstanbul’u gören sevdasına tutulduğu aşkını ömrü buyunca unutmaz, arar durur. Eski bir İstanbul deyimi vardır: ”Tophane Çeşmesi’nin suyunu içenin devası yoktur, ömrü boyunca sevda çeker” demektedir..."



Eser, şehirlerin de tıpkı insanlar gibi hayatın ve dünyanın ritmine uyarak değişim geçirmekte" olduğuna dikkat çekiyor. Bilim ve tekniğin ilerlemesiyle birlikte 19. yüzyıldan sonra yaşanan değişimin öncesine oranla daha hızlı bir seyir takip ettiğinin altını çiziyor ve günümüzde ise 'yeni' ile 'eski'nin arasındaki zaman farkı gittikçe daraldığını belirtiyor.

Bir dünya şehri ve imparatorluk başkenti olması sebebiyle dünyanın belli başlı büyük şehirlerinde yaşanan değişimdennasibini alan İstanbul'un özellikle gündelik hayat çerçevesinde yaşadığı değişim, Mehmet Mazak tarafından hazırlanan ve Boğaziçi ve Kayıklar, İçecek Kültürü, Çevre ve Temizlik Kültürü, Aydınlatma Kültürü başlıkları altında yazılan makalelerden oluşan bu kitapla resmedilmeye çalışıyor.

Yazar, "Osmanlı dönemi İstanbul’unun gündelik yaşantısı ve kültürü ile ilgili çeşitli dönemlerde kaleme alıp, değişik dergilerde yayımladığım makalelerimin bir kısmını bu eserde birleştirmeyi uygun gördüm.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde İstanbul’un gündelik hayatından kesitler sunmaya çalıştığım makalelerim dört ana başlık altında bulunmaktadır: Boğaziçi ve Kayıklar, İçecek Kültürü, Çevre ve Temizlik Kültürü, İstanbul’da Aydınlatma Kültürü olarak belirtebiliriz. Bu eserde Yeditepe’den yansıyan dört farlı yaşantıyı kategorize ederek okuyucu ile buluşturmaktan son derece mutluyum" diyor.


Resim


Gündelik Hayatından Renklerle Eski İstanbul adlı eser Boğaziçi ve Kayıklar ile başlıyor. Bu bölümde, Boğaziçi’nde Minyatür Su Sarayları, Su Perileri ile Dans, Suyun Efendileri olarak tanımlanan kayıkçılar ile tanışıyoruz. Boğaziçi’nde Mehtap Seyrinin doğurduğu romantizmle ilerliyon konular ve Şehr-i İstanbul’da Kayıklar ve Kadınlar ile hasbihal ederken birden Üsküdar’dan Göksu’ya giden bir kayık iken buluyor okur kendi kitabın saygaları arasında..

Kitabın ikinci bölümü çevre ve temizlikle alakalı makalelerden oluşuyor; Fetihten Sonra İstanbul’un Temizlik İşleri: Arayıcı esnafı, Şehremaneti Döneminde İstanbul’un Temizlik İşleri: Tanzifat esnafı ve Dersaadet Sokaklarında İlk Hanım Elleri: Kadın çöpçüler ile tanışıyoruz bu bölümde...

Osmanlı'nın içeçek ve aydınlanma kültürü ile süren bölümlerde de tadına doyulmayan leziz su kaynaklarında İstanbul'un fenerle aydınlanan sokaklarına uzanıyor ve elektrikle tanışmasına şahitlik ediyoruz...

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internek üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz...
Cevapla