Otobüs Düşleri - II

Sosyal fobi ve psikoloji üzerine makaleler..(Lütfen yazının kaynağını belirtiniz)
Cevapla
deagolbrandybuck

Otobüs Düşleri - II

Mesaj gönderen deagolbrandybuck »

Otobüse binen özürlü adam, sarsıla sarsıla, dengede durmaya çalışarak, arka tarafa doğru ilerliyor. Bu halde varabildiği son nokta, otobüsün ortası oluyor. En yakın koltuğun kenarına tutunuveriyor. Halinden hiç rahatsız değil, gülümsüyor.

Ben dahil herkes birinin ona yer vermesini bekliyoruz; sonunda kimse kalkmıyor yerinden. Özürlü adam ayakta kalıyor...

İçimde çok derin ve güçlü bir duygu, ona yer vermemi söylüyor ama yerimden kalkmıyorum. Kendime bahaneler uyduruyorum; kendime yorgun olduğumu, başımın döndüğünü, kitap okumak isteğimi söylüyorum, hepsi yalan. Yalan olduğunu söylüyorum kendime, yerimden de kalkmıyorum yine. Yalancı olduğumu bir güzel itiraf ediyorum kendime. Bir sonraki durakta çok yaşlı bir adam biniyor otobüse. Yine herkesin içinde aynı kavga. Kimsede hareket yok, yaşlı adam orta kapının önünde ayakta kalıyor. Yine aynı mahkemeler içimizde. Bu kez yaşlı adam içimizin yargıcı;

-Hepsi dışarı bakıyor beni görmemiş gibi. Hepiniz yaşlanacaksınız oysa!

Hepimiz yaşlanacağız ama inat işte. Hiçbirimiz yer de vermeyeceğiz kimseye o günlere dek. Yaşlılara ve özürlülere yer vermeyi kim icat etti acaba, bu bir gelenek mi, toplum kuralı mı, ne? Biz anladık ki bugün otobüste, yaptırım gücü pek kalmamış ama öğrenilmiş.

Üzgünüm, üzgün olduğumda tüm insanları çok çirkin buluyorum. İnsanları çirkin buldukça objelere takılıyorum. Gözlerimin gölgesi düşüyor her objeye. Çantalar, küpeler, saatler, otlar, düğmeler, direkler, afişler, perdeler, kapı kolları, gözlükler, saksılar, kaldırımların sarı beyaza boyanmış kenarları, ha-yatın içinde fazlasıyla var olan ama insanlara baktığım için dikkat etmediğim herşey. İnsanlar çirkin olunca, bu sonsuz detaylar gözalıcı kalıyor insanın yanında. Bulutları keşfediyorum, bulutlu insan yüzlerinin dışında ve çok uzun bir gemi görüyorum denizde. Büyüklüğü anlamsız kalıyor denizdeyken. Uzun zaman önce seyrettiğim bir film olan "Water World" deki gibi bir dünya hayal ediyorum, objelerin sonsuz değerli olduğu. Üzgün olduğum zamanlarda her detay bir inci benim için.

Durakta otobüs bekleyen bir adama takılıyor gözlerim. Çirkin, hem de oldukça. Arkasında duran genç adamsa güzel, yakışıklı denilen tiplerden. İnsanlara güzel, yakışıklı gibi ilk yakıştırmayı kimin yaptığı takılıyor aklıma. Tıpkı yaşlı ve sakatlara yer verenin ilk kim olduğunu ve tüylerini alan ilk kadını merak etmem gibi. İnsanları yargılıyoruz ellerinde olmayan görünüşleri yüzünden. İnsanlar ne zamandan beri etrafındaki diğer insanları güzel ve çirkin diye nitelendiriyorlar acaba?

Bunların öğrenilmiş şeyler olduğunu biliyorum. Hepimiz birer öğrenilmiş hayatı yaşıyoruz. Çoğumuzun umrunda bile değil, bize ait olmayan, öğrenilmiş hayatları yaşıyor olmamız. Farkedenler, öğrenilmiş tavırlarla bunları yıkmaya çalışsalar da tepkilerini bile öğrendiklerinden uyguluyorlar.

İnsanları güzel, çirkin diye yorumlamam da, yaşlı ve özürlü insanlara yer vermem fikri de öğrenilmiş duygularım. Öğrendiğim için uyguluyor oluşum saçma gelse de, uygulamaya devam ediyor; yapmayınca da öğretildiği gibi üzülüyor ve utanıyorum. Bir birey değilim, düzenin devamını sağlayan bir piyonum sadece. Öğrenmeye devam ederek yaşıyorum. Öğrendiğim gibi durağa henüz çok varken yerimden kalkıp, inme düğmesine basıyorum. Son durakta iniyorum, geçen gün küçük çocuğun ellerinin arasındaki başı sarsılarak kustuğu fidanın yanından geçiyorum. Fidanın dibindeki toprak tertemiz, yeşil otlar çıkmış bile. Kusmuktan eser yok, hayat yeniliyor kendini. Böyle öğrendiği için belki, belki de ihtiyacı olduğundan...

ALINTI - Sezen Çalık
Kullanıcı avatarı
BiR UMUT VAR
Mesajlar: 2312
Kayıt: 23 Ara 2006, 15:08
Konum: kendini unuttuğu yerden

Mesaj gönderen BiR UMUT VAR »

güzel yazı..bundan 5 yıl önce ajandama yazdığım yazıyla çok ortak yanları var...biz sf lilerde bazen kalkmıyoruz.çünkü oturarak kendimizi güvende daha rahat hissediyoruz.sanki ayaktayken terleyeceğiz kızaracağız korkusu oluşuyor beynimizde ...herneyse...vicdanımız kalk diyor nefimiz otur...
BİR UMUTLA BAŞLAR HERŞEY...
Cevapla