İtaat

Sosyal fobi ve psikoloji üzerine makaleler..(Lütfen yazının kaynağını belirtiniz)
Misanthrope

İtaat

Mesaj gönderen Misanthrope »

ekşi sözlüğün "itaat" başlığından alıntıdır. provokatif bulmayacak kadar açık görüşlü olduğunuzu umarak buraya ekliyorum

--------------------------------------------------

yüksek kültürlerin birinci sorunu. duygusal engellilik sorununun ana kaynaklarından birisi.

itaat, en bilinen şekliyle bir otoriteye bağlı olmak, davranışları ve düşünceleri otoritenin isteği doğrultusunda kontrol etmektir. otoriteye teslim olma davranışıdır. kökeni yine çocukluğa iniyor.

küçük bir çocuk hayatını tümüyle ebeveynleriyle uzlaşmak yoluyla sürdürebilir. ebeveynlerle uzlaşmak aslında bir varoluş sorunudur. yaşama içgüdüsünün dayatmasıdır. çocuğunun ağlamasını, acıkmasını, uykusunu, “yaramaz” davranışlarını denetim altına almak isteyen ebeveyn, çocuğunun davranışlarını onu bir takım şeylerden mahrum ederek kontrol eder. bu ise çocukta bir varoluş kaygısı, bir hayati tehlike duygusu oluşturur. hayatta kalabilmek için çocuk ebeveynle uzlaşır. bu uzlaşma sırasında ebeveynin istemediği ama çocuğun normal olarak ortaya koyduğu davranış yabancılaştırılır. kişi, kendine yabancılaşır. kendi içinden gelen davranışlar bir kenara itilir. hayatını sürdürebilmek için kendiliğini reddeden çocuk, kendi isteklerine karşı da yabancılaşır. karşısındaki insanın dayattığı davranışı benimser.

burada ilk sorun kişinin kurtulmaya çalıştığı, reddettiği, içeride bir yerlere hapsettiği kendiliği ile ilgili ortaya çıkan “yabancı düşmanlığı”. diğeri ise kişinin itaati benimsemesi ve başkalarına da itaati benimsetmesi, arkadaşlarının, yanında çalışanların, emrindekilerin ve daha da vahimi çocuklarının da itaat etmelerini istemesi. yabancı düşmanlığı ile ilgili olarak (bkz: yabancı düşmanlığı/@antropolog)

karşısındaki insanın dayattığı davranışı benimseyen bireyin kendine yabancılaşmasından bahsetmiştik. insanın reddettiği kendiliği, sırf kendisi reddetti diye kaybolmuyor tabii. içerilerde bir yerlerde duruyor. kişi, karşılaştığı insanlarda bu reddettiği davranışı gördüğü zaman, kendine olan düşmanlığı ortaya yeniden çıkıyor ve bir yansıtma * davranışı geliştiriliyor. yani nefret edilen kendilik yüzünden, artık karşısındaki insana bir düşmanlık besler hale geliyor insan. sırf onun yapamadığı şeyleri yapabildiği için nefret ediyor.

küçüklükten beri sürekli olarak itaat etmenin erdeminin öğretildiği toplumlarda, günümüzün “yüksek kültürlerinde”, sürekli kendimizden nefret ederek, sürekli kendimizi gördüğümüz her şeyden nefret ederek yaşıyoruz. böyle yetiştirilip büyütülüyoruz. metallica’nın the unforgiven şarkısındaki gibi: “through constant pain disgrace/the young boy learns their rules”.

itaat eğitimi almış insanların kendilerini rahat hissettikleri bir nokta var: kendilerine itaat eden birilerinin olması. kendini besleyen bir kısır döngü oluşturuyor itaat davranışı. sürekli itaat ederek yaşıyoruz ve kendimizi daha rahat hissedebilmek için itaat eden birilerine ihtiyaç duyuyoruz. kaybettiğimiz kendimize saygının yerini alıyor itaatin yapay saygısı. sürekli kendine yabancı, kolaylıkla itaat eden, kendiyle barışık olmayan insanlar yetiştirip duruyoruz.

doğuştan gelen bir takım yatkınlıklar söz konusu olsa bile, daha çok öğrenmeyle ilişkilendiriliyor itaat etme eğilimi. bir cizvit misyoneri, 1600’lü yıllarda amerika kıtasına gidiyor. bir kızılderili kabilesine hristiyanlığı öğretiyor. o zamana kadar kendi halinde yaşayan, kendi istediği gibi davranan insanlar birden bire itaat etmeye ve buyruk vermeye başlıyor. bazıları tanrı’ya itaati o kadar abartıyor ki yemek bile yemeden gece gündüz ibadet etmeye başlıyor. tanrı’ya itaat etmeyenleri cezalandırmaya başlıyorlar. küçük çocuklar bile kendi aralarında oynadıkları oyunlarda birbirlerine ceza verir hale geliyorlar. bütün toplum bir itaat dalgasıyla sarsılıyor ve bazıları “tanrı’ya itaat ettiği için ve itaatin ne demek olduğunu bildiği için fransızların çok yüce insanlar olduğunu” söylüyor.

içerisinde doğup büyüdüğümüz kültürlerin, ileri medeniyetlerimizin, parlak isimlere sahip partilerimizin, afrika kıtasının cetvelle çizilmiş sınırlara sahip devletlerinin varoluş sebebidir itaat. insana yakışmayan bir davranış olarak bir gün tarih kitaplarında yerini alacağını umuyorum.

itaati atlara ve itlere bırakmadıkça insana rahat yok. insanın itaatle işi yok.
Kullanıcı avatarı
domates
Mesajlar: 837
Kayıt: 18 Haz 2008, 16:02

Mesaj gönderen domates »

itaatten kurtuluş yok gibi. Toplumsal çoğunluğa itaat eden, tanrıya itaat eden, töreye itaat eden, ideolojilere itaat eden vs vs
İtaat edilen çok şey var hepsi de insanın çıkarı için. İnsan yaşadığı çevrede rahat yaşayabilmesi için çevreye uyum sağlamalı. Ya da devletin resmi bir ideolojisi varsa (ulusçuluk, sosyalizm, falan filan) bunlara uyum sağlamalı.
Uyumsuzsan barınamazsın. Tamamen çıkar amaçlı görüyorum ben.

Ya koyun olmalısın ya da kendi koyunlarının çobanı! Çoban olsan da üstünde biri var. Kısır bir döngü. Aslında herkes koyun, kendini çoban zannedenler de!
Toplumsal otoritenin, geleneğin zindanında herkes.

Gencebay'ı çok severim. Bir şarkısının girişinde alakasız ama anlamlı bir şiir okumuştu.
Her sürünün bir çobanı vardır
Çobanını koyun seçmez

... diye devam eden bir şiirdi.

Son söz: bence insanın en büyük özelliği, seçme özelliği ya da irade başka bir deyişle. İnsan çobanını kendi seçmeli (bilinçli seçimden bahsediyorum, dayatılanlardan birini mecburen seçmekten değil)
sosyalfobi : geçici çekingen zar
eeliff
Mesajlar: 98
Kayıt: 20 Eyl 2007, 13:23

Mesaj gönderen eeliff »

bence de itaat insana göre deil itaat insanı kendine yabancılaştırır özgürlüğünü kısıtlar
''Sana rahatsızlık veren hiçbirşey, sana ait değildir.''
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

Bu konuyla birazda ilintili olarak düşündüğüm bir söz var müsadenizle onu yazmak istiyorum. bu söz rus düşünür bakunin'e* ait; "Her emir özgürlüğün suratında patlayan bir tokattır."

*bakunin'in görüşlerini tasvip etmiyorum/desteklemiyorum ancak bu sözü bana anlamlı geliyor.
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Kullanıcı avatarı
domates
Mesajlar: 837
Kayıt: 18 Haz 2008, 16:02

Mesaj gönderen domates »

Bakunin anarşizmi savunanlardan biriydi galiba. Zaten anarşizm ile "itaat" kavramı birbiriyle çok ilintili şeyler.
Anarşizmin özü de itaate başkaldırı, her tür otoriteyi reddir.
Uçlarda olan her şey gibi çok yanlış fikirleri de mevcut bence.
sosyalfobi : geçici çekingen zar
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

domates yazdı:Bakunin anarşizmi savunanlardan biriydi galiba. Zaten anarşizm ile "itaat" kavramı birbiriyle çok ilintili şeyler.
Anarşizmin özü de itaate başkaldırı, her tür otoriteyi reddir.
Uçlarda olan her şey gibi çok yanlış fikirleri de mevcut bence.
Evet, bakunin anarşizmin teorisyeni sayılır. tabi kropotkin,malatesta ve proudhon'u unutmamak gerekir(tarihte ilk anarşist sıfatını kullanan düşünürdür proudhon) ancak bakuninde proudhonda marxla girdikleri teorik tartışmalarda yenik düşmüştür. hatta 1.enternasyonalde tasfiye edilmiştir.

Doğru.. bende anarşizmin çoğu yerinde hata görüyorum ve desteklemiyorum. bana ütopik geliyor. eğer ki gerçekleşecekse bile çok uzun bir evre geçirmelidir insan oğlu,nam-ı diğer homo sapiensler :D

(gözünüzün yağında çift sarılı yumurta kırayım bunu da kilitlemeyin. burada siyasi tartışma yapmıyoruz,felsefi fikir alışverişi yapıyoruz. anlayışınız için şimdiden teşekkürler admin abiler/ablalar)
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Kullanıcı avatarı
domates
Mesajlar: 837
Kayıt: 18 Haz 2008, 16:02

Mesaj gönderen domates »

(evet kilitlemeyin. ideoloji savaşı olmayacak. barış :smt058 )

bi ara anarşist.com muydu öyle bir foruma giriyordum. O forumdaki elemanların farklı farklı anarşizm algılarının olduğunu gördüm. Kapatılmış bir siteydi. Erişimi yasaklanmış (ne kadar sevmesem de bu engellemeler yüzünden anarşizme sempati duymaya başladım).

O forumda güzel bir söz görmüştüm "bu yolları parkları devlet yapmazsa kim yapacak ? suyu elektriği eve kim nasıl ulaştıracak.yolları insanlar yapsa yol başına belki de geçiş ücreti alırlar.anarşizm , insanların tamamı -ya da salt çoğunluğu- iyi niyetli olmadan imkânsız" diye. Eleman güzel yazmış.

Her dönemde kapital biriktiren göbek sahibi insanlar olacaktır. Rahat yaşamak varken neden başkası ile kendi rahatlığını paylaşsın ki?

Başkaldırı ama her otoriteye değil, adaletli her otoriteye itaat edilmeli diye düşünüyorum. Adalet kavramı da uzunca tartışılmalı, yanında eşitlikte beraber götürülmeli.
Konuşulacak çok şey var.
sosyalfobi : geçici çekingen zar
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

domates yazdı:(evet kilitlemeyin. ideoloji savaşı olmayacak. barış :smt058 )

bi ara anarşist.com muydu öyle bir foruma giriyordum. O forumdaki elemanların farklı farklı anarşizm algılarının olduğunu gördüm. Kapatılmış bir siteydi. Erişimi yasaklanmış (ne kadar sevmesem de bu engellemeler yüzünden anarşizme sempati duymaya başladım).

O forumda güzel bir söz görmüştüm "bu yolları parkları devlet yapmazsa kim yapacak ? suyu elektriği eve kim nasıl ulaştıracak.yolları insanlar yapsa yol başına belki de geçiş ücreti alırlar.anarşizm , insanların tamamı -ya da salt çoğunluğu- iyi niyetli olmadan imkânsız" diye. Eleman güzel yazmış.

Her dönemde kapital biriktiren göbek sahibi insanlar olacaktır. Rahat yaşamak varken neden başkası ile kendi rahatlığını paylaşsın ki?

Başkaldırı ama her otoriteye değil, adaletli her otoriteye itaat edilmeli diye düşünüyorum. Adalet kavramı da uzunca tartışılmalı, yanında eşitlikte beraber götürülmeli.
Konuşulacak çok şey var.
Evet bu yüzden anarşizm bana çok çocuksu ve maceracı geliyor. anarşizm felsefi ve siyasi perpektifte sol tarafta yer alır ve sol argümanlarda taşıdığı bir gerçektir, yalnız anarşizmin temel sorunu herşeyi oldu bittiye getirme çabasıdır. dünyada 6 milyar insan var bu 6 milyar insanın bilinç ve algı düzeylerini değiştirmek,yaşam alışkanlıklarını değiştirmek o kadar kolay değildir. diğer felsefi görüşleri sunarak başlayayım ben...

Sosyal demokraside aynı yelpazede yer alır ancak diğer takımdaşlarına nazaran daha ılıman bir görüştür. kapitalizm ve emek arasındaki bir dengeden bahseder,yani hem patronu hem işçiyi savunur. vahşi kapitalizme karşıdır.
ancak sosyal demokrasinin atladığı bir nokta var;kapitalizm asla palazlanamaz. sürekli büyür,büyür. buna istinaden ünlü sosyolog marx'ın bir sözü vardır(kapitalizm gölgesini satamadığı agacı keser). nasıl ki bir aslan ceylan öldürmeden yaşayamazsa,yada bir akbaba leş yemeden yaşayamazsa kapitalizmde sürekli olduğu yerde kalmaz büyür ve bu da emperyalizmi(modern sömürgecilik)-şimdi olduğu gibi- doğurur. ancak gerçek olan bir nokta varki bu görüş anarşizme nazaran biraz daha akla yatkın gelmektedir.(şuan için)

Diğeri sosyalizm.. şimdi sosyalizm, devrimle mümkündür ve sosyalizm tek başına bir ideoloji değildir önce onu belirteyim. sosyalizm komunal yaşama yani komünizme geçiş için bir araçtır. yani sosyalizm ülkeler bazında yönetim biçimi, komünizm ise enternasyonal bir yönetim biçimi. işte anarşist düşünürlerin atladığı nokta burada. insanlık kapitalizmi yaşarken birden komünizme,sınırsız sınıfsız,sömürüsüz yaşama geçemez. tam burada sosyalizm devreye giriyor ve lokal olarak komünizmin ülkelere uyarlanmış biçimi yaşanıyor ve tüm dünyada bu yönetimler baş gösterince toplum kendi kendini yönetmeye ve eşit,adil yaşamaya adapte oluyor böylece sınırlar ve baskı organları kendi kendine sönümleniyor.

birde son zamanlarda baya revaçta olan başka bir tez var oda francis fukuyamanın ideolojilerin sonu/ends of ideology.

Bu görüş ise geçmişteki tüm ideolojilerin öldüğünü kalıcı olacak ideolojinin liberal demokrasiler olduğunu,insanların felsefi olarak erginlik düzeyine ulaştığını savunur.
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

itaat aslında olması gereken bir şey ancak problem herşeyin dayatılarak ve alternetifsiz verilmesi.modern eğitim sisteminde -ki ne kadar modern olduğu da tartışılır- ebeveyn çocuğa yanlış gördüğü birşeyi yapma deyip dkte etmez.çocuğa onun nelerinin kötü olduğunu sonucunda ne tür kötü durumlarla karşılaşacağını söyler, ve çocuğu yumuşak bir üslupla yolundan döndürmeye çalışır.peki bu olmazsa,düşününki çocuğunuz göz göre göre ateşe atlıyor.o zaman "bazen sertlikte merhamettendir" sözünü uygulamak gerekiyor.sertlik derken vurup-kıralım demiyorum ama bazen zorlamaylada olsa yaptıralım.tabi her durumda geçerli ve gerekli değildir,bazen az tehlikeli ve riskli olan işlerde çocuğa sırf yanlışları tatması için fırsat vermeliyiz ama bu kararlar hayatını etkileyecekse "bırakalım ne yaparsa yapsın" diyemeyiz.onun kişisel alanına tecavüz etmedende doğru taraflara yönlendirebiliriz.
işin bir de şu boyutu varki; birçok öğretmenlik okuyan arkadaşlar idealist olarak mesleğe başlıyor.kesinlikle çocuk dövmeyeceğim,onlara bağırıp kızmayacağım,demokratik olacağım..." gibi söylemleri çokça duyuyoruz ancak evde bunları görmeyen ve dayağa,dikta rejimlerine,bağırmalara alışan çocuklar tabiki okulda güzel bir ortam görünce -tabiri caizse- peynir gibi eriyip laçkalaşcaklar.onun için böyle diyen öğretmenlerin çoğu ilk günden öğrenci dövüyor,sınıfta terör estiriyor,bağırıyor,azarlıyor...halbuki gerçekçi olmak lazım.olabildiğince demokratik,yumuşak,kibar ama yeri geldiğindede "durun..." dediğinde herkesin sus-pus kesildiği bir öğretmen olmak gerekiyor.gülmek,eğlenmek disipline engel değil ancak herşeyin dozajını iyi ayarlamak gerekiyor.yani "ne şişi yakmak ne de kebabı..."
öğrencilere ve çocuklarımıza gerçek manada değer vermemiz gerekiyor...
ırmak

Mesaj gönderen ırmak »

Nazımında bununla ilgili bir şiiri vardı bırakın insanını insana itaatini...diye neydi o şiir :roll:
devrim_
Mesajlar: 983
Kayıt: 29 Kas 2007, 22:46
Konum: uz bu değil.

Mesaj gönderen devrim_ »

ırmak yazdı:Nazımında bununla ilgili bir şiiri vardı bırakın insanını insana itaatini...diye neydi o şiir :roll:

Yok edin insanın insana kulluğunu,bu özlem bizim :)
Karanlıktan korkan bir çocuğu elbet hoşgörebiliriz. yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
ırmak

Mesaj gönderen ırmak »

MİSAAAN
Buna bazen biat kltürüde diniyor ya neyse :roll:
Misanthrope

Re: İtaat

Mesaj gönderen Misanthrope »

nereye yazsam bilemedim, bu başlık aklıma geldi. son zamanlarda yaşadıklarım bu konuyu hatırlattı.

en liberal görünümlü insanlar dahi birgün çocuk yaptıkları vakit, liberalliklerinin gerektiriyor olması sonucu: "ben çocuğumun yapacağı her türlü seçime saygı duyacağım. ona herhangi bir konuda baskı uygulamayacağım, bik bik bik..." şeklinde konuşurlar. burda bahsettiğim "seçimlerine saygı duyma" olayı çocuklar hata yaptıklarında onları uyarmamak veya şımarmalarına izin vermek değil ha. yapacağı okul seçimi, meslek seçimi, dini/siyasi görüş seçimi, yaşamayı istediği şehir/ülke gibi şeyler.

ancak her insan, ne kadar açık görüşlü olduğunu beyan ederse etsin, kendi düşüncelerine, inançlarına ters düşüncelere sahip olan; kendinin istediği şekilde davranmayan; bu bağlamda kendine itaat etmeyen bir çocuğa sevgi ve yakınlık göstermeye devam etmez. kendinizi bir anne baba yerine koyup da çocuğunuzun sizin inandığınız herşeyin tersine inanıyor olduğunu düşünün. sanırım bu durumu siz de kabullenemezdiniz.

velhasıl, dünya üzerindeki ailelerin muhtemelen hepsinde, çocuğu seviyor olma durumu aslında çocuğun ebeveyne ne kadar itaat ediyor olduğu ile bağlantılıdır. yani ebeveynin çocuğa sevgi diye verdiği şey aslında atılan sopayı geri getiren köpek yavrusunun başını okşamakla içerik olarak aynıdır. sevgi dedikleri o pek çok cilalayarak önünüze sundukları şeyin adını doğru dürüst koymayı insanların midesi kolay kolay kaldıramıyor anlaşılan. yoksa pek çok kişi kendilerinin kendileri gibi oldukları için sevildiğini zannediyor.

karşılıksız sevgi denen şeyin bir tek aile tarafından sunulduğunu zannediyorsanız, tekrar düşünün.

biraz rahatsız edici bir düşünce lakin insanlar böyle napalım [smilie=nea.gif]
Misanthrope

Re:

Mesaj gönderen Misanthrope »

ırmak yazdı:MİSAAAN
Buna bazen biat kltürüde diniyor ya neyse :roll:
ırmak biat kültürünün ne olduğunu ilk kez okudum da, "kula kulluk" gibi bir anlamı var anladığım kadarıyla
Kullanıcı avatarı
jack nicholson
Mesajlar: 3488
Kayıt: 17 Eyl 2005, 00:30
Konum: 34

Re: İtaat

Mesaj gönderen jack nicholson »

lisedeyken muzur bir arkadaşım vardı bize, itaat edin uleeeynn derdi..
Aryık yalnız değilim :)
Cevapla