Sezgi Nedir, Kaç Çeşittir, Nasıl Olur?

Sosyal fobi ve psikoloji üzerine makaleler..(Lütfen yazının kaynağını belirtiniz)
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Bronzat
Mesajlar: 63
Kayıt: 29 Mar 2009, 17:04

Sezgi Nedir, Kaç Çeşittir, Nasıl Olur?

Mesaj gönderen Bronzat »

Sezgi bir nev’i ‘içgörü’ olarak felsefede aşağıdaki gibi tarif edilmiştir:

“En genel anlamıyla, gerçekliği dolaysız olarak içten yada içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme yetisi. Adım adım ilerleyen gidimli düşünmenin yada birtakım uğraklardan geçerek yol alan usavurmanın tersine, bir şeyi doğrudan doğruya algılayıp kavrama; bilinçli bir düşünme ve yargıya varma süreci olmaksızın doğru dan, aracısız gerçekleşen anlama ya da bilme; hiçbir çıkarıma dayanmaksızın, dolaysız bir biçimde bilgiye ulaşma yordamı. Başka bir deyişle, önermelerden başka önermelere yönelerek, mantıksal yolla çıkarımlar yaparak ilkelerden sonuca ulaşan, tek tek parçalardan bütünlüğü olan bir düşünce oluşturan gidimli düşünme yoluna karşı, doğrudan ya da aracı kullanmaksızın düşünce kuran, bütünü bir kerede, bir bakışta tümüyle ele geçiren, şeylerin özüne dolaysız bir biçimde, doğrudan doğruya ulaşan, şeyleri tüm bir devingenliği içinde bütünlüklü kavrayan “içten duyma” yolu.” (Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları)

Gazali'nin (1058 - 1111) görüşü:

“İnsan bilgi yolunda duyulardan da akıldan da yararlanabilir ancak bu yetiler insana gerçek varlığın bilgisini veremez. Zira, gerçek ve kesin bilgi, sezgi yoluyla elde edilir. Bu bilgi türü, insan gönlüne yüce ve manevi bir algı olarak iner. Gazali, iki göz ya da akıl bulunduğunu savunur. Bunlardan birincisi, normal fiziki göz ya da akıldır. İnsan bununla maddi dünyaya yönelir ve birtakım bilgilere ulaşılır.

İnsanda bir de kalp gözü vardır. Kalbin kendisi manevi bir töz olduğu için insan onunla yani sezgiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar.”

Psikolojide ise; öngörü veya içgörü olarak ta tanımlanmıştır.

Acizane sezebildiğim ve bilebildiğim kadarıyla sezgi iki çeşittir: 1 - Basit Sezgi; bu hayvanlarda bile olabilir. 2 - Gerçek Sezgi:

1 – Basit Sezgi: Buna ilham da diyoruz her varlığa vasıtasız gelir, ihtiyaca binaen veya ihtiyaçsız da gelebilir.

2 – Gerçek Sezgi: Vasıtasız ve genellikle uyanıkken gelir, iki türlüdür; bir sebebe bağlı olarak da gelebilir, hiçbir sebep yokken de gelebilir.

Bizim konumuz olan Gerçek Sezgi, gelen bilgi açısından da iki türlüdür:

A) Ham Sezgi: İşlenerek aktarılması gerek.

B) Olgun Sezgi: Gelen bilgi tam ve uygundur ve olduğu gibi aktarılabilir. Doğruluk derecesi sezgi gelen kişinin Allah’a yakınlığına göre değişir.

Sezgi genellikle bir insan veya hayvanın başına gelen hayır ve şerri önceden sezmesi olarak tarif edilir. Buna altıncı his de denmiştir. Mesela:

Bir balkon altından geçen bir insan veya hayvanın, başına gelecek bir şerri sezerek, ani bir refleksle kenara çekilmesiyle birlikte, ayağının dibine ağır bir cismin düşmesi. Eğer sezmeseydi veya sezgisine güvenmeyip kenara çekilmeseydi, o cisim başına düşecekti.

Bu örnekle bir durum daha ortaya çıktı; sezgiye güvenmemek. O halde sezginin akabinde bilincin de rolü var, eğer bilinç onaylarsa sezgi tatbik edilir.

Madem ki sezgi konusu buraya kadar geldi, o halde sezgiyi sebepler çerçevesinde biraz daha açabiliriz:

Sezgi nedir? Sezgi nasıl olur? Bilgi kaynağı nedir? Neler sezilebilir?

Sezgi: Alabildiğine incelmiş ve latifleşmiş kalbi hislerdir

Sezginin oluşumu: Genellikle yoğunlaşma, odaklaşma veya şiddetli ihtiyaç esnasında meydana gelir.

Sezginin bilgi kaynağı: Ana rahminden itibaren beş duyu vasıtasıyla bilinçaltına yerleşen teorik veya ampirik bilgi de olabilir, Levh-i Mahfuz da olabilir.

Sezilenler nelerdir: Dünyevi ve uhrevi bilgi, haber, uyarı, ikaz vd.leridir.

Sezgi her bir varlıkta mekanizma olarak aynı olmakla beraber, seziş gücü, sezenler ve sezilenler açısından farklıdır.

Sezgi Gücü: Sezgi akıl ve kalbi birleştirmiş kişilerde ve duygusal ağırlıklı hayat yaşayanlarda kuvvetli, fakat mantıksal hayat yaşayanlarda da zayıftır.

Sezenler: Psikolojisi sağlıklı olan kişinin sezgisi olumlu ve isabet ihtimali yüksek, fakat bir şizofren veya bir nevrozlunun sezgisi olumsuz ve isabet ihtimali çok düşüktür.

Sezilenler: Varlıkların bilinç durumlarına göre değişir, örneğin; üstbilinç seviyesinde biri yüksekbilincin anlayabileceği bir bilgi, malumat veya haber sezerse bunu anlayamaz ve “garip bir his” olarak tanımlar.

Kısacası sezgi ne salt bir kavrama, idrak ve algılama yetisidir, ne de sırf bir öngörü, içgörü veya duru görüdür. Bunlarla birlikte şartlar yerinde ise, yani liyakat var ise başta ilahi yönü vardır.

İlahi sezgiler biz sezmeden bize sezdirilmez, biz sezeceğiz ki bize sezdirilsin, yani hemen her şeyde olduğu gibi bunda da bir alt yapı gerekli ve ardından ilk adım bizden olmalı.

Bir de taklidi şeriat mertebesinde olana, taklidi şeriat ile ilgili; marifet mertebesinde olana, marifet ile ilgili; muhabbet mertebesinde olana, muhabbet ile ilgili sezgiler gelir, yani hangi mertebede ise o mertebe veya hangi makamda ise o makamla ilgili sezgi gelir. Hatta dünyevi meselelerle de ilgili sezgiler gelebilir, mesela; bir kişi çocuğuna takılıp kalmışsa, çocuğu; işine takılıp kalmışsa, işi; sevgilisine takılıp kalmışsa, sevgilisi ile ilgili sezgi gelir.

Kendine sezgi geliyor sanma; bundan emin olunmadığı zamanlarda olur ve zaten o bilgiler doğru bilgi veya hakikatten olmamakla kendini belli eder.

Ayrıca kendinden emin olmakla birlikte, kendine sezgi geldiğini sanmalar da vardır, bu da; şizofreni gurubundan sanrılarla tanımlanan bir haldir.

En doğrusunu Allah bilir.

O’nu her türlü noksandan tenzih ederiz. O’nun bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. O her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar.



ANTOLOJİ.COM
Kullanıcı avatarı
mahsunkul
Mesajlar: 6009
Kayıt: 22 Nis 2008, 21:04
Konum: _İStAnBuL_

Re: Sezgi Nedir, Kaç Çeşittir, Nasıl Olur?

Mesaj gönderen mahsunkul »

Sezgi bir nev’i içgörü’ olarak felsefede aşağıdaki gibi tarif edilmiştir:
“En genel anlamıyla, gerçekliği dolaysız olarak içten yada içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme yetisi. Adım adım ilerleyen gidimli düşünmenin yada birtakım uğraklardan geçerek yol alan usavurmanın tersine, bir şeyi doğrudan doğruya algılayıp kavrama; bilinçli bir düşünme ve yargıya varma süreci olmaksızın doğru dan, aracısız gerçekleşen anlama ya da bilme; hiçbir çıkarıma dayanmaksızın, dolaysız bir biçimde bilgiye ulaşma yordamı. Başka bir deyişle, önermelerden başka önermelere yönelerek, mantıksal yolla çıkarımlar yaparak ilkelerden sonuca ulaşan, tek tek parçalardan bütünlüğü olan bir düşünce oluşturan gidimli düşünme yoluna karşı, doğrudan ya da aracı kullanmaksızın düşünce kuran, bütünü bir kerede, bir bakışta tümüyle ele geçiren, şeylerin özüne dolaysız bir biçimde, doğrudan doğruya ulaşan, şeyleri tüm bir devingenliği içinde bütünlüklü kavrayan “içten duyma” yolu.” (Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları)
Gazali'nin (1058 - 1111) görüşü:
“İnsan bilgi yolunda duyulardan da akıldan da yararlanabilir ancak bu yetiler insana gerçek varlığın bilgisini veremez. Zira, gerçek ve kesin bilgi, sezgi yoluyla elde edilir. Bu bilgi türü, insan gönlüne yüce ve manevi bir algı olarak iner. Gazali, iki göz ya da akıl bulunduğunu savunur. Bunlardan birincisi, normal fiziki göz ya da akıldır. İnsan bununla maddi dünyaya yönelir ve birtakım bilgilere ulaşılır.
İnsanda bir de kalp gözü vardır. Kalbin kendisi manevi bir töz olduğu için insan onunla yani sezgiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar.”
Psikolojide ise; öngörü veya içgörü olarak ta tanımlanmıştır.
Acizane sezebildiğim ve bilebildiğim kadarıyla sezgi iki çeşittir: 1 - Basit Sezgi; bu hayvanlarda bile olabilir. 2 - Gerçek Sezgi:
1 – Basit Sezgi: Buna ilham da diyoruz her varlığa vasıtasız gelir, ihtiyaca binaen veya ihtiyaçsız da gelebilir.
2 – Gerçek Sezgi: Vasıtasız ve genellikle uyanıkken gelir, iki türlüdür; bir sebebe bağlı olarak da gelebilir, hiçbir sebep yokken de gelebilir.
Bizim konumuz olan Gerçek Sezgi, gelen bilgi açısından da iki türlüdür:
A) Ham Sezgi: İşlenerek aktarılması gerek.
B) Olgun Sezgi: Gelen bilgi tam ve uygundur ve olduğu gibi aktarılabilir. Doğruluk derecesi sezgi gelen kişinin Allah’a yakınlığına göre değişir.
Sezgi genellikle bir insan veya hayvanın başına gelen hayır ve şerri önceden sezmesi olarak tarif edilir. Buna altıncı his de denmiştir. Mesela:
Bir balkon altından geçen bir insan veya hayvanın, başına gelecek bir şerri sezerek, ani bir refleksle kenara çekilmesiyle birlikte, ayağının dibine ağır bir cismin düşmesi. Eğer sezmeseydi veya sezgisine güvenmeyip kenara çekilmeseydi, o cisim başına düşecekti.
Bu örnekle bir durum daha ortaya çıktı; sezgiye güvenmemek. O halde sezginin akabinde bilincin de rolü var, eğer bilinç onaylarsa sezgi tatbik edilir.
Madem ki sezgi konusu buraya kadar geldi, o halde sezgiyi sebepler çerçevesinde biraz daha açabiliriz:
Sezgi nedir? Sezgi nasıl olur? Bilgi kaynağı nedir? Neler sezilebilir?
Sezgi: Alabildiğine incelmiş ve latifleşmiş kalbi hislerdir
Sezginin oluşumu: Genellikle yoğunlaşma, odaklaşma veya şiddetli ihtiyaç esnasında meydana gelir.
Sezginin bilgi kaynağı: Ana rahminden itibaren beş duyu vasıtasıyla bilinçaltına yerleşen teorik veya ampirik bilgi de olabilir, Levh-i Mahfuz da olabilir.
Sezilenler nelerdir: Dünyevi ve uhrevi bilgi, haber, uyarı, ikaz vd.leridir.
Sezgi her bir varlıkta mekanizma olarak aynı olmakla beraber, seziş gücü, sezenler ve sezilenler açısından farklıdır.
Sezgi Gücü: Sezgi akıl ve kalbi birleştirmiş kişilerde ve duygusal ağırlıklı hayat yaşayanlarda kuvvetli, fakat mantıksal hayat yaşayanlarda da zayıftır.
Sezenler: Psikolojisi sağlıklı olan kişinin sezgisi olumlu ve isabet ihtimali yüksek, fakat bir şizofren veya bir nevrozlunun sezgisi olumsuz ve isabet ihtimali çok düşüktür.
Sezilenler: Varlıkların bilinç durumlarına göre değişir, örneğin; üstbilinç seviyesinde biri yüksekbilincin anlayabileceği bir bilgi, malumat veya haber sezerse bunu anlayamaz ve “garip bir his” olarak tanımlar.
Kısacası sezgi ne salt bir kavrama, idrak ve algılama yetisidir, ne de sırf bir öngörü, içgörü veya duru görüdür. Bunlarla birlikte şartlar yerinde ise, yani liyakat var ise başta ilahi yönü vardır.
İlahi sezgiler biz sezmeden bize sezdirilmez, biz sezeceğiz ki bize sezdirilsin, yani hemen her şeyde olduğu gibi bunda da bir alt yapı gerekli ve ardından ilk adım bizden olmalı.
Bir de taklidi şeriat mertebesinde olana, taklidi şeriat ile ilgili; marifet mertebesinde olana, marifet ile ilgili; muhabbet mertebesinde olana, muhabbet ile ilgili sezgiler gelir, yani hangi mertebede ise o mertebe veya hangi makamda ise o makamla ilgili sezgi gelir. Hatta dünyevi meselelerle de ilgili sezgiler gelebilir, mesela; bir kişi çocuğuna takılıp kalmışsa, çocuğu; işine takılıp kalmışsa, işi; sevgilisine takılıp kalmışsa, sevgilisi ile ilgili sezgi gelir.
Kendine sezgi geliyor sanma; bundan emin olunmadığı zamanlarda olur ve zaten o bilgiler doğru bilgi veya hakikatten olmamakla kendini belli eder.
bu kısımdan hiç bişey anlamadım, desem kızmazsın umarım...
Sezenler: Psikolojisi sağlıklı olan kişinin sezgisi olumlu ve isabet ihtimali yüksek, fakat bir şizofren veya bir nevrozlunun sezgisi olumsuz ve isabet ihtimali çok düşüktür.
buna kesinlikle katılmıyorum. katılmamakla birlikte tam tersi olduğunu, şizofrenilerin sezilerinin daha güçlü oldğuna fakat sesilerinn içersine başka şeyler karıştığı ve doğru söyledikleri bazı şeyleri bir çok kimsenin kaale almadıklarına inanıyorum.
En doğrusunu Allah bilir.

O’nu her türlü noksandan tenzih ederiz. O’nun bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. O her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar.
burda patlatmışsın bombayı, burası çok doğru. eline sağlık...
..............Resim.................~~Resim
Cevapla