Neden bazi insanlar sanslidir?

Sosyal fobi ve psikoloji üzerine makaleler..(Lütfen yazının kaynağını belirtiniz)
Cevapla
werther
Mesajlar: 280
Kayıt: 07 Tem 2006, 18:58

Neden bazi insanlar sanslidir?

Mesaj gönderen werther »

Şanslı olmanın yolları

İngiltere'deki Hertfordshire Üniversitesi profesörlerinden Psikolog Doktor Richard Wiseman tam 9 yılını, 'Şanslı mı doğulur, şanslı mı olunur?' sorusunun yanıtını bulmaya adadı. Ortaya çıkan sonuç, şanslı doğulmadığı ancak şanslı olunduğu, yani kişilerin kendi şanslarını kendilerinin yarattığı oldu.

1994 yılından bu yana yaklaşık 400 şanslı ve şanssız kişi üzerinde incelemeler yapan ve aynı zamanda 'The Luck Factor' (Şans Faktörü) adlı kitabın yazarı olan Wiseman'a göre kendilerini şanslı gören insanlar, zihinlerini her zaman temiz tutuyor, becerilerini geliştiriyor ve fırsatları kaçırmıyor. Wiseman, şanslı olabilmek için 4 temel faktör bulunduğunu ve bunlar uygulandığı takdirde kişinin hayatının olumlu yönde değişeceğini savunuyor. Bu temel faktörler, seçenekleri çoğaltmak, önsezilere kulak vermek, pozitif düşünmek ve umudu asla kaybetmemek olarak sıralanıyor. Bunları şöyle açabiliriz:

Seçenekleri çoğaltmak:
Her zaman yeni tecrübelere hazır olmalısınız. Yeteneklerinizi geliştirmeli, her konuda bilginizi artırmalı ve yaratıcı olmalısınız.

Pozitif düşünmek:
Şanslı insanlar, geleceğe optimist bakarlar; her şeyin daha da güzel olacağını düşünürler. Siz de öyle yapmalısınız. İnsanlarla iç içe olmalı, kendinizi soyutlamamalısınız. Hareketli yaşamalı ve fırsatları kaçırmamak için çevrenizdeki her şeyden haberdar olmalısınız.

Önsezilerinizi dinleyin:
Şanslı insanlar çoğu zaman önsezileriyle hareket ederler. Duyguları ve sezileri onlar için çok önemlidir. Zihinlerini temiz tutarlar ve kafalarının karışmasına izin vermezler.

Umudunuzu kaybetmeyin:
Başınıza kötü bir şey gelse dahi, bunu iyiye çevirmeli, umudunuzu kaybetmemelisiniz. Çok üzgün olsanız bile, bunun geçeceğini, aslında çok da kötü bir şey yaşamadığınızı düşünmelisiniz.


Neden bazi insanlar sanslidir?

Neden bazı insanlar inanılmaz derecede şanslıyken, diğerleri hak ettikleri olanaklara asla sahip olamaz? Bir psikolog, yanıtı bulduğunu söylüyor...


10 yıl önce, şansı araştırmaya başladim. Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak ediyordum. Ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların benimle temasa geçmelerini rica ettim.


Yüzlerce sıradışı erkek ve kadın, araştırmam için gönüllü oldu.Yıllar boyunca, onlarla söyleşiler yaptım; yaşamlarını gözlemledim ve deneylere katılmalarını sağladim. Şonuçlar gösteriyor ki insanlar, neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düsünceleri ve davranışları, bu durumu büyük ölçüde açıklıyor. Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düsünelim. Şanslı insanların bu tür fırsatlarla sürekli karşılaşmalarına karşılık, şanssız insanlar bunlarla hıç karşılaşmazlar.


Bu durumun, insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri
arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir
deney yaptım.


Hem şanslı, hem de şanssız insanlara bir gazete verdim ve onlardan
gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini
İstedim.
Gazetenin ortalarında bir yere, üzerinde şu not yazılı olan büyük bir
mesaj yerleştirdim:

"Deney görevlisine bunu gördügünüzü söyleyin; 250 dolar kazanın."

Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyordu ve yüksekliği 5 cm'ın üzerinde
olan bir fontla yazılmıştı.

Herkesin yüzünü sabit bakışlarla süzüyordum.
Şanssız insanlar, bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark
ettiler.

Şanssız insanlar, genel olarak şanslı insanlardan daha gergindirler.
Bu endişeli ruh hali, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verir.

Sonuç olarak, fırsatları kaçırırlar; çünkü başka bir şeyi aramaya
aşırı odaklanmışlardır. Partilere, mükemmel eşlerini bulma düsüncesiyle
giderler;

bu yüzden de iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırırlar. Belli iş
ılanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri incelerler ve diğer
iş olanaklarını kaçırırlar. Şanslı insanlar, daha rahat ve açıktırlar.
Dolayısıyla, yalnızca aradıklarını değil, orada ne olduğunu da
görürler.

Araştırmam, sonuç olarak şunu gösterdi:

Şanslı insanlar, dört ilke sayesinde şanslarını yaratırlar. Şans
fırsatlarını yaratma ve fark etme konusunda beceriklidirler;
sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar verebilirler;

Olumlu beklentiler sayesinde doğru çıkan tahminlerde bulunurlar.
Şanssızlığı şansa dönüstüren esnek bir yaklaşım benimserler. Çalışmanın sonuna
doğru, bu ilkelerin, şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak
ettim.

Bir grup gönüllüden, bir ay boyunca, şanslı bir insan gibi düsünüp davranmaya yardımcı olacak egzersizler yapmasını istedim.

Çarpıcı Sonuçlar:

Bu egzersizler, şans fırsatlarını fark etmeleri, sezgilerini
dinlemeleri, şanslı olmayı ummaları ve şanssızlığa karşı daha esnek olmalarında
onlara yardımcı oldu. Gönüllüler, bir ay sonra döndü ve neler olduğunu anlattılar.

Sonuçlar, çarpıcıydı:

Bu insanların % 80'i, artık daha mutluydu; yaşamında daha çok tatmin oluyordu ve belki de en önemlisi, daha şanslıydı. Sonuç olarak, asla akla gelmeyecek "şans faktörü"nü bulmuştum. Aşağıda, Profesör Wiseman'in

Şanslı olmak içın önerdiği dört temel ipucu bulunuyor:

1.İçsel sezgilerinizi dinleyin; normalde doğru çıkarlar.
2.Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun.
3.Her gün birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin.
4.Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.Şans, çoğu zaman, doğru çıkan bir tahmindir.


Prof. Richard Wiseman
Wiseman Üniversitesi Hertfordshire


Başarı mı şanstan çıkar; Şans mı başarıdan!

Uç gecedir kaldığım otelin 13. katı yok! Asansör on ikinci kattan sonra on dördüncü katın hizasına geliyor ve ben bu kattaki bir odada kalıyorum.
Amerika'daki yüksek binaların neredeyse tümünde (benim görebildiklerimde demem daha doğru elbette ama, "istatistiki istidlal" diye de bir şey söz konusu..) aynı durum var: 13. kat yok! Asansörlerde 12. kattan sonraki düğmenin kenarında her zaman 14 yazıyor.
On ikinci kattan sonra bir "hava boşluğu" olmadığına göre 14. kat diye tanımlanan "şey"in 13. kat olduğu çok açık. Bu durumda aslında yok sayılan ama gerçekte var olan "uğursuz" bir katta kalmakta olduğumu düşünebilirim..

Yemek 18 kişilik olsaydı..
Aslına bakarsanız, İsa'nın son yemeğindeki "davetli" sayısı 13 değil de 18 olsaydı, bugün "uğursuz" kabul edilen rakam da 13 değil, 18 olacaktı..
Hertfordshire Üniversitesi'nden psikolog Richard Wiseman on yıldır "şans ve şanssızlık" üzerine araştırmalar yapıyor ve araştırmalarının sonucunu yeni yayımlanan kitabı "The Luck Factor"de bizlerle paylaşıyor.
Wiseman, şansın öngörülemeyen, önceden tahmin edilemeyen ama insanların yine de kendilerinin yarattığı bir durum olduğuna karar vermiş bu süre sonunda..
Tarif kendi içinde biraz çelişkili gibi görünüyor ama, değil..
Virginia Lotaryası'nda 315 milyon dolar kazanmak için en azından bir kupon doldurmak gerekiyor örneğin.. Piyango bileti almadığı halde piyangoyu kazanmak için dua eden Temel fıkrasındaki "kıssadan hisse" gibi, bu, işin size düşen bölümü, sonrasına da Tanrı karar veriyor!

Kendinizi nasıl bilirsiniz?
Wiseman, araştırmasını yapmak için gazete ve dergilere ilanlar vermiş ve kendilerini şanslı ya da şanssız olarak niteleyen insanlar aradığını duyurmuş.
Gelen yanıtların verdiği sonuç şu: İnsanların yüzde 12'si kendilerini şanslı olarak görüyorlar, yüzde 9'u ise şanssız.. Geri kalanlar ise kendilerini herhangi bir konuda ne şanslı, ne de şanssız olarak tanımlıyor..
Bu araştırmanın sonucunda kendilerini şanslı ya da şanssız olarak tanımlayan bin kişi üzerinde 400'e yakın deney gerçekleştirmiş. Kişilik testleri, yüz yüze görüşmeler, zekâ testleri vs..

Ne istediklerini bilirler..
Sonuç şu ki, gerçekten şanslı insanları, diğerlerinden ayıran ciddi bir faktör var:
Şanslı insanlar diğerlerine göre daha sakin olan ve hayattan ne istediklerini bilen insanlar arasından çıkıyor!
Bu özellikleri, bu tür insanların karşılarına çıkan fırsatları değerlendirmelerinde etkili oluyor.
Ne istediklerini bildikleri için de yaşam rutinlerinden kurtulabiliyorlar, yaşamlarında yeni fırsat pencereleri açan değişiklikler yapabiliyorlar. Farklı ve yeni olan şeyleri deneme eğilimleri onları özellikle çalışma yaşamlarında yepyeni ufuklara taşıyabiliyor.

Bir yaman çelişki...
Bu sonuçlar, sizlere geçen gün de sözünü ettiğim Chesterton'un romanı Bay Perşembe'de okuduğum bir tespiti getiriyor aklıma..
Chesterton'a göre binde bir görülen ve şaşırtıcı olan şey başarıya ulaşmaktır. Basbayağı, normal olan şey ise amaca ulaşamamaktır..
Basketbol oynarken son saniyelerde orta sahadan rastgele fırlatılan bir topla sayı yapmak şaşırtıcıdır ama bu "başarılı bir atış" sayılır.. "Futbol sahalarında" anlata anlata bitiremediğimiz en güzel gollerin ezici çoğunluğu da böyledir. 45 metreden vurulan top, rüzgârın ve kalecinin sersemliğinin de yardımıyla gol olursa, bunu destansı buluruz.. Aynı oyuncunun, aynı vuruşu futbol yaşamının sonuna kadar bir daha yapamayacağını ve daha önce de hiç yapmamış olduğunu düşünmeyiz bile..
Orta sahadan fırlatılan topun potaya değmeden dışarıya çıkmasını ise normal karşılarız.
"Başarılı" bulduğumuz insanların aynı zamanda "şanslı" olduklarına da inanmamızı sağlayan şey acaba bu çelişkili gibi görünen durum mu, ne dersiniz? Mehmet Y. YILMAZ

En son werther tarafından 01 Ağu 2006, 08:55 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Cevapla