Bu sf biyolojikmi?nörolojikmi?ruhsalmı?

Çözüm önerileriniz..
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Bu sf biyolojikmi?nörolojikmi?ruhsalmı?

Mesaj gönderen muratokato »

Merhaba

Bu sorunun cevabını gerçekten öğrenmek istiyorsanız bir süre bekleteceğim.çünkü araştırıp yazmak istediğim şeyler öyle pat diye bir seferde yazılamayacak kadar uzunda onun için.yoksa amacım çok bilmişlik taslayıp insanları heyecanlandırmak değil.zaten hepsi bilindik şeyler.ben sadece bunları bir araya topladım.
son iki yılda araştırdığım şeyleri vakit buldukça bu başlık altında azar azar yazmaya başlıyorum hayırlısıyla.kısa kes çözüm önerin nedir diyen var ise lütfen yazılarımı okumasın veya sabırlı olsun lütfen.çünkü 2yıl önce bana biri bu yazacaklarımın sonucunu direk söylese idi hadi canım sende derdim.
bu yüzden yazılarımın tamamını bitirmeden lütfen eleştirilere geçmeyelim.

eyer direk konu başlığının cevabını verseydim o zaman insanlar haklı olarak açıklama bekliyeceklerdi.gene yazmak zorunda kalacaktım.zaten daha önce arı polenini önermiştim ve halen daha açıklamalarıma devam ediyorum.
ben bu yazılarımda ise şimdiye kadar iddia ettiklerimin bilimsel olarak açıklamasını yapacağım ve öyle olduğunu ve olamayacağını detaylı olarak açıklamaya çalışacağım.dediğim gibi hepsi bilindik şeyler ve konu ile alakalı kişilerinde sözlerini ve sitelerinide kaynak olarak göstereceğim.

Şimdi ilk olarak ruh nedir?ben dediğimiz şey kimdir?nedir?
ben dediğimiz şey bu gözümüzle gördüğümüz vucudumuzmudur?yoksa başka bir varlıkmı var?var ise nasıl anlacağız?bunları cevabı zaten asırlar önce verilmiş fakat hep unutuyoruz.unutturuyorlar.ilk olarak yunus emrenin divan şiirlerinden örnekler verelim

ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜM
YUNUS DİYE GÖRNDÜM
------------------------------------------
İŞTE BU SÖZE HAKK TANIKTIR
BU CAN GÖVDEYE KONUKTUR
BİR GÜN OLA ÇIKA GİDE
KAFESDEN KUŞ UÇMUŞ GİBİ
------------------------------------------
TEN FANİDİR CAN ÖLMEZ
GİDENLER GERİ GELMEZ
ÖLÜR İSE TEN ÖLÜR
CANLAR ÖLESİ DEĞİL
--------------------------------------------
BENİM CANIM BİR KUŞTUR
Kİ GÖVDEM ONUN KAFESİ
DOSTTAN HABER GELİCEĞİZ
BİR GÜN UÇAR KUŞUM BENİM

KAYNAK;yunus emre divanından seçmeler.hazırlayan;Mustafa USLU
*****************************************
PROF.DR Üstün DÖKMEN'in "küçük şeyler" adlı kitabının ilk konusunda"küçük şeyler üzerine bir öykü;iki dost bir kuş"bölümünde iki arkadaşın başına gelen kötü bir olayı anlatıp öyküdeki önemi aynen şöyle anlatıyor;
(öyküyü isteyenler kitapdan okuyabilirler buraya yazmaya gerek duymadım)
"kıssadan hisse;
büyük şeylere küçük adımlarla ulaşılır.ve insan bedenine ve dünyaya hapsedilmiştir.taştan bir hücrede gibidir.çevresindeki pek çok küçük şeyi farkettikden sonra özgürlüğüne kavuşabilir.bir gün yıldızlara ulaşabilmek için,bu gün yeryüzündeki her şeyi değerlendirmemiz gerekir.azlık çokluğun özüdür.ve birde şu;evren bir bütündür.tektir.belki bu yüzden evrende birbiriyle tamamen ilişkisiz ikişey yoktur.ilişkileri görebildiğimizde evren kalbini açar size .
işte az ile öz'ün öyküsü bunları anlatıyor bize."
-devam edeceğim-
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

-devam-
mevlana ise;"ben öldüğüm zaman def sallayıp davul çalın,çünkü o gün benim düğün günümdür."
diyerek bize insanın bu dünyada ne olursa olsun hiç sorunsuz bir hayatının asla olamıyacağını,ancak asıl vatanında ve oradaki sevdiklerinin yanında olduğu zaman gerçek mutluluğa erebileceğini anlatmaktadır.
bu gün bu gerçeği artık akedemik düzeydeki pisikologlar bile kabul ediyorlar.(araştırın)Yani insan bu yaşamda ne yaparsa yapsın,ne kadar varlıklı olursa olsun hiç bir zaman %100 mutlu olamaz.
------------------------------------------------------
en son olarakta bütün bu anlattıklarımı ve bu konuda yapılan bütün araştırmaları tek cümleyle özetliyen bir cümle.yani biz müslümanlar için sevgili peygamberimiz H.Z Muhammed(S.A.V)'den bir hadis-i şerif;
"İNSANLAR UYKUDADIRLAR,ÖLÜNCE UYANIRLAR"
-------------------------------------------------------
evet insan bedenine hapistir.bedeninin zoraki bir şöförüdür.istesede istemesede bu beden makinasının bir operatörüdür.
peki nasıl?

-devam edeceğim-
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

-devam-
dünyaya doğaya ve insanlara baktığımız zaman her birimin,bireyin,canlının,yerleşim yerinin kendisinden üstün bir amiri,müdürü,makamı,annesi-babası,başı,bir yöneticisi bulunur.

şimdi buna bazı hayatta özgür olduğunu düşünen ve bu mantıkta kendine güvenen kişiler;"hayır kardeşim ben kimseden talimat almam,benim hayatımı kimse yönetemez"diyebilirler.
o zaman bende onlara şu soruyu sorabilirim;"istediğiniz zaman şu hayatı durdurabilir,geriye-ileriye alabilir,ölümünüzü geciktirebilir veya iptal edebilirmisiniz?"tabiki hayır.demekki sizin hayatınızında bir yöneticisi var.

şimdi bu olayı insan üzerinde ele alalım;
insan vucududa bir maddedir.maddenin en küçük yapısı herkesin bildiği gibi atomdur.yanlış hatırlamıyorsam atomlar molekülleri,moleküller hücreleri,hücreler dokuları,dokular organları,organlar ise insan vücudunu oluşturur.peki vucudun yöneticisi nedir?tabiki beyin.bütün karar mekanizmaları orada toplanmıştır.bu forumda bazı arkadaşlar olay beyinde kardeşim.bu sf'yi beyinde bitirmemiz lazım diyorlarya hep.

doğru söylüyorlar.tabiki beyinde bitiyor ama nasıl?bunu bilmek yeterlimi peki.bunu bilenler sf'yi çok rahat yeniyorlarmı acaba?bunu bilmek yeterli değil arkadaşlar.malesef.nedenini ilerleyen yazılarımda ayrıntılı olarak bulacaksınız.

peki beyni kim yönetiyor?çok basit tabiki biz.yani ruhumuz yönetiyor.
yani yazımın ilk başında bahsettiğim ben dediğimiz varlık.bizi biz yapan yanlızca şu gördüğümüz bedenimiz olamaz elbetteki.her şeyin bir yöneticisi vardır çünkü.peki ruh var ise nasıl anlayacağız?

ruhumuzun olduğuna dair işaretler;
1-şimdi bir rüya görürüz ve sabah uyandığımızda "ben bir rüya gördüm"deriz.iyide sabaha kadar bütün vucudunuz tek parça halinde yataktaydınız.nasıl görebildiniz?demekki ben dediğimiz şey sadece şu gördüğümüz bedenden ibaret değildir.beden olmadanda,gözlerimizi kullanmadanda bir şeyler görüp yaşabiliyoruz.demekki insan sadece bedenden ibaret bir varlık değildir.onunda bağlı olduğu bir varlık vardır.göremiyoruz ama hissedebiliyoruz.

-devam edeceğim-
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
_L_N_

Mesaj gönderen _L_N_ »

çok farklı açılardan yaklaşmışsın olaya..ama ben sf den çok şu dünyada ne yaparsan yap yüzde yüz mutlu olma ihtimalinin çok düşük olması kısmına takıldım..o zaman benim ara sıra gelen nedensiz huzursuzluk nöbetlerimin bir açıklaması oluyor bu..
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

misafir yazdı:çok farklı açılardan yaklaşmışsın olaya..ama ben sf den çok şu dünyada ne yaparsan yap yüzde yüz mutlu olma ihtimalinin çok düşük olması kısmına takıldım..o zaman benim ara sıra gelen nedensiz huzursuzluk nöbetlerimin bir açıklaması oluyor bu..
daha bitmedi.yazımın başında söylemiştim:"eleştirilerinizi yazım bitmeden yapmayın lütfen"diye.

o farklı dediğin açıları yazım bitince tek noktada birleşmiş olarak bulacaksın.ama eyer okumak istersen.kimseyi zorlamıyorum.

ayrıca burda yazdığım her şey benim görüşüm değildir.zaten kaynaklarını vermeye çalışıyorum.

her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.lütfen sabırlı olalım.
hayırlı akşamlar.ALLAH'a emanet olun.
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

iki seferdir ne güzel uzun uzun yazılar yazmıştım.bir türlü gönderemedim.sitedemi sorun var yoksa internet bağlantısındamı anlayamadım. :( neyse.
---------------------------------------------------------------------------
-devam-
evet ruhumuzu hissedebiliyoruz.bir şeyi gözümüzle görmüyoruz diye yoktur diyemeyiz.eyer yok derseniz o şey ile ilgili hissedilen belirtilerinide bilimsel olarak açıklamanız gerekir.kuru kuruya yoktur diyemeyiz.kuantum kanununa göre;tabiatta hiç bir şey vardan yok,yoktan var edilemez.buna göre konuşursak;örn:ben elektrikçiyim.elektrik akımını gözle göremezsiniz.ancak termal kamera ile ortaya çıkardığı ısıyı gözlemleyebilirsiniz.ama hissederiz.çarpılanlar bilirler.evimizdeki bir lambaya gelen elektriği keserseniz lamba söner.çünkü ısı ve ışığın kaynağı artık yoktur.bu suretle elektrik enerjisi diye bir şeyi var olarakkabul ederiz.
aksine yoktur diyen kişi bütün bu hissedilen ve görülen şeylerin mantıklı ve bilimsel açıklamasını yapması gerekir.
havayıda göremeyiz ama hissederiz.örnekler çoğaltılabilir.
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

-devam-
ruhumuzun olduğuna dair işaretler
2-daha önce beynin vucudu yönettiğini,beynide ruhumuzun(yani bizim) yönettiğini açıklamıştık.peki bunu nasıl anlarız?insan ve diğer canlıların vucudu karbon moleküllerinden oluşmuştur.yani tabiattaki bir maddeden.beyin ise protoin,yağ ve sudan meydana gelmiştir.peki akıl sahibi olmayan atomların meydana getirdiği beyin nasıl olacakta kendi başına vucudu kontrol edebililecek,üzülecek,sevinecek,korkacak,düşünecek,karar verecek v.s
bu mümkün değildir.nasılki bir arabanın kendi başına istanbuldan ankaraya onca trafikte kaza yapmadan gitmesi imkansızsa,beyninde kendi başına haraket eden bir organ olması imkansızdır.bir güç tarafından yönetildiği açıktır.oda ruhtur.yani biz.
(uzaktan kumandayla giden araçlarıda sonuçta insan kumanda etmektedir.araba kendi uzaktan kumandasını kullanamaz)

-devam edeceğim-
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
Bornfobik
Mesajlar: 1948
Kayıt: 07 Eyl 2006, 19:21
Konum: 36° - 42° / 26°-45°

Mesaj gönderen Bornfobik »

Cok guzel bir calisma oluyor, devamini sabirsizlikla bekliyorum dostum..
--SF yi yenmeyi bir SONUÇ olarak beklemeyin bu bir SÜREÇ!
Kullanıcı avatarı
tdurden
Mesajlar: 209
Kayıt: 07 Oca 2007, 19:42

Mesaj gönderen tdurden »

ruhsal değil. sfnin temel nedeni biyolojik. nörolojiyide içine alıyor. yani sfnin tedavisinde kesinlikle ilk olarak fizyolojik etkileri yok etmek için ilaç kullanılmalı. bunun yanında sosyal anlamda ilacın etkilerinin kalıcı olabilmesi için psikoterapide faydalı olur.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

tdurden yazdı:ruhsal değil. sfnin temel nedeni biyolojik. nörolojiyide içine alıyor. yani sfnin tedavisinde kesinlikle ilk olarak fizyolojik etkileri yok etmek için ilaç kullanılmalı. bunun yanında sosyal anlamda ilacın etkilerinin kalıcı olabilmesi için psikoterapide faydalı olur.
evet kaynağı biyolojik bende zaten yazımın sonunu oraya bağlayacağım.ama ben bunun nasıl olduğunuda bilimsel olarak açıklıyorum.bunu senin gibi pat diye söyleseydim tabiki insanlar haklı olarak beni soru yağmuruna tutacaklardı.gene uzun uzun anlatmak zorunda kalacaktım.

nörolojiyide içine alıyor tabiki.ama fizyolojik etkileri kalıcı olarak yoketmek için bu piyasadaki blokerlarımı kullanacağız?bloker olduğu için ilk başta tepkimeleri durdurur tabiki ben bunu zaten daha önceki yazılarımda anlatmıştım.önemli olan fizyolojik etkileri nasıl kalıcı olarak yok edecek bu ilaçlar?
yanlız lafta değil.farmokolojik olarak açıklarmısın?

http://www.sosyal-fobi.net/forum/viewto ... k&start=30
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

IMpulseID yazdı:Cok guzel bir calisma oluyor, devamini sabirsizlikla bekliyorum dostum..
hafta içi çok yoğunum genelde hafta sonları yazabiliyorum.onun için biraz yavaş gidiyor.kusura bakma.

takip ettiğin için teşekkürler.
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

-devam-

ruhumuzun olduğuna dair işaretler
3-bu 2.işaretle aynı mantıkla gidiyor fakat başka açıdan bakıyor.
diyelimki arabanız bozuldu.hiç çalışmayacak durumda.arabanızı isterseniz hemen yaptırabilirsiniz isterseniz 2 gün sonra.farkeden bir şey olmaz.

dün 22 yaşında bir hakem antreman sırasında kalp krizi geçirip vefat etti.gencecik bir beden bütün organlar sağlam,zaten sporcu imiş.kalpteki ufacık bir tekleme belki çok küçük biyolojik bir arıza ölüme neden oldu.
şimdi insan sadece vucutdan ibaret olmuş olsa idi bu kişinin kalbindeki sorun olan yer cerrahi bir müdaheleyle ister o zaman isterse daha sonra(vucudu morgda tutarak)düzeltilebilir ve kişi hayata döndürülebilirdi.gerekirse kanıda değiştirilebilirdi.
ama ruh vucutdan gittiği için vucut çalışır duruma tekrar gelse dahi hayatına devam edemez.
eyer bedene zarar vermeden ruhu vucutdan ayırabilme imkanımız olsa idi,sapasağlam olsa bile beden olduğu yere yığılıp kalırdı.

ruhun varlığı ile ilgili konuya burda nokta koyuyorum.belki ileride ufak girdiler yapabilirim.bundan sonraki konum "pisikolojik rahatsızlıklar nasıl oluşuyor"ondan sonrada "mevcut sentetik ilaçlar neden kalıcı tedevi edemezler ve zararları"ensonrada çözüm önerilerim var yani"bitkisel tedaviler ve arı poleni nasıl çözüm olur,vucuda nasıl etki ederler"bilimsel olarak dilimin döndüğünce açıklamaya devam edeceğim.

ruhun varlığı konusu ile ilgili faydalandığım bir siteyi vermek istiyorum.anlattıklarım çoğu orda var.vidoyu bilgisayarınıza indirmeniz gerekiyor.indiremeyen olur ise bende vcd(DAT)dosyası olarak var.ama e-maille bunu gönderebilirmiyim bilmiyorum.bu veya başka bir şekilde olabilirse anlayan bir arkadaş bana yardımcı olursa sevinirim.benim bu konularda pek bilgim yok.isteyenlere bu şekilde gönderebilirim.

şunuda belirtmem gerekiyor;
yazar hakkında yıllardır karalama kampanyası yürütülmekte.lütfen yazılanlara değil mantığınızın sesine kulak verin.eleştiriler için söylüyorum.daha öncede söylediğim gibi;"hayır olamaz dediğiniz zaman bunu bilimsel olarak açıklamanız gerekiyor.kuru kuruya hayır olmaz" site şu;

http://www.harunyahya.org/m_video_detai ... pi_id=1195

-devam edeceğim-
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Kullanıcı avatarı
tdurden
Mesajlar: 209
Kayıt: 07 Oca 2007, 19:42

Mesaj gönderen tdurden »

muratokato yazdı:
tdurden yazdı:ruhsal değil. sfnin temel nedeni biyolojik. nörolojiyide içine alıyor. yani sfnin tedavisinde kesinlikle ilk olarak fizyolojik etkileri yok etmek için ilaç kullanılmalı. bunun yanında sosyal anlamda ilacın etkilerinin kalıcı olabilmesi için psikoterapide faydalı olur.
evet kaynağı biyolojik bende zaten yazımın sonunu oraya bağlayacağım.ama ben bunun nasıl olduğunuda bilimsel olarak açıklıyorum.bunu senin gibi pat diye söyleseydim tabiki insanlar haklı olarak beni soru yağmuruna tutacaklardı.gene uzun uzun anlatmak zorunda kalacaktım.

nörolojiyide içine alıyor tabiki.ama fizyolojik etkileri kalıcı olarak yoketmek için bu piyasadaki blokerlarımı kullanacağız?bloker olduğu için ilk başta tepkimeleri durdurur tabiki ben bunu zaten daha önceki yazılarımda anlatmıştım.önemli olan fizyolojik etkileri nasıl kalıcı olarak yok edecek bu ilaçlar?
yanlız lafta değil.farmokolojik olarak açıklarmısın?

http://www.sosyal-fobi.net/forum/viewto ... k&start=30
sosyal fobi li insanların beyinlerinin belirli bölümlerinde seratonin ve dopaminin oldukça az olduğu ve az salgılandığı bilinmektedir.. bazı hastalar sadece seratonin düzeyi normale dönüştürülünce sosyal fobiden kurtulabilir. bu hastalar için ssri ler (prozac, seroxat vb) kullanmak yeterlidir. veya hem adrenalin hemde seratonin düzeyinin normal seviyelere getirmek için bir ssni (efexor) kullanılabilir. ama benim deneyimlerime göre sosyal fobi etkilerinin tam anlamıyla yok olması için hem seratonin hem dopamin hem de adrenalinin metabolizmasını yavaşlatıp belirli düzeylerin üzerine çıkaran mao inhibitörlerinin kullanılması. dünya üzerinde sosyal fobi üzerinde en etkili ilaç olarak kabul edilen ve bir mao inhibitörü olan nardil malesef ülkemizde satışı bulunmamaktadır. türkiye de satışı olan tek mao inhibitörü aurorix tir. nardil kadar etkili olup olmadığı tartışılsa diğer ilaçlara nazaran sosyal fobide daha başarılı olduğu bilinmektedir.
sizin bitkisel ürünlerle ilgili araştırmalarınızı saygıyla izliyorum. ama bitkisel ilaçlarla hafif anksiyetelerin tedavisinden öteye gidilemez. keşke bitkisel bir mao inhibitörü olsa ama malesef.
Kullanıcı avatarı
tdurden
Mesajlar: 209
Kayıt: 07 Oca 2007, 19:42

Mesaj gönderen tdurden »

belirttiğim ilaçların yanına kombine olarak kalp ritmini düzenlemesi için bir beta bloker örn; dideral kullanılabilir. aşırı heyecanın fiziksel semptomlarını da bu şekilde kontrol edebiliriz.
dopamin için sadece mao inhibitörlerinin dışında bazı anti psikotiklerinde (risperdal, dogmatil vb.) düşük dozlarda kullanılması halinde dopamin seviyelerinin artmasına neden olduğu bilinmekte. bu ilaçlar başka bir ssri ile kombine kullanıldığında hem seratonin hemde dopaminin geri emilimi yavaşlar ve hasta kendini daha mutlu ve gereksiz endişe ve korkulardan kurtulduğunu hisseder.

bahsettiğim ilaçlar kimyasal ilaçlardır. özellikle kombine olarak kullanılan ilaçları doktor gözetimi dışında kullanılmasını tavsiye etmem.
Kullanıcı avatarı
muratokato
Mesajlar: 111
Kayıt: 16 Nis 2006, 15:30
Konum: İSTANBUL

Mesaj gönderen muratokato »

"tdurden" arkadaşım ben derdimi anlatamadım galiba.aurorix'i bende kullandım.olumlu etkileri var tabiki ben bunu daha önce yazdım.benim iddia ettiğim şey bu sentetik ilaçları ömür boyu düzenli kullanılsada dahi kalıcı tedavi E-DE-MEZ-LER.yani ilacı bıraktığı an hasta eski şikayetlerini yeniden yaşar.ömür boyu ilaç kullanmak isterse bu onun hayatı beni ilgilendirmez.çünkü bunlar bir blokerdırlar.ben iddia ettiğim şeylerin aksini ispat edebiliecek bir farmokolojik etkisi bulunan bir ilaç söyleceksin sanmıştım.o yüzden bir açıklama istedim senden.
yani şu iddiaları;
http://www.sosyal-fobi.net/forum/viewto ... k&start=30
birde bulursan öyle bir ilaç suraya yaz;
http://www.sosyal-fobi.net/forum/viewtopic.php?t=11

ikinci husus benim araştırdığım bitkiseller bir bloker değilki MAO inhibitörü olsun.bu konudada beni yanlış anlamışşın.ben etken maddenin veya etkileme şeklinin muadilini değil.aynı hastalığa farklı tedavi şekli ve kalıcı çözümler araştırıyorum.yani tedaviyi belirli bir zaman sonra bırakınca etkisi devam eden bir tedavi şekli.tedavi edince ilacında muadili oluyor tabiki.ama etken maddeni muadili değil.bunu anlatmak istedim.

başka bir konu bitkisel ilaç değil,bitkinin kendisi,tablet veya drop olur.ayrıca bir şey iddia ediyorsan bunu daha öncede söylediğim gibi bilimsel olarak açıklaman lazım."bitkisel ilaçlarla hafif anksiyetenin tedavisinden öte gidilemez"demişşin.şimdi bunu bilimsel olarak kanıtlaman veya daha önce bunu araştırıp kanıtlayan bir bilim adamının veya profösörün netleşmiş bir yazısını ortaya koyman lazım.netleşmiş diyorum çünkü varsayımlar kimseyi bağlamaz.çünkü bundan önce dünyanın yuvarlak olmadığını iddia edenler bile vardı.ama şimdi bilimsel olarak kanıtlandı.
bu sayfalardaki yazılarımın sonunda bende bilimsel olarak kanıtlayacağım bu iddilarımı.nasip olursa.

almanyada her tıp fakültesini bitiren doktor adayı fitoterapi kursu bitirmesi gerekiyor.yoksa diploma alamıyor.bunu biliyormuydun.ispanyada ve almanyada başta olmak üzere çoğu avrupa ülkesinde doktorlar reçetelere artık bitkisel kapsülleri yazıyorlar.türkiyede ise bunu yapsalar adamı günah keçisi ilan ederlerdi.ben ispanyaya gittim.normal bizim gibi küçük marketlerde bile raf raf bitkisel kapsüller satıyorlar.
http://www.dogalilacrehberi.com/Yararli ... Nedir.html

hem sende sende dediğin gibi bu psikolojik hastalıklar aslında bir biyolojik hastalık ise ve bitkiler artık diğer direk biyolojik kaynaklı rahatsızlıkları iyileştirdiği kesin ise(örn;gripte ekinezya ve kuşburnu.basurda aynı safa kremi,cilt rahatsızlıklarında deniz tuzu,kükürt,saçlarda nane-ısırgan otu v.b çoğaltılabilir)elbette psk.hastalarıda iyileştirebilir değilmi?yoksa kazanın doğurduğuna inanıp,öldüğüne inanmamak gibi birşey olur.

yok sen diyorsan hiç bir hastalığı bu bitkile iyileştiremez.o zaman sana şunu söyliyeyim şu anki tıbbın kaynağı zaten yüzyıllar önce keşfedilmiş bitkilerdir.bunu sana ispatlamak için bir herbalistin sitesini vermek istiyorum sana.bir hastalığın var ise bu adama sor.sana bitkisel bir çözüm söylesin.o zaman belki daha inandırıcı olur diye düşünüyorum.
http://www.herbalistatabay.com/nedediler.html

ama şunuda şöyliyeyim ben bu yaşıma kadar şunu öğrendimki; her zaman beni eleştiren insanlar benim gerçek dostum oldu.(ama belirli bir mantık çerçevesinde tabii,lafta değil)onun için bende seni eleştiriyorum umarım darılmıyorsundur.

hoşçakal ALLAHA emanet ol.
TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY YAZILARIMA HALEN DAHA BİLİMSEL BİR ELEŞTİRİ YAPILMAMIŞ OLMASIDIR.BU İNSANLARIN OKUDUKLARINDAN VE BİLDİKLERİNDEN KENDİLERİNİNDE EMİN OLMAMASININ GÖSTERGESİDİR.

bunuda ben yazdım.
Cevapla