Yer Altından Notlar
- piranha_s2000
- Mesajlar: 14
- Kayıt: 09 Oca 2006, 18:50
Yer Altından Notlar
Dostoyevskinin güzel bir romanı ben cok sevdim.Bir adamın sosyal toplumdan nasıl itildiğini ve toplumda bir değer olarak görünebilmek için dostoyevskinin çelişen hayatını izleyeceksiniz
yer altına çekilmiş bir insanın karanlığı,iç savaşı bu kadar mı iyi anlatılır?Ben okurken çok şey bulmuştum kendimden,altını çizdiğim bi sürü satır vardır.bazen döner döner okurum.başucu kitaplarımdan biridir.Tavsiye ediyorum kesinlikle!
Kelimeler yetse...
http://www.kuresel-isinma.org/
http://www.kuresel-isinma.org/
-
- Mesajlar: 46
- Kayıt: 30 May 2006, 22:38
benim de en sevdiğim kitaplardan biridir.ama okurken eski anılarım aklıma gelir ve kendimi kötü hissederim.ama kendimle yüzleşmek açısından iyidir bu.kitabın son sayfasındaki "etiyle kemiğiyle insan olmak bize yük geliyor,bundan utanıyoruz,ayıp sayıyoruz" cümlesi kitabın en doğru ana fikri olabilir bence.
- catastrophic
- Mesajlar: 1541
- Kayıt: 07 Ara 2006, 21:56
- Konum: İstanbul/İzmir
umut sarıkayanın (eski penguen yazarı ve çizeri) bir yazısında bahsettiğini görmüş ve merak ederek alıp okumuştum bu kitabı...
iki bölümden oluşur. ilk bölümü gayet karmaşık ve anlaşılması zor cümlelerle yazılmış, başkarakterin (aslında yazarın) hayata dair düşünceleri, fikirleri, idealleri vs. hakkında bir deneme gibidir. okunması zor ve açıkçası biraz sıkıcıdır bana göre...
ikinci bölümde öykü anlatımına geçilir ve kahramanın hayatından kesitler, enstantaneler sunulur ki anlatımı gayet başarılı, düşündürücü, kimi zaman komik, kimi zaman da trajiktir. iki bölüm birbirinin tamamlayıcısıdır...
evet, kahramanın birçok özellikleri sfliyi andırır ve ben de okurken kendimden birçok izler bulmuş, kahramanla kolayca özdeşleşmiştim. ama bunun dışında kendini toplumdan bilinçli olarak soyutlama, biraz kibirlilik, paranoyaklık, kendiyle barışık olamaması gibi defolar da barınır bu karakterde. ilginçtir , okunması tavsiye olunur...
iki bölümden oluşur. ilk bölümü gayet karmaşık ve anlaşılması zor cümlelerle yazılmış, başkarakterin (aslında yazarın) hayata dair düşünceleri, fikirleri, idealleri vs. hakkında bir deneme gibidir. okunması zor ve açıkçası biraz sıkıcıdır bana göre...
ikinci bölümde öykü anlatımına geçilir ve kahramanın hayatından kesitler, enstantaneler sunulur ki anlatımı gayet başarılı, düşündürücü, kimi zaman komik, kimi zaman da trajiktir. iki bölüm birbirinin tamamlayıcısıdır...
evet, kahramanın birçok özellikleri sfliyi andırır ve ben de okurken kendimden birçok izler bulmuş, kahramanla kolayca özdeşleşmiştim. ama bunun dışında kendini toplumdan bilinçli olarak soyutlama, biraz kibirlilik, paranoyaklık, kendiyle barışık olamaması gibi defolar da barınır bu karakterde. ilginçtir , okunması tavsiye olunur...
Dostoyevski'nin en güzel romanlarından biridir,kuşkusuz.Varoluşçu edebiyatın ilk örneğidir:''Onlar herkez,bense yalnızım''.Romanın kahramanı,modern şehir hayatında gitgide yalnızlaşan ve toplumsal ilişkilere yabancılaşan ''birey modeli''ni anımsatan bir tiptir.Hırçınlığıyla İvan Karamazov'un atasıdır,ama İvan benim için bambaşkadır tabii.
İmzasız
- cantbemyself
- Mesajlar: 76
- Kayıt: 07 May 2008, 19:13
Yabancılaşmayı anlatıyor. Arka kapağı (bahar yayınları):
"Gerçek hayattan kopmuş biri olarak kendi köşemde, ruhen çökmüş kendi yer altımda, kendi yarattığım nefreti içiime akıtarak, hayatımı nasıl perişan ettiğimi anlatmamın hoş bir yanı olabilir mi? Ayrıca romana bir de kahraman gerekli. Oysa benimkinde tam aksi; bir kahramanın karşıtı olan ne varsa özellikle bir araya getirilmiştir. Bu, bizim gibileri anlamanın en doğru yoludur. Bizler hayata olan alışkanlığımızı kaybettiğimiz, topallayarak yürüdüğümüz için yazdıklarım etkili olacak. Bizim hayata karşı duyduğumuz yabancılaşma, gerçek hayattan tiksinecek, onun ismini bile duymak istemeyecek seviyededir. Üstelik bu hayatı bir iş, bir görev olarak kabul etmişiz ve onu kitaplardan öğrenmeyi daha üstün tutuyoruz..."
"Gerçek hayattan kopmuş biri olarak kendi köşemde, ruhen çökmüş kendi yer altımda, kendi yarattığım nefreti içiime akıtarak, hayatımı nasıl perişan ettiğimi anlatmamın hoş bir yanı olabilir mi? Ayrıca romana bir de kahraman gerekli. Oysa benimkinde tam aksi; bir kahramanın karşıtı olan ne varsa özellikle bir araya getirilmiştir. Bu, bizim gibileri anlamanın en doğru yoludur. Bizler hayata olan alışkanlığımızı kaybettiğimiz, topallayarak yürüdüğümüz için yazdıklarım etkili olacak. Bizim hayata karşı duyduğumuz yabancılaşma, gerçek hayattan tiksinecek, onun ismini bile duymak istemeyecek seviyededir. Üstelik bu hayatı bir iş, bir görev olarak kabul etmişiz ve onu kitaplardan öğrenmeyi daha üstün tutuyoruz..."
bat dünya bat
- gizemliinsan
- Mesajlar: 945
- Kayıt: 29 Tem 2008, 18:38
- Konum: ankara
15 yıl önceki yine buharnl dönemlerimde bir umut niyetiyle bu kitaba sarılmıştım.ancak her şeye karşın kitabı bir türlü bitiremiyordum.çünkü beni teselli eden sözler ilk sayfalarda yer alıyordu. hani meyhanenin önünden geçerken,içerden kavga sesleri gelir.ve bir anda meyhanenin penceresiinden adamın biri yediği dayaklar yüzünden pencereden dışarı fırlatılır..bu sahne karşısında, ''keşke o dayak yiyen adamın yerinde ben olsam.en azından onu adamdan sayıyorlar.'' bu cümleler beni bayağı etkilemişti.