http://www.bigeran.com/
http://www.burakturna.com/
Sıradan kurgunun sonu geldi
Yayınlanan yeni kitabı 'Bigeran' ile adına 'hiper kurgu' dediği yeni bir kurgu türünün kapısını aralayan Burak Turna, romandan sinemaya kadar pek çok alanda artık bu yeni tekniğin kullanılacağını iddia ediyor
EMETİ SARUHAN
Kitaplarıyla çok tartışılan bir isim olan Burak Turna, yeni bir tartışmanın merkezinde yer alacak gibi görünüyor. Metal Fırtına kitabı ile “Politik Kurgu” terimini gündeme getiren Turna, geçtiğimiz gün yayınlanan kitabı Bigeran için de “Hiper Kurgu Roman” terimini tercih etti. Kurguya yenilik getirme, yeni bir alan açma iddiasında olan Turna ile kitabını konuştuk.
# Kitabınızın türüne Hiper Kurgu Roman diyorsunuz. Bu türü daha önce duymadık?
Kitabı yayınevi ile oturup inceledik. Aynı şeyi Metal Fırtına için de yapmıştık. Çünkü mevcut kategorilere girmiyordu kitap. Ben önermiştim “Politik Kurgu” olsun diye. Bigeran'ı da daha önce kullandığımız kavramlar içerisinde isimlendiremedik. Fantastik, polisiye gibi farklı türlerin bir araya geldiği bir roman. Biraz da fizikten feyz aldım. Fiziğe olan ilgimle alakalı bir şey.
# Fantastik ya da Bilim Kurgu'dan farkı nedir?
Bilim Kurguda, polisiyede, fantastik romanda kurgu başlar, belli bir kural baştan verilir o kurallar çerçevesinde devam eder. Burada kurallar sürekli değişiyor. Belli bir kural seti içinde devam ederken, başka kurallar devreye gidiyor. Bunlar kurgunun kendi içinde atlama yaptığı yerler. Kurgunun başka boyutlara sürekli gidip geldiği bir kurgu biçimi olarak ortaya çıktığını gördük.Okuyucuyu da farklı kurallar seti arasında gidip gelmeye zorlayan bir yanı var. Dolayısıyla bilim kurgudan ya da diğer türlerden ayrılıyor. Bigeran'da tam bir hibrit sistem var. Bu tekniğin romanda da sinemada da kullanılacağını düşünüyorum.
# Bigeran'ın kurguda yeni bir alan açacağını mı söylüyorsunuz?
Bilim kurgu ve fantastik romanlar yazan bir yabancı yazar var. Kitabını “mümkün olan tüm boyutlardaki tüm dünyaların kurtarıldığı hikaye” olarak tanımlıyor. Aslında bu bildiğimiz anlamda romanın sonunun geldiğini gösteriyor. Romanın belli bir kural seti içinde başlayıp, devam etmesi klasikleşti. Türkiye'de romanda sinemada ciddi anlamda kullanılacağını ve etkili olacağını düşünüyorum bu kurgu türünün. İnsanlar kendilerini klişeler arasında çok dar bir alana hapsettiler ve artık okuyucu ve izleyiciyi çekmiyor. Ama bu tek kitaplık bir süreçte olmaz. Şu anda mesela başka bir yazar bunu anlayıp uygulamaya dökmek için kafa yormaya başladı.
# Kitabınıza konu olarak yapılan çılgın bir deneyi almışsınız. Bir bakıma Batı'nın bilim anlayışına eleştiri getiriyorsunuz.
Batı'daki bilim anlayışı öyle bir noktaya geldi ki, şu anda pozitivizmi kurtarmak için ilginç teoriler geliştirmeye başladılar. Neredeyse her teorileri Tanrı'ya ulaşıyor. Ancak onlar bunu görmezden gelmek için, gittikçe çılgın deneyler yapıyorlar, hiçbir zaman kanıtlanamayacak olan teorilerin peşinden gidiyorlar ve ciddi bir şekilde para ve zaman harcıyorlar. Aslında Tanrıyla mücadele ediyorlar. İnanılmaz bir fantastik durum oluşmuş. Tanrıdan kaçmak için başka boyutlara nasıl atlarız sorusunun teorileştirilmesi üzerine bir sürü çalışma var. Bilim olmaktan çıkmış ideoloji haline gelmiş. Yapılan deneyler de pratik bir getiriden ziyade bu ideolojiyi devam ettirmek için gerekli olan harcamaların, estetik bir hale getirilmiş biçimi olarak ortaya çıkıyor. Kitapta bunun ipuçlarını vermeye çalışıyorum.
Yeni Şafak
