“Mutluluktan söz etmeyi öğrendim, nasıl mutlu olunur bilemedim.
Öğrendim mutluluktan söz etmeyi, mutluluk nedir bilemedim.”
Dizeleriyle başlayan kitapta kendi sınıfından gençlerin sürdüğü zevk ve eğlence yaşamından artık usanan, hayallerinde bir kadın yaratıp ona bağlanan soylu bir ozan olan Jaufré Rudel’ in “uzaktan aşk” ını anlatıyor Amin Maalouf.
Günün birinde denizler ötesinden gelen Gezgin, değişik, uzak bir sevdanın özlemini duyan ama bu dileğinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği düşüncesine de kendini alıştırmış olan Jaufré’ ye böyle bir kadının var olduğunu ve onunla karşılaştığını söyler.
Jaufré: “Bana ne yaptın, Gezgin?
Suyundan hiç içmeyeceğim pınarı gösterdin,
Hiçbir zaman benim olmayacak, biliyorum, o uzaktaki kadın, ama ben onunum artık, sonsuza dek ve bir başkası olmayacak yaşamımda.
Gezgin, ne yaptın bana?” der.
Uzak ülkedeki Clemence’ in de gezgin sayesinde Jaufré’ den haberi vardır. Gezgin, Clemence’ in onun için şiirler söylediğini artık bildiğini söyler ozana. Bunun üzerine ozan, gidip kadınla yüz yüze görüşmeye karar verir. Bu kadar çok sevilmekten korkan Clemence, Jaufré'nin ülkesine geldiğini öğrendiğinde onun akılsız olduğunu, her şeyi mahvettiğini düşünür. Jaufré, hem “uzaktan aşk” ını bulmak için sabırsızlanır hem de bu karşılaşmadan korkar, yolculuğu sırasında görüşecekleri anı düşünüp endişelendiği, doğru yapıp yapmadığını sorguladığı için hasta ve yorgun düşer. Clemene’ in ülkesine ulaştığında ölüm döşeğindedir. Ona soğuk ve uzak davranmaya kararlı olan Clemence, bunun üzerine gerçek duygularını anlar, asıl korkusunun kendi sevgisi olduğunun farkına varır.
İki “uzaktan sevgili” karşılaşmışlardır artık aşklarını itiraf ederler, el ele tutuşurlar, birbirlerini sevmeye söz verirler. Jaufré:
"Şu an arzuladığım her şeye sahibim.
Başka ne isteyebilirim ki artık yaşamdan?" der, bedeni gevşer ve yığılıp kalır.
Jaufré kollarında öldüğünde, Clemence:
“Nasıl sevebilirim ki bundan sonra?
Nasıl kaldırırım örtüsünü bedenimin?
Nasıl açarım göğsümü, gözleri önünde bir sevgilinin?
Beni tanımamış bir adamın duluyum ben
Hiçbir zaman hiçbir erkek çukurlaştıramayacak yatağımı” diyerek diz çöker ve manastıra kapanmaya karar verir.