Lütfen beynimizi kandıralım !!!

Sosyal fobiyi yenenler..Hastalığı yenme sürecinde yaşadıklarınız..Söylemek istedikleriniz..
Kullanıcı avatarı
kaşif
Mesajlar: 2064
Kayıt: 03 Oca 2006, 00:00

Mesaj gönderen kaşif »

dünyanın en ünlü sosyal fobi ile başa çıkma kitabı, burada senin gibi dertdaş olduğum fobik bir arkadaşımın bana vereceği samimi tavsiye ve düşüncelerinin yanında halt etmiş 8) ...bahsettiğin kitabı merak etmedim değil..ettim..alır okurum o da ayrı mesele :) ..

o kitapta tabiki biz sfobiklerin burada yazdıklarımızdan daha kapsamlı ve profesyonelce şeyler yazabilir..ama bu asla senin herhangi boş bir yorumuna bile o kitaptan daha az dikkat ve değer vereceğim/iz demek değildir..çünkü samimi olmak önemlidir ve samimi olarak yazılan iki satır bile benzersiz bir özgünlük taşır..

bunları niye söyledim .. çünkü içtenlikle yazdığın yorumunun son iki satırında güvensizlik hissettim..yorumuna değer verilmeme korkusu..-yanlış anladıysam kusura bakma- peki birşeyin değeri sahip olduğu değerle miyoksa insanların ona verdiği değerle mi ölçülür ?

öncelikle biz sfobikler içeriden kendimizi çok iyi bildiğimiz halde dışarıdan çok kolay yanlış anlaşılabilen tipleriz..hele ben ayrı bivakayım yanlış anlaşılma konusunda :) mesela yazdıklarımı insanlar ya bilgiçlik taslama olarak algılar..ya da karşıdaki bayansa bir çeşit asılma gibi algılanır :| ben kendimce doğruları dobra dobra söylüyorum dışarıdan ne anlaşılıyor ..trajikomik..ironik.. :D

amma yazmışız :) sebebi, mükemmelliyetçilik, herşeyi incelikleriyle anlatma arzusu ve yanlış anlaşılma endişesi...
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

anlık başaçıkmalar ve üstesinden gelmeler oluyor ancak direncimiz az olduğu için genelde kalıcı olamıyoruz.bu da büyük bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
beyinimizi kandırma konsuna gelince,onu kandırmamız için öncelikle ona hükmetmemiz gerekiyor.zaten ona hükmetseydik şu anda bu durumda olmazdık.hiçbirimiz sessizce bir köşeye oturup telkinlerle mükemmelliyetçilik fikrinden sıyrılamayız.yani bu iş bu kadar kolay değil...en azından benim için.daha derinde yatan ve kişilik+aile eğitimi+olaylara bakış açımız...problemlerinin birikiminden kaynaklanan sorunlarımız var.dolayısıyla beynimize birçok yönden hükmedemediğimiz için zaten bu durumdayız.beynimize hükmetmemiz,benliğimize hükmetmemiz,kendimize hükmetmemiz için bu bedenin,bu zihnin,bu benliğin bizim olduğunu bilmemiz ve onu kabullenerek kontrolünü ele almamız gerkiyor.hani "at sahibine göre kişner" diye bir söz vardır.biz bedenimize ve beynimize ne kadar patronluk yapabiliyorsak o da bize o kadar işçilik yapacaktır...
Kullanıcı avatarı
domates
Mesajlar: 837
Kayıt: 18 Haz 2008, 16:02

Mesaj gönderen domates »

ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
gürünür kişinin rütbe-i aklı eserinde
demişti galiba Ziya Paşa. Lafla olmuyor, eylem eylem eylem.

Erdal Demirkıran diye biri çıkmıştı hatırlarsınız. Hani "Yalnızca Aptallar 8 saat uyur" kitabının yazarı. Kendini dünyanın en akıllı adamı zannediyor. Kendini inandırmış demek, ne diyim. Ama herkes öyle olmadığını biliyor.

Yani istediğiniz kadar kandıralım, neysek oyuz. Ne kadar dönersen dön, arkan arkandadır :D
sosyalfobi : geçici çekingen zar
Kullanıcı avatarı
beyaban85
Mesajlar: 459
Kayıt: 11 Eki 2008, 16:30

Mesaj gönderen beyaban85 »

domates yazdı:ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
gürünür kişinin rütbe-i aklı eserinde
demişti galiba Ziya Paşa. Lafla olmuyor, eylem eylem eylem.

Erdal Demirkıran diye biri çıkmıştı hatırlarsınız. Hani "Yalnızca Aptallar 8 saat uyur" kitabının yazarı. Kendini dünyanın en akıllı adamı zannediyor. Kendini inandırmış demek, ne diyim. Ama herkes öyle olmadığını biliyor.

Yani istediğiniz kadar kandıralım, neysek oyuz. Ne kadar dönersen dön, arkan arkandadır :D
bazen "zannetmek" gerekiyor.en azından etraftakiler ne düşünürse düşünsün biz kendimizi öyle görüyoruz.mutlu oluyoruz...
Kullanıcı avatarı
kaşif
Mesajlar: 2064
Kayıt: 03 Oca 2006, 00:00

Mesaj gönderen kaşif »

haklısın , elbette bu telkinler tek çözüm değil ama en azından çözüme giden yolda aşılması gereken bir adım..

zaten benim hep savunduğum şey şudur.. çözüm asla tek başına yapılan birşey değildir..olamaz yani ..sihirli değnek gibi yap olsun bitsin yok böyle bişey..o konuda haklısın.. bence bir sfli kendi kurtuluşuna giden yolda zorlandığı birçok şeyi ya yapacak yada yapmak zorunda kalacaktır.herksin kurtuluş formülü kendine özgü olacaktır kanaatindeyim.ve bu formül kiminde 3 kiminde 5 kiminde 11 bilinmeyenli olabilir :)
Kullanıcı avatarı
kaşif
Mesajlar: 2064
Kayıt: 03 Oca 2006, 00:00

Mesaj gönderen kaşif »

domates yazdı:ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
gürünür kişinin rütbe-i aklı eserinde
demişti galiba Ziya Paşa. Lafla olmuyor, eylem eylem eylem.

Erdal Demirkıran diye biri çıkmıştı hatırlarsınız. Hani "Yalnızca Aptallar 8 saat uyur" kitabının yazarı. Kendini dünyanın en akıllı adamı zannediyor. Kendini inandırmış demek, ne diyim. Ama herkes öyle olmadığını biliyor.

Yani istediğiniz kadar kandıralım, neysek oyuz. Ne kadar dönersen dön, arkan arkandadır :D
sevgili kırmızı sebze :) ..kendini kandırmak derken başka bir kişiliğe bürünmek veya güçlü karakterleri taklit etmek değildir kastettiğim şey.telkin inanmayla ilgilidir..

ve şunu altını çizerek sölim..olmayan birşeyi kendimize telkin etmiyoruz..biz zaten sfnin yok gibigöstermeye çalıştığıo değere saygınlığa sahibiz vekendimize bunu telkinliyoruz ..bakın bu çok önemli..telkin bizim aslında sahip olduğumuz şeyleri bize tekrar hatırlatıyor..ve busayede biz bizde olmadığını zannettiğimiz şeylerin farkına varır, onlara yeniden sahip oluruz..yani telkin şişirmece laf değildir [/u][/i]
Kullanıcı avatarı
domates
Mesajlar: 837
Kayıt: 18 Haz 2008, 16:02

Mesaj gönderen domates »

kaşif yazdı:
domates yazdı:ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
gürünür kişinin rütbe-i aklı eserinde
demişti galiba Ziya Paşa. Lafla olmuyor, eylem eylem eylem.

Erdal Demirkıran diye biri çıkmıştı hatırlarsınız. Hani "Yalnızca Aptallar 8 saat uyur" kitabının yazarı. Kendini dünyanın en akıllı adamı zannediyor. Kendini inandırmış demek, ne diyim. Ama herkes öyle olmadığını biliyor.

Yani istediğiniz kadar kandıralım, neysek oyuz. Ne kadar dönersen dön, arkan arkandadır :D
sevgili kırmızı sebze :)
neüü kırmızı sebze mi :D
Dear kaşif,
katılıyorum ben de o şeye.
Ben kimlik bunalımı yaşıyorum desem uygun olur mu? Olur herhalde. Yani nasıl biriyim bilmiyorum. Sinirli mi, sevecen mi ciddi mi vs...

Kendimi bilmediğim için kendim olamıyorum. "Kendini inandırmak" tan anlayacağımız da zaten, gerçekten içimizde olan kendi özelliklerimize dönüş çabası olmalıdır. Yoksa ben zevzeğin tekiyim, ama ciddi olmak için "ben ciddiyim, ben ciddiyim, bışırıcığım olicek" demeyle kimlik çatışmasına döner bu iş. Son söz güç içinde ;)
sosyalfobi : geçici çekingen zar
sevim
Mesajlar: 130
Kayıt: 12 Mar 2008, 19:30

Mesaj gönderen sevim »

arkadaşlar nederseniz deyin beyin kimyamız bozuk işte.Türlü güzel olaylar yaşayıp atlatanlar zaten sf değildir.Bu bu kadar basite indirgenecek bir hastalık değil sf ile beraber kaç türlü psikolojik rahatsızlık yaşıyoruz bilemeyiz tedavi şart.
sessizfırtına

Mesaj gönderen sessizfırtına »

evet tedavi şart ama sanki sen ilaç içmek istemiyordun yazılarından hatırladığım kadarıyla.
beyin kimyası için ilaç şart ama daha da çok üstüne gitme olayını yapmalıyız galiba..
Kullanıcı avatarı
sunlight
Mesajlar: 452
Kayıt: 30 Haz 2006, 21:27

Mesaj gönderen sunlight »

kaşif yazdı:dünyanın en ünlü sosyal fobi ile başa çıkma kitabı, burada senin gibi dertdaş olduğum fobik bir arkadaşımın bana vereceği samimi tavsiye ve düşüncelerinin yanında halt etmiş 8) ...bahsettiğin kitabı merak etmedim değil..ettim..alır okurum o da ayrı mesele :) ..

o kitapta tabiki biz sfobiklerin burada yazdıklarımızdan daha kapsamlı ve profesyonelce şeyler yazabilir..ama bu asla senin herhangi boş bir yorumuna bile o kitaptan daha az dikkat ve değer vereceğim/iz demek değildir..çünkü samimi olmak önemlidir ve samimi olarak yazılan iki satır bile benzersiz bir özgünlük taşır..

bunları niye söyledim .. çünkü içtenlikle yazdığın yorumunun son iki satırında güvensizlik hissettim..yorumuna değer verilmeme korkusu..-yanlış anladıysam kusura bakma- peki birşeyin değeri sahip olduğu değerle miyoksa insanların ona verdiği değerle mi ölçülür ?

öncelikle biz sfobikler içeriden kendimizi çok iyi bildiğimiz halde dışarıdan çok kolay yanlış anlaşılabilen tipleriz..hele ben ayrı bivakayım yanlış anlaşılma konusunda :) mesela yazdıklarımı insanlar ya bilgiçlik taslama olarak algılar..ya da karşıdaki bayansa bir çeşit asılma gibi algılanır :| ben kendimce doğruları dobra dobra söylüyorum dışarıdan ne anlaşılıyor ..trajikomik..ironik.. :D

amma yazmışız :) sebebi, mükemmelliyetçilik, herşeyi incelikleriyle anlatma arzusu ve yanlış anlaşılma endişesi...
Teşekkür ederim. Haklısın ben çoğu konuda güvensizlik hissederim. Yazmış olmak için yazmadığımı bil yeter. bazı noktalara dikkatini çekmek istedim sadece. Eğer yardım edebildiysem ne mutlu bana.
*Toplumun %10 unda SF görülüyormuş ama ben göremiyorum ve sadece birkaç talihsiz insandan biri olduğumdan korkuyorum.
Kullanıcı avatarı
kaşif
Mesajlar: 2064
Kayıt: 03 Oca 2006, 00:00

Mesaj gönderen kaşif »

dometes :) , aynı şeyi farklı yoldan söylüyormuşuz ...kimlik bunalımı ve kimlik arayışı köşeye sıkışan herkeste var bildiğim kadarıyla ..ben zaten sf yi ve onun getirdiği bütün rezaletten zerre kadar üstüme alınmıyorum ..evet rezil olabilirim ama bu rezalet benim karakterimden kişiliğimden değil bana illet olan adi bir hastalıktan gelmektedir..

nezle olup burnu akan birini düşünün..sf yi burun akıntısı gibi düşünüyorum evet rezil bir durum ..fakat bizim bir parçamız mı bizemi ait ..hayır ..bize ait olan kısmı sadece rezaleti..ve öyle olmadığımızı biliyoruz bu bir hastalık ve her hastalık gibi bununda kendine göre tahribatı var ..

arkadaşlar nederseniz deyin beyin kimyamız bozuk işte.Türlü güzel olaylar yaşayıp atlatanlar zaten sf değildir.Bu bu kadar basite indirgenecek bir hastalık değil sf ile beraber kaç türlü psikolojik rahatsızlık yaşıyoruz bilemeyiz tedavi şart.


bence beyin kimyasını düzeltmenin tek yolu ilaç değil..


Teşekkür ederim. Haklısın ben çoğu konuda güvensizlik hissederim. Yazmış olmak için yazmadığımı bil yeter. bazı noktalara dikkatini çekmek istedim sadece. Eğer yardım edebildiysem ne mutlu bana.


eyvallah :)
sigmund

Mesaj gönderen sigmund »

Haklısın
sevim yazdı:arkadaşlar nederseniz deyin beyin kimyamız bozuk işte.Türlü güzel olaylar yaşayıp atlatanlar zaten sf değildir.Bu bu kadar basite indirgenecek bir hastalık değil sf ile beraber kaç türlü psikolojik rahatsızlık yaşıyoruz bilemeyiz tedavi şart.
Kullanıcı avatarı
sunlight
Mesajlar: 452
Kayıt: 30 Haz 2006, 21:27

Mesaj gönderen sunlight »

sevim yazdı:arkadaşlar nederseniz deyin beyin kimyamız bozuk işte.Türlü güzel olaylar yaşayıp atlatanlar zaten sf değildir.Bu bu kadar basite indirgenecek bir hastalık değil sf ile beraber kaç türlü psikolojik rahatsızlık yaşıyoruz bilemeyiz tedavi şart.
Feedback yani geri bildirim mekanizması bence yararlı olabilen bişey. Kişinin kendi kendisini telkin etmesi, gerçekçi düşünme gibi şeylerin de yararı yadsınamaz. Ama dediğin gibi tedaviyle beraber destekleyici olmalı. Kendi başına çözüm değil.
*Toplumun %10 unda SF görülüyormuş ama ben göremiyorum ve sadece birkaç talihsiz insandan biri olduğumdan korkuyorum.
Cevapla