Nasıl Biraz Yendim?

Sosyal fobiyi yenenler..Hastalığı yenme sürecinde yaşadıklarınız..Söylemek istedikleriniz..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
m.a.p
Mesajlar: 291
Kayıt: 06 Kas 2005, 07:40
Konum: İstanbul

Nasıl Biraz Yendim?

Mesaj gönderen m.a.p »

Uzun bir aradan sonra (iki yıldan fazla olmuş) herkese merhaba. Forumu biraz okudum ve eski arkadaşları pek göremedim. Umarım hepsi iyileşmiştir ve o yüzden foruma uğramıyorlardır. :)

Öncelikle biraz kendimi tanıtayım. Ben geçmişte belki de sosyal fobik tanımının anlamıydım. Sözlükte sosyal fobik kelimesinin yanına benim resmimi koymaları yeterliydi. Şu anda ise sosyal fobiyi biraz yenmiş bir insanım. Hala sosyal fobikim aslında, ama aradaki temel fark artık çok daha mutlu ve canlı bir insanım.

Bir de şunu belirtmek istiyorum ki, ben hiç profesyonel yardım almadım, belki de almalıydım çünkü hala sosyal fobikim ama insanın hayattan istediği tabiki mutlu olmak ve ben mutluluğu yakaladığım için küçük sosyal sorunlardan rahatsızlık duymuyorum. Aslında yazdıklarımın sonunda söylemek istediklerimi daha iyi anlayacaksınız.

Ben imkansız hayallerin içinde kaybolmuş, kimse ile gerçekten ilişki içinde bulunamayan, sürekli insanları ve kendisini yargılayan, kendisini bir türlü ortaya koyamayan bir insandım. Tek yaptığım insanları izlemek ve eleştirmekti. Mesela insanların arkadaşlıklarını, sevgililiklerini hep küçümsüyordum, benim arkadaşlarım ve sevgililerim ile ilişkilerim böyle olmaz diye kendimi avutuyordum. Bunu yapabiliyordum çünkü ne gerçekten değer verdiğim bir arkadaşım vardı ne de bir sevgilim olmuştu. Bunların aslında kendi gerçeğimden kaçmak için bir savunma mekanizması olduğu ortada. Çünkü asıl sevmediğim, beğenmediğim insan kendimdim. Siz kendi hakkınızda böyle düşündüğünüzde doğal olarak herkesin sizin hakkınızda böyle düşüneceği sonucuna varırsınız ve bu da bir sürü savunma mekanizması ile kendinizi kandırmanıza neden olur ve insanlarla sosyal ilişkilere girmenize engel olur.

Bu olayların düşünce kısmı. Davranış kısmına gelirsek benzer hikayeler aslında. Derste sunum yaparken titreme ve kekeleme, minibüste para üstünü isteyememe, hoşlandığın kız ile tanışamamak ve bir sürü benzer olay.

Gerçekten çok umutsuz bir durumdaydım ama sorunumun ne olduğunun, hatta bir sorunum olduğunun bile farkında değildim. Hayatımı değiştiren olay, bir gün evde Doğan Cüceloğlu'nun "İçimizdeki Çocuk" kitabını tesadüfen bulmuş ve şaşırtıcı bir şekilde okumuş olmam. Kitap aslında sosyal fobi ile çok ilgili değildi ama herşeyi dışarıdan bekleyen ve ona göre yorumlayan anlayış yerine, içten kaynaklanan sorunlara yönelmemi sağladı. Sonrasında sürekli okumaya başladım ve geçmişte bilincinde olmadığım pek çok şeyin farkına varmaya başladım.

Şu anda artık çok iyi ilişkilerimin olduğu arkadaşlarım var. Bir kız ile çıkmayı başardım :) ama maalesef ayrıldık. Artık toplu ortamlarda insanlara istediğimi anlatabiliyorum, heyecanlanmadan sunum yapabiliyorum. Minibüs şöförleri ile muhabbet etmeyi bile başardım. (Başarıya bak sen :) )

Bunlara rağmen neden hala sosyal fobikim diyorum? Çünkü hala kısık sesle konuşuyorum, hala konuşurken yanlış bir şey mi söylerim diye kaygılanıyorum ve başka türlü sosyal kaygılarım devam ediyor. Ama göstermiş olduğum gelişme oldukça iyi.

Şimdi sizlerle bu yolculuğumda yaşadığım tecrübeleri ve yanlışları paylaşmak istiyorum.

- Kısa, Kestirme Yolları Denemeyin! (Ya Da Deneyin ve Sonuç Vermeyeceğini Siz De Görün!)
Bu değişim sürecinizde yapacağınız en büyük yanlış bence bir anda değişmeyi beklemek ve bu tür kısa yollar denemektir. Mesela bir arkadaşınız (eminim iyiliğinizi düşünüyordur ve sizi seviyordur) sizi açmak için size tavsiyeler verecektir ve mesela hoşlandığınız kızı arayıp konuşmanız ya da olmadık yerde herkesin ilgisini çekecek bir davranış yapmanız için sizi zorlayacaktır. Eğer bunları yapmak içinizden gelmiyorsa ve sadece kendinizi açmak için bunu yapmayı deniyorsanız KESİNLİKLE YAPMAYIN! (Ben yaptım!) Kendinize güveninizi daha çok kaybedersiniz. Sosyal olarak başarılı olan bir arkdaşınızı taklit etmeye çalışmayın. (Bunu da yaptım!) Siz geçmişiniz ve pek çok diğer özellikleriniz ile kendinize özgü bir insansınız ve bu özgünlüğü kaybetmek bu yolculukta yaşamak isteyeceğiniz son olaydır herhalde. Alkol ve uyuşturucu maddelerin bu durumdan daha kötü sonuçlar vereceğini söylememe gerek yok herhalde. (Bunu da yaptım!) Bir doktora başvurmak, bu sorunlarla ilgili uzman kişilerin kitaplarını okumak ve en önemlisi kendinizi tanımaya çalışmak (Bunu maalesef ki çok geç yaptım!) doğru, emin ve kesin sonuç verecek davranışlar olacaktır.

- Olaylara Sonuçlar Olarak Değil Süreçler Olarak Bakmalıyız!
Hiçbirimiz bir gün uyanıp bugün sosyal fobiyi yendim demeyeceğiz. Bu tür zihinsel gelişmeleri fark etmek için uzun zamana ihtiyacımız var. Mesela bu tür bir gelişme çabasında iken geliştiğinizi süreç içinde hiç fark etmeyeceksiniz ama bir yıl önceki haliniz ile şimdiki halinizi karşılaştırdığınızda ne kadar değiştiğinizin farkına varacaksınız. Bu nedenle bir gün sosyal fobiyi yenicem diyerek beklemek çok yanlış, bu sürekli bir şekilde mücadele etmeniz gereken bir süreç. Bu yolculuk belki ölümümüze kadar sürecek ve bence burada insana mutluluk ve heyecan veren şey bu küçük mücadelelerin kazanılması. Bu nedenle hem sosyal fobikim, hem de mutluyum diyorum, çünkü bu engellleri teker teker geçmek bana mutluluk veriyor ama önümde hala geçilmesi gereken engeller var. Hatta kendimizi şu şekilde şanslı bile sayabiliriz ki, bu tür küçük şeylerden heyecan ve mutluluk duyabilecek tek insanlar bizleriz. :)

- Kendinizi ve Çevrenizi Olduğu Gibi Kabul Edin!

Hepimizin kafasında hayali, ideal bir kişilik var. Bazen o kadar kendimizi kandırırız ki kendimizin o ideal insan olduğumuzu zannedebiliriz. İşte burada kendimizi tanımak ve kendimiz ile barışık olmak çok önemli. Mesela ben kızlarla tanıştığımda hep çok çapkın, duygusuz bir insan olarak kendimi tanıtmaya çalışıyordum halbuki daha hayatımda kimse ile çıkmamıştım. :) Halbuki gerçekte duygusal ve ciddi bir ilişkiyi yeğleyen bir insanım ve bu şekilde kendimi kabul ettikten sonra benim ile aynı görüşte olan birisi ile mutlu bir ilişkim oldu. Ama o tavırlar ile devam etseydim o kız benim ile kesinlikle çıkmazdı. Aynı şekilde çevremizi de olduğu gibi kabul etmeliyiz, çünkü her insan aynı sizin de hoşlanmayacağınız gibi karşısında sürekli kendisini yargılayan bir insandan hoşlanmazlar ve bakışlarınızdan sizin bu tür düşünceler içinde olduğunuzu çok iyi sezerler. Zaten herşey mükemmel olsaydı bu dünya ne kadar sıkıcı olurdu, çoğu kusuru bir güzellik olarak bile algılayabiliriz.

Aslında paylaşmak istediğim daha çok şey var ama itiraf edeyim yazım çok uzun olursa sonuna kadar okumazsınız diye korkuyorum. :) Benim bu söylediklerimin bilimsel bir geçerliliği yok tabi belki de sadece bana özgü olaylardı ama hakikaten bir kişiye bile yardımcı olabilirsem çok mutlu olurum.

Bu arada imzam da çok güzelmiş, vay be nereden bulmuşum zamanında. :)
Seni diğerlerinden farksız yapmaya
Bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,
Kendin olarak kalabilmek,
Dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!...
Edward Estlin Cummings
Tayfun
Mesajlar: 54
Kayıt: 30 Eki 2006, 03:14
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Tayfun »

mutlu olman sevindirici. imzanı da doğan cüceloğlunun "savaşçı" adlı kitabından almış olmalısın. orada vardı...
Tayfun Doğan
Psikolojik Danş./Psikoterapist
katre

Mesaj gönderen katre »

tekrardan hoşgeldin m.a.p. :)
yazılarını değil ama avatarını çok net hatırladım
birazda olsa yenmen çok güzel gerçekten tebrik ederim .
yazın uzun ama çok akıcı geldi bana sıkılmadan okudum.hatta forumda okuduğum en güzel yazılardan biriydi diyebilirm .
önceden bende sf tamamen bitmeden mutlu olunmayacağını düşünürdüm. bu yıl benim için bu düşüncemin çürümesi açısından çok önemli ve yararlı oldu.
koyu başlıkla yazdığın bölümden sonrasına da çok katılıyorum .çok güzel ifade etmişsin.
Kullanıcı avatarı
naribeyza
Mesajlar: 2287
Kayıt: 16 Nis 2006, 14:31

Mesaj gönderen naribeyza »

Güzel bir yazıydı gerçekten.Mutlu olarak dönmene sevindim.
Suya yazı yazmak gibi birşey zaman ve tutamazsın ömür bir nehir gibi akıp gider avuçlarından...
Naribeyza
Cevapla